25 Şubat 2018 Pazar

Diren Üniversite’den “Özgür bilim ve demokratik üniversite” deklarasyonu..!


İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde bir araya gelen üniversiteliler “Özgür bilim ve demokratik üniversite” deklarasyonunu yayınladı.
Diren Üniversite adına açılış konuşması yapan Ayşegül Korkut, üniversitelerin yoğun saldırı altında olduğunu ve özgürlüğün olmadığı yerde bilimin mümkün olmayacağını vurguladı. Korkut konuşmasının devamında şunları söyledi
Akademiye ve öğrenci hareketine dönük saldırıların hız kazandığı bu dönemde de, Gezi sürecinden ders çıkaran AKP, gençliğin mücadele dinamiklerini yok etmeye çalışmaktadır. Üniversitelerde özgürlük alanı bırakılmamaktadır. Yaşanan akademik kıyıma karşı üniversite içinde ses çıkaranlar bin bir zorbalıkla susturulmaya çalışılmakta, “terörist” damgasıyla itibarsızlaştırılmaktadır. Sonuç olarak eğitimin içi boşaltılarak boş bir ambar çuvalını andıracak üniversite yaratılmak istenmektedir.
Açılış konuşmasının ardından üniversitelerde yaşanan süreçlerden görüntülerin ve Barış Akademisyenleri’nin “Nasıl bir üniversite?” sorusuna verdikleri yanıtların olduğu sinevizyon gösterimi yapıldı.
“Yükseköğretim ayrıcalık değil, haktır!”, “Bilim, özgürlük ikliminde boy verir!”, “İnsan, toplum, doğa için yükseköğretim!”, “Bilimsel, katılımcı, sınavsız eğitim!”, “Üniversitelerin yönetimi, üniversite meclislerine!”, “Akademik kıyıma son! İş güvencesi, akademik özgürlüğün teminatıdır!” alt başlıklarının yer aldığı deklarasyon metnini okuyan Kübra Demir, sözlerini “Bu metin, yazıldığı, paylaşıldığı ve okunduğu sırada bilimsel üretimin gerektirdiği özgürlükler alanının oluşması için birilerinin bizlere bunu bahşetmesini beklemiyor, özgür bilim, demokratik üniversite mücadelesini büyütmeye çalışıyor olacağız. Hocalarımızın polis postallarıyla çiğnenen cübbelerini, üniversitelerimizden yükselteceğimiz özgürlük mücadelemizin bayrağı yapıp zorbalığın üzerine yürüyeceğiz” diyerek sonlandırdı.
Doğa ve toplum adına bilim üretmeye devam edeceğiz
Deklarasyon metninin paylaşılmasının ardından söz alan ve öğrencilerle buluştuğu her alanda umut duyduğunu vurgulayan Barış Akademisyeni Prof. Dr. Beyza Üstün “Bu umut birlikte olmanın verdiği umuttur. Birlikte bilgi üretmeyi ve sorgulamayı öğrencilerimden öğrendim. Tutuklu öğrenciler için Silivri Cezaevi’nin önünde ders anlatırken özgürdük. Galatasaray Üniversitesi’ndeki tutuklu öğrenciler için yapılan basın açıklaması sırasında özgürdük. Gezi’de yanımda başka bir üniversiteden genç arkadaşımla birlikteyken özgürdüm. Kocaeli Dayanışma Akademisi’ndeki ‘Hocama Dokunma’ yazısını gördüğümüzde özgürdük. Biz özgürüz ve özgür olmaya devam edeceğiz. Israrla doğa ve toplum adına bilim üretmeye devam edeceğiz” dedi.
Gazeteci Burcu Karakaş, Türkiye’de 70 bine yakın tutuklu öğrencinin bulunduğunu, ancak öğrencilerin yaşadığı sosyal ve politik problemlerin medyada yeterince yer bulmadığını belirttiği konuşmasında “Var olan baskılara rağmen hem öğrenciler hem hocalar açısından direniş sürüyor. Herkes durduğu yerden tarihe bir söz bırakmalı, herkes kendi payına düşeni yapmalı” dedi.
Koç Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Semih Çelik üniversitenin işlevine dair tarihsel bilgiler verdikten sonra üniversitelerde yaşadığımız sürecin sadece Türkiye’ye has olmadığını; Hindistan, Macaristan ve Britanya’daki özgür bilim ve iş güvencesi mücadelelerinden haberdar olup direnişi sınırlar ötesine taşımanın gerekliliğine vurgu yaptı.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ söz alarak “İçerisinde yaşadığımız betonları görmeyip üniversiteleri de betona çevirmeyi; renklerimize, zihinlerimize beton dökmeye çalışanlara karşı mücadelemiz sürüyor. Deklarasyonunuzda ifade ettiğiniz gibi postallar altında çiğnene cübbeler üniversite mücadelemizin bayrakları olacak; mücadele kazanacak, biz kazanacağız” dedi.