İnsan Hakları Derneği İstanbul
Şubesi’nde bir araya gelen üniversiteliler “Özgür bilim ve demokratik
üniversite” deklarasyonunu yayınladı.
Diren Üniversite adına açılış konuşması
yapan Ayşegül Korkut, üniversitelerin yoğun saldırı altında olduğunu ve özgürlüğün
olmadığı yerde bilimin mümkün olmayacağını vurguladı. Korkut konuşmasının
devamında şunları söyledi
Akademiye ve öğrenci hareketine dönük
saldırıların hız kazandığı bu dönemde de, Gezi sürecinden ders çıkaran AKP,
gençliğin mücadele dinamiklerini yok etmeye çalışmaktadır. Üniversitelerde
özgürlük alanı bırakılmamaktadır. Yaşanan akademik kıyıma karşı üniversite
içinde ses çıkaranlar bin bir zorbalıkla susturulmaya çalışılmakta, “terörist”
damgasıyla itibarsızlaştırılmaktadır. Sonuç olarak eğitimin içi boşaltılarak
boş bir ambar çuvalını andıracak üniversite yaratılmak istenmektedir.
Açılış konuşmasının ardından
üniversitelerde yaşanan süreçlerden görüntülerin ve Barış Akademisyenleri’nin
“Nasıl bir üniversite?” sorusuna verdikleri yanıtların olduğu sinevizyon
gösterimi yapıldı.
“Yükseköğretim ayrıcalık değil,
haktır!”, “Bilim, özgürlük ikliminde boy verir!”, “İnsan, toplum, doğa için
yükseköğretim!”, “Bilimsel, katılımcı, sınavsız eğitim!”, “Üniversitelerin
yönetimi, üniversite meclislerine!”, “Akademik kıyıma son! İş güvencesi,
akademik özgürlüğün teminatıdır!” alt başlıklarının yer aldığı deklarasyon
metnini okuyan Kübra Demir, sözlerini “Bu metin, yazıldığı, paylaşıldığı ve
okunduğu sırada bilimsel üretimin gerektirdiği özgürlükler alanının oluşması için
birilerinin bizlere bunu bahşetmesini beklemiyor, özgür bilim, demokratik
üniversite mücadelesini büyütmeye çalışıyor olacağız. Hocalarımızın polis
postallarıyla çiğnenen cübbelerini, üniversitelerimizden yükselteceğimiz
özgürlük mücadelemizin bayrağı yapıp zorbalığın üzerine yürüyeceğiz” diyerek
sonlandırdı.
Doğa ve toplum adına bilim üretmeye
devam edeceğiz
Deklarasyon metninin paylaşılmasının
ardından söz alan ve öğrencilerle buluştuğu her alanda umut duyduğunu
vurgulayan Barış Akademisyeni Prof. Dr. Beyza Üstün “Bu umut birlikte olmanın
verdiği umuttur. Birlikte bilgi üretmeyi ve sorgulamayı öğrencilerimden
öğrendim. Tutuklu öğrenciler için Silivri Cezaevi’nin önünde ders anlatırken
özgürdük. Galatasaray Üniversitesi’ndeki tutuklu öğrenciler için yapılan basın
açıklaması sırasında özgürdük. Gezi’de yanımda başka bir üniversiteden genç
arkadaşımla birlikteyken özgürdüm. Kocaeli Dayanışma Akademisi’ndeki ‘Hocama
Dokunma’ yazısını gördüğümüzde özgürdük. Biz özgürüz ve özgür olmaya devam
edeceğiz. Israrla doğa ve toplum adına bilim üretmeye devam edeceğiz” dedi.
Gazeteci Burcu Karakaş, Türkiye’de 70
bine yakın tutuklu öğrencinin bulunduğunu, ancak öğrencilerin yaşadığı sosyal
ve politik problemlerin medyada yeterince yer bulmadığını belirttiği
konuşmasında “Var olan baskılara rağmen hem öğrenciler hem hocalar açısından
direniş sürüyor. Herkes durduğu yerden tarihe bir söz bırakmalı, herkes kendi
payına düşeni yapmalı” dedi.
Koç Üniversitesi öğretim görevlisi Dr.
Semih Çelik üniversitenin işlevine dair tarihsel bilgiler verdikten sonra
üniversitelerde yaşadığımız sürecin sadece Türkiye’ye has olmadığını;
Hindistan, Macaristan ve Britanya’daki özgür bilim ve iş güvencesi
mücadelelerinden haberdar olup direnişi sınırlar ötesine taşımanın
gerekliliğine vurgu yaptı.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap
Akdağ söz alarak “İçerisinde yaşadığımız betonları görmeyip üniversiteleri de
betona çevirmeyi; renklerimize, zihinlerimize beton dökmeye çalışanlara karşı
mücadelemiz sürüyor. Deklarasyonunuzda ifade ettiğiniz gibi postallar altında
çiğnene cübbeler üniversite mücadelemizin bayrakları olacak; mücadele
kazanacak, biz kazanacağız” dedi.