Ortadoğu uzmanı ve gazeteci-yazar Fehim
Taştekin, Suriye hükümetine bağlı güçlerin Afrin'e girmesini değerlendirdi.
Taştekin, Gazete Duvar'da yer alan
yazısında, Suriye güçlerinin Afrine girmesiyle ilgili şu yorumu yaptı:
"Potansiyel olarak Ankara’nın hesaplarında ‘bozgun’ etkisi yapan yeni bir
girdidir; denklem ister istemez değişecektir.Afrin rejimle ilişkiler açısından
başından beri farklı bir çerçevede kaldı; ama geçmişte Haseke’de, geçenlerde
Deyr el Zor’da karşı karşıya gelen hasımların uzantıları bugün Afrin’de
birlikteler. Bu görüntü başlı başına çok şey ifade ediyor."
Fehim Taştekin'in 'Afrin çıkmazı'
başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:
Türkiye’yi yönetenler 6-7 yıl önce
“Sünnilerin ayaklanmasıyla Alevi azınlık rejiminin iki ayda çökeceği”, olmadı
“Beşşar Esad’ın Lazkiye’ye çekildikten sonra ülkenin geri kalanını unutup
‘butik devlet’ kuracağı” senaryosu üzerinden Suriye’de oyuna girdi.
Dengeler, koşullar değişti; ‘Yeni
Osmanlı’ hülyaları kâbustan kâbusa uyandı ama bölgeye yaklaşımdaki asıl
hastalık bir türlü bünyeyi terk etmedi.
Sınırın ötesinde ise yolsuz, kokuşmuş,
sinik ve gaddar bir rejim ilk şoku atlattıktan sonra hikâyeyi ‘ulusal kurtuluş’
savaşına çevirdi. Bu etnik, dini ya da mezhebi ayırımlar üzerinden geliştirilen
bir savunma da değildi. Şam’dan verilen mesaj hep “Suriye’nin her bir karışı
kurtarılacak” şeklinde oldu. Ne pahasına olursa olsun yürütülen bir savaştı;
bütün savaşlar gibi acımasızdı.
Suriye hükümetinin 20 Şubat’ta Afrin’e
Halk Güçleri’ni göndermesinin ardından Britanya’nın eski Şam Büyükelçisi Peter
Ford “Suriye hükümetinin Suriye’nin toprakları üzerindeki egemenliğini son
kilometresine kadar yeniden kazanma kararlılığı açık bir şey; bu gerçek bir
hikâye” ifadelerini kullandı. Zamanında yani Batılı müttefikler cihatçılara
‘ılımlı devrimci’ güzellemeleri yaparken söyleseydi belki bir işe yarardı.
Suriye hükümeti başından beri kontrolden
çıkan kentlerde artık işlerinin başlarında olmasalar bile memurların maaşlarını
ödemeye devam etti. Çatışma bölgelerinde çöpler ‘huzur’ içindeki kentlerden
daha özenle toplandı, elektrik ve su şebekeleri onarıldı. Bu, devletin,
Suriye’nin her bir köşesinde ‘var olma’ iddiasının bir parçasıydı. Bugün
Türkiye hükümeti, Suriye hükümetinin Suriye’nin bir kenti olan Afrin’e sevk
ettiği güçleri “Teröristleri korumaya giden Şii teröristler” olarak lanse
ediyor. Yalanların bir yerde kesilmesi herkesin hayrına olurdu ama maalesef
takıntılı ve müflis politikaları haklı çıkarmak için Suriye’deki suç sicilini
kabartmakta kararlılar. Ne var ki Afrin’e dair gerçeklere işaret etmek,
işlenebilecek en büyük suç! Suriye’de adil bir fotoğraf çekersen ‘Esatçı’,
Rusçu ya da İrancı, Kürt’ün hakkını teslim edersen ‘terörist’ damgasını
yiyorsun.
Afrin’deki son duruma geçmeden bu acı
hatırlatmayı yapmadan edemedim. Şimdi sorumuza gelelim: Suriye ordusuna bağlı
hareket eden Halk Güçleri’nin Afrin’e girmesinin anlamı nedir?
Bu ne Şam açısından oyunu bitiren son
sahnedir, ne de Kürtler üzerine inen son perdedir. Ama potansiyel olarak
Ankara’nın hesaplarında ‘bozgun’ etkisi yapan yeni bir girdidir; denklem ister
istemez değişecektir.
Kürt kaynaklar, Suriye yönetiminin
Türkiye’nin saldırılarına karşı sınırları koruma çağrısına yanıt vererek güç
gönderdiğini belirtmenin dışında, Şam’la varılan mutabakatın detaylarına
girmiyor. Bunlar ortaya çıktıkça Kürtlerin Suriye’nin geneline model olarak
sunduğu ‘demokratik özerklik’ projesinin kaderine ve Fırat’ın doğusundaki
duruma olası yansımalarına dair bir şeyler söylemek mümkün olacak.
Her şeyden önce Afrin’de ortaya çıkan
resim, ‘dost’, ‘müttefik’, ‘hasım’, ‘düşman’ safların geceden gündüze nasıl yer
değiştirdiğini bir kez daha gösterdi. (Yazmaya fırsat olmadı ama bugünlerde
Türkiye’nin desteklediği eski cihatçı dostlar da birbiriyle fena halde savaşa
tutuşmuş durumdalar.)
Afrin’de son üç günde Abdullah Öcalan
ile Beşar el Esad’ın portreleri ve YPG ile Suriye bayrakları yan yana geldi.
Afrin rejimle ilişkiler açısından başından beri farklı bir çerçevede kaldı; ama
geçmişte Haseke’de, geçenlerde Deyr el Zor’da karşı karşıya gelen hasımların
uzantıları bugün Afrin’de birlikteler. Bu görüntü başlı başına çok şey ifade
ediyor. İvedilikle Türkiye’nin planlarında değişikliğe yol açmasa da bu
buluşmanın olası sonuçları olacaktır.