25 Mart 2018 Pazar

Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat öğrencileri: “Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacak”..!


TSK ve cihatçı çetelerin Afrin’i ele geçirmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde lokum dağıtmak isteyen bir grubu üniversiteliler “Katliamın lokumu olmaz” diyerek engellemiş bunun üzerine Tayyip Erdoğan üniversitelileri hedef almıştı. 22 Mart’ta ev baskınları ile 3 öğrenci gözaltına alınmış, üniversitede gözaltıları protesto eden öğrencilere de çevik kuvvet saldırarak 7 öğrenciyi gözaltına almıştı. Bu sabah ise yapılan operasyonlarda 3 üniversiteli daha gözaltına alındı.
Gözaltına alınan sıra arkadaşlarının ardından açıklama yapan Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileri “Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi kalmıştır” diyerek arkadaşlarının yanlarından olduklarını bildirdi.
Üniversiteliler açıklamalarında şunları söyledi:
Gözaltına alınan sıra arkadaşlarının ardından açıklama yapan Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrencileri “Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi kalmıştır” diyerek arkadaşlarının yanlarından olduklarını bildirdi.
Üniversiteliler açıklamalarında şunları söyledi:
Türkiye’de, özellikle son süreçte, özgür düşünceye, barış isteğine ve yaşama hakkına dair söz söylemek dört duvar ardına kapatılmanın en temel bahanelerini oluşturmaktadır. Siyasi konjonktüre dair farklı bir fikir beyan etmek engellenmekte, “makul ve muhbir vatandaş”lar tarafından hızlıca suç sayılmakta, genel kanaate uymayan en küçük ifade çeşitli biçimlerde yaftalanmaktadır. Son bir hafta içinde Boğaziçi Üniversitesinde olan biten de bu çerçeveden bağımsız değildir. Bugün, 25 Mart 2018’de yeni bir şafak operasyonuyla 3 sıra arkadaşımız, sınıf arkadaşımız, yurt/oda/ev arkadaşımız gözaltına alınmış, toplam gözaltı sayısı 7 olmuştur. 7 arkadaşımız, özgürlüklerinden şu an için yoksundur.
Bugün arkadaşlarımızı özgürlüklerinden alıkoymak, hatta bununla yetinmeyip eğitim haklarının ellerinden alınacağına dair tehditler savurmak özgür, eşit ve bilimsel eğitimi hiçe saymak, bu ilkeleri temel alan akademilerin özerkliklerini yok etmek demektir.
Arkadaşlarımızın ranzalarından, odalarından, evlerinden, okulun kamusal alanından yaka paça alınmasına önayak olan muhbirler de tarihin tüm jurnalcileri gibi bir gün özgürlük ve adalete ihtiyaç duyacaktır.
Bizler, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden öğrenciler olarak, her alanda olduğu gibi edebiyat tarihinde de bu yaşananların örneklerini gördük, görüyoruz ve mücadele etmezsek görmeye de devam edeceğiz. Ancak tarih boyunca hak ihlallerine çanak tutan jurnalcilerin sürgüne mahkûm ettiği edebiyatçılar ve onların düşünceleri, insanlık sahnesinde er ya da geç kazanmıştır. Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi kalmıştır:
“Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Öğrenciler