TSK ve cihatçı çetelerin Afrin’i ele
geçirmesinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde lokum dağıtmak isteyen bir
grubu üniversiteliler “Katliamın lokumu olmaz” diyerek engellemiş bunun üzerine
Tayyip Erdoğan üniversitelileri hedef almıştı. 22 Mart’ta ev baskınları ile 3
öğrenci gözaltına alınmış, üniversitede gözaltıları protesto eden öğrencilere
de çevik kuvvet saldırarak 7 öğrenciyi gözaltına almıştı. Bu sabah ise yapılan
operasyonlarda 3 üniversiteli daha gözaltına alındı.
Gözaltına alınan sıra arkadaşlarının
ardından açıklama yapan Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
öğrencileri “Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler
kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş
naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat
kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet
Kasidesi kalmıştır” diyerek arkadaşlarının yanlarından olduklarını bildirdi.
Üniversiteliler açıklamalarında şunları
söyledi:
Gözaltına alınan sıra arkadaşlarının
ardından açıklama yapan Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı
öğrencileri “Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler
kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş
naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat
kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in
Hürriyet Kasidesi kalmıştır” diyerek arkadaşlarının yanlarından olduklarını
bildirdi.
Üniversiteliler açıklamalarında şunları
söyledi:
Türkiye’de, özellikle son süreçte, özgür
düşünceye, barış isteğine ve yaşama hakkına dair söz söylemek dört duvar ardına
kapatılmanın en temel bahanelerini oluşturmaktadır. Siyasi konjonktüre dair
farklı bir fikir beyan etmek engellenmekte, “makul ve muhbir vatandaş”lar
tarafından hızlıca suç sayılmakta, genel kanaate uymayan en küçük ifade çeşitli
biçimlerde yaftalanmaktadır. Son bir hafta içinde Boğaziçi Üniversitesinde olan
biten de bu çerçeveden bağımsız değildir. Bugün, 25 Mart 2018’de yeni bir şafak
operasyonuyla 3 sıra arkadaşımız, sınıf arkadaşımız, yurt/oda/ev arkadaşımız
gözaltına alınmış, toplam gözaltı sayısı 7 olmuştur. 7 arkadaşımız,
özgürlüklerinden şu an için yoksundur.
Bugün arkadaşlarımızı özgürlüklerinden
alıkoymak, hatta bununla yetinmeyip eğitim haklarının ellerinden alınacağına
dair tehditler savurmak özgür, eşit ve bilimsel eğitimi hiçe saymak, bu
ilkeleri temel alan akademilerin özerkliklerini yok etmek demektir.
Arkadaşlarımızın ranzalarından,
odalarından, evlerinden, okulun kamusal alanından yaka paça alınmasına önayak
olan muhbirler de tarihin tüm jurnalcileri gibi bir gün özgürlük ve adalete
ihtiyaç duyacaktır.
Bizler, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili
ve Edebiyatı bölümünden öğrenciler olarak, her alanda olduğu gibi edebiyat
tarihinde de bu yaşananların örneklerini gördük, görüyoruz ve mücadele etmezsek
görmeye de devam edeceğiz. Ancak tarih boyunca hak ihlallerine çanak tutan
jurnalcilerin sürgüne mahkûm ettiği edebiyatçılar ve onların düşünceleri,
insanlık sahnesinde er ya da geç kazanmıştır. Arkadaşlarımız Boğaziçi
Üniversitesine geri dönecek, muhbirler kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü
kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri
okunacaktır. Çünkü her daim istibdat kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü
jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi kalmıştır:
“Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı
hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen
âdemiyetten”
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümünden Öğrenciler