25 Mart 2018 Pazar

Nuriye Gülmen: Direnmeye devam edeceğiz..!


Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildikten sonra Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsanlık Anıtı önünde başlattığı ve sonrasında destekçileri tarafından sürdürülen “İşimizi geri istiyoruz” eylemi 502’nci gününe girdi.
Eylemin 500’üncü günü nedeniyle düzenlenen etkinlik kapsamında gerçekleşen, “Direniş Nereden Nereye “ adlı söyleşiye, başlattığı oturma eyleminden sonra açlık grevine giren ve açlık grevinin 324’üncü gününde eylemine son veren Nuriye Gülmen ile Yüksel eylemcilerinden Alev Şahin ve Mehmet Dersulu konuşmacı olarak katıldı.
‘NE MUTLU BİZE Kİ DİRENDİK’
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde düzenlenen söyleşide, ilk sözü Düzce’de ihraç edilen mimar Alev Şahin aldı. Şahin “Tarih bana, ‘Direnecek misin yoksa teslim mi olacaksın?’ diye sordu. Ben direnme kararı aldım. Ve ne mutlu bana ki direnmişim” sözleriyle konuşmasına başladı. Olağanüstü Hal’i (OHAL) “yasal sopa” olarak nitelendiren Şahin, şöyle devam etti: “Bir gece birileri çıkıp ‘sana artık ekmek yok’ ya da iktidarın deyimiyle ‘Ağaç kökü yiyin’ dediler bizlere. Bizi bununla sınamaya çalıştılar. Ben direnmeyi seçtim ve direnme kararlılığı noktasında Yüksel direnişi vardı. Bu direniş önümde bir gelenek olarak duruyordu. OHAL ile kamu emekçilerini ihraç ettiler. Ama şu an peyder pey devam etti bu süreç. Bugün de Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef gösteriyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. İşsizliğin sebebi, katliamların, ölümlerin sebebi ben ya da bizler değiliz. Ben görevimi kötüye kullanmadığım için ihraç edildim. Ama işten atılmış olmamız öfkemizi biledi. Ne mutlu bize ki direndik ne mutlu ki tekrar insan onurunu taşımayı öğretenlere.”
‘FAŞİZM DEVAM ETTİKÇE DİRENECEĞİZ’
Yüksel eylemcilerinden Mehmet Dersulu da Yüksel eyleminin aralıksız 502 gündür devam ettiğini belirterek, “Açlık grevi bitti niye devam ettiriyorsunuz eyleminizi?’ diye soruyorlar bize. İşten atılan herkes halk için çalışan insanlardı. İşten atılmadan önce de bu ülkede faşizm vardı ve işten atılmadan önce de bu faşizme karşı direniyorduk. Eğer bir ülkede faşizm, adaletsizlik varsa buna karşılık yapılacak şey ya direnmek ya teslim olmaktır. OHAL ile birlikte halkların bütün kesimine karşı saldırılar arttı. Biz buna bir karşılık vermek zorundaydık ve insan onurunu korumayı tercih ettik. Devam ediyoruz, çünkü işimize hala dönmedik, çünkü faşizm hala devam ediyor. Direnmek için çok sebebimiz var” diye konuştu.
‘AÇLIK GREVİ SONLANDI AMA DİRENİŞ DEVAM EDİYOR’
Açlık grevini bitirdikten sonra ilk defa açıklama yaptığını dile getiren Nuriye Gülmen ise konuşması sırasında duygulandı. Gülmen, açlık grevi eylemleri sırasında kendilerine yönelik tutumları değerlendirdi. Gülmen, “Bir bizim yaşamamızı isteyen bir de yaşamamamızı isteyen tutumlar vardı. Yaşamamızı isteyen insanlar açlık grevini bırakmamızı istiyorlardı. ‘Yeter ki yaşayın’ diyorlardı. Bizi çok sevdikleri için bunu diyorlardı; ama bu doğru değildi. Bir de direnişimizi küçümseyen bir tutum vardı. Açlık grevi direnişimiz sonlandı; ama direniş devam ediyor. Belki işimizi hiç alamayacağız, belki başka durumlarla karşılaşacağız. Ama belirleyici olan teslimiyetçi politikalara karşı direnmeye devam ediyor olmamız” şeklinde konuştu.
GÜLMEN: SADECE İŞE GERİ DÖNMEK İÇİN DEĞİL
Açlık grevi eylemlerini sadece işlerine geri dönmek için değil, iktidarın politikalarına karşı da bir eylem olduğunu dile getiren Gülmen, “Biz evet işimizi geri istiyoruz; ama sadece bunun için değildi. Çünkü meseleye şuradan bakıyoruz. Tarihin sorduğu ‘Direnecek misiniz yoksa teslim mi olacaksınız?’ sorusuna nasıl bir cevap vereceğiz noktasından bakıyoruz. OHAL koşullarında sokağa çıkıp ‘işimi geri istiyorum’ diyorsun ve gözaltına alınıyorsun veya işkenceye uğruyorsun. İnsan sadece 3 bin lira maaşlı işe geri dönmek için bu kadar şeyi göze almaz. Bir şekilde karnımızı doyurabiliriz. Mesele; bizi bir şeyle sınıyor olmaları, mesele insanlığımızı sınıyor olmaları. Bu bir politika. Türkiye’de her gün yüzlerce insan bununla karşılaşıyor. Bize adaletsizlik karşısında susun denmek istendi. İnsan kalmak için yaptığımız şey; bu adaletsizliği asla kanıksamamak. Bu herkesin yapması gereken bir şey” ifadelerini kullandı.
‘DİRENİŞİMİZİN SOMUT VE SİYASİ KAZANIMLARI VAR’
İnsanların işlerine geri dönmedikleri için açlık grevi eylemini “sonuçsuz” olarak gördüğüne dikkat çeken Gülmen, eylemlerinin somut ve siyasi kazanımları olduğunun altını çizdi. Bu kazanımları açıklayan Gülmen, şunları söyledi: “Bu açlık grevinin en büyük kazanımı değerlerimizi unutmamak ve unutturmamak. Eğer unutursak içten içe çürümeye başlarız. Somut kazanımımız; iktidar bir OHAL komisyonu kurmak zorunda kaldı. Bizi öncelikli değerlendirmek zorunda kaldı ve yargı yolu açıldı. Biz bunları çok büyük kazanımlar olarak görmüyoruz; ama bu kazanımlar için bile çok büyük bedeller ödendi. Siyasi olarak kazanımlar elde ettik. Örneğin; OHAL karanlığını yardık. Beyinlerimizi teslim almak için tesis edilmişti OHAL. Direnmeyi aklının ucundan kimse geçiremesin diye tesis edildi OHAL. Oysa faşizm OHAL’den önce de vardı. Kürt illerinde bodrumlarda yüzlerce insan yaktı bu iktidar. Direnişimizin bir diğer sonucu da AİHM’i teşhir etmekti. Halklara umut oldu direnişimiz. Tekrar bir araya gelebileceğimizi gördü Türkiye halkları. AKP faşizminin ne kadar aciz olduğunu gösterdi direnişimiz. Sevdanın kavga içinde nasıl güçlendiğini gösterdi Semih ve Esra nezdinde. Yoldaşlığın gücünü gösterdi. Geleceğe bir direniş geleneği bırakmak gerekiyordu. Eylemimiz tarihsel bir roldü ve bu rolü yerine getirdiğimiz için onur duyuyoruz. Direnmeye devam edeceğiz.” (Ankara/MA)