Tarih yaprakları 30 Mart 1972’yi
gösterirken THKP-C’nin önderi Mahir Çayan ve 7 yoldaşı, THKO’nun iki militanı
Cihan Alptekin ve Ömer Ayna toplam 10
kişinin üzerine, Tokat’a bağlı Kızıldere köyünde faşist namlular yöneldi.
Faşistler, dört duvar içinde kıstırılmış 10 devrimciye karşı bir orduyu
seferber ederek ne kadar da ''güçlü'' olduklarını gösterdiler. Faşist namlular,
sorgusuz sualsiz verilen ölüm kararlarının infazını yerine getirdiler, Ama
faşist katiller ne devrimci militanlığı yere gömebildiler, ne de halkın
karşısında ebediyen yok olmak üzere mahkum olmaktan kurtulabildiler.
Mahir Çayan ve yoldaşları faşizmin
zindanları parçalayarak özürlüğe kavuştuklarında ilk işleri, sorumlu, coşkulu
devrimciler olarak, devrimci dayanışmanın en güzel örneğini vererek idam
edilmeyi bekleyen THKO önderlerinden Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in kaçırılması
için kolları sıvamak oldu. Bunun için Ünye'de Nato'ya bağlı radar üssünden üç
İngiliz teknisyen kaldırılıyor rehin olarak. Karşılığında Deniz, Hüseyin ve
Yusuf’un serbest bırakılmasını istiyorlardı.
Ama faşizm 30 Mart 1972’de Mahir Çayan
ve yoldaşlarını Kızıldere de kuşattı. Mahir Çayan ve yoldaşları , “biz buraya
dönmeye değil ölmeye geldik” diyerek dilde devrimci sloganları ve elde
silahları son kurşunları kadar çatışarak , İngiliz rehinelerle birlikte Mahir
Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Saffet Alp, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy,
Nihat Yılmaz, Hüdai Arıkan, Sinan Kazım Özüdoğru ve Sabahattin Kurt
tanksavarlarla açılan ateş sonucu katledildiler.. Tarihe Kızıldere direniş
olarak geçen Mahir Çayan ve yoldaşlarının direnişin üzerinde 46. yıl geçmesine
rağmen , bugün ille de devrim ve sosyalizm" diyen devrimci ve komünistler
; "On’ların “ Kızıldere Son Değil Kavga Sürüyor ” şiarını kendimize düstur
alarak, Onların yukarıya kaldırdıkları devrim bayrağına daha sıkıca sarılarak,
anılarını kavgamızda yaşatacağımıza söz veriyoruz.