ÇHD, Ağustos ayı hapishaneler raporunu yaptığı basın toplantısı ile duyurdu. Raporda tutsakların karşılaştığı hak gaspları ve saldırılar ortaya serildi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishane İzleme Komisyonu Ağustos 2016 Hapishaneler Raporu'nu bugün yaptığı basın toplantısıyla açıkladı.
Dernek binasında yapılan basın toplantısında öncelikle Av. Günay Dağ söz alarak son dönemde yaşanan hak ihlalleriyle birlikte yaşananların ne anlama geldiğine dikkat çekti. Dağ, tutuklu ve hükümlülerin; özellikle de siyasi tutsakların bütün haklarının ellerinden alındığı birer nesne haline getirilmeye çalışıldığını ifade etti.
Darbe girişimi ardından ilan edilen OHAL ile birlikte hapishanelerde saldırı ve baskıların arttığına değinen Dağ, OHAL kararnameleriyle bu yasak ve saldırılara meşru bir zemin kazandırılmaya çalışılmasını teşhir etti. Kararnamelerle birlikte tutsaklara yönelik saldırı ve tecrit koşullarının ağırlaştırılmasının yanı sıra avukat görüşlerinin kısıtlanması ve bu görüşmelerin kayıt altına alınması uygulamalarıyla savunma hakkının da gasp edilmek istendiğini belirtti.
Darbe girişiminde bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan askerlere yapılan işkencelere ve bunun basına yansıyan görüntülerine değinen Dağ, bu şekilde işkencenin meşrulaştırılmak, kanıksatılmak istendiğine dikkat çekerek işkencenin insanlık suçu olduğunu hatırlattı.
Hapishanelerin tam bir işkence merkezine çevrildiğini belirten Dağ, buna karşın siyasi tutsakların direnişle karşılık verdiğini belirtti. Bakırköy, Kandıra ve Tekirdağ'da sürgün sevk, işkence ve hak gasplarıyla karşılaşan tutsakların bu saldırılara karşı direniş örgütlediğini ifade etti.
“‘Fetöcüler’ için” dediler bütün tutsaklara uyguladılar
Av. Güçlü Sevimli ise komisyonun hazırladığı raporu sunarak hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri ve işkence uygulamalarını özetledi. Altı ayda bir hazırladıkları raporun, bu defa OHAL'in hapishanelere yansımalarını ele aldığını belirtti.
OHAL ile birlikte tutsakların temel yaşam malzemelerine el konduğunu, kitap ve yayınların yasaklandığını, sohbet hakkının kaldırıldığını belirten Sevimli, “Fetöcüler” için olduğu iddia edilen yasakların bütün tutuklu ve hükümlülere uygulandığını ifade etti.
Bakırköy Kadın Hapishanesi, Silivri Hapishanesi ve Tekirdağ 1 ve 2 No'lu hapishanelerde hak ihlallerinin yanı sıra tutsakların, işkence ve tacizlerle karşılaştıklarını, avukatlarıyla görüşlerinin engellendiğini söyledi.
OHAL uygulamalarıyla birlikte hasta tutsakların yaşadığı sıkıntıların daha da arttığına dikkat çeken Sevimli, hasta tutsakların tedavi haklarının gasp edildiğini ve tahliyelerinin yapılmadığını belirtti.
Sevimli, tutsaklarla yaptıkları görüşmeler sonucunda elde ettikleri sonuçları ise şu şekilde sıraladı:
“15 Temmuz öncesi gündeme gelen sürgün sevkler bu süreçte artmış, sistematik hale gelmiştir. Sürgün sevkler, siyasi tutukluların bunlara direnmesi nedeniyle fiziksel işkenceye dönüştürülmüş, birçok tutsak bu sevkler sırasında yaralanmıştır.
a) Sürgün sevk nedeniyle veya tutuklama sonucu ilk kez hapishaneye girişte ya da herhangi bir vesile ile hapishane dışına çıkıp girme durumunda, girişte - kapı altı tabir edilen yerde- soyarak/çıplak arama dayatması yapılmakta, buna direnen politik tutuklular ağır işkencelere maruz bırakılmaktadır.
b) OHAL kararnamesinde yer alan özel hükümlerle tutukluların ziyaret ve telefon hakları kısıtlanmış, uygulanmasında zaten sorun olan, neredeyse hiçbir hapishanede mevzuata uyguna olarak uygulanmayıp gasp edilen sohbet hakkı da dahil olmak üzere ayrım gözetmeksizin tüm sosyal faaliyetler kaldırılmış, tecrit daha da ağırlaştırılmıştır. Tutuklu kişilerin haftada 1 gün ve 10 dakika olan telefon ile haberleşme hakları 2 haftada 1 gün ve 10 dakika olarak sınırlandırılmıştır. Yine tutukluların ziyaret edilme hakkı ziyaret edebilecek kişiler yönünden - eşi, ikinci dereceye kadar kan ve birinci derece kayın hısımları ile olmak üzere- sınırlandırılmıştır. Başka bir ifade ile "arkadaş görüşçüsü" olarak ifade edilen 3 görüşçü hakkı kaldırılmıştır. Aynı kararnamede ziyaretlere ilişkin savcıların ve bakanların yetkilerinin saklı olduğu ifade edilerek bu konuda savcılara ve bakanlığa keyfiyete varan genişlikte yetki verilmiş, bunun sonucunda bazı hapishanelerde aile ziyaretleri iki haftada bire indirilmiş, bazılarında açık görüşler kaldırılarak sadece kapalı görüş uygulaması getirilmiştir.
c) - Yayın ve haberleşme hakkına yönelik ciddi ihlal iddiaları bulunmaktadır. Siyasi tutuklu/hükümlüler aralarında Cumhuriyet Gazetesi, Birgün Gazetesi, Evrensel Gazetesi gibi günlük gazetelerin ve bazı televizyon kanallarının da bulunduğu birçok muhalif yayına ulaşmalarında 15 Temmuz öncesi döneme nazaran ciddi engellemelerle karşılaşmaktadırlar.
d) - Avukat-müvekkil görüşmelerinin zaman bakımından sınırlandırılması, görüşmelerin kayda alınması, görüşmede bir memurun hazır bulunması dayatması yapılmaktadır.
e) - Bazı hapishanelerde sabah ve akşam sayımlarında tekmil ve ayakta sayım dayatması yapılmakta, kabul etmeyen tutuklular dövülmektedir.
f) - Yaşanan tüm bu ihlallere karşı direnme hakkını kullanan siyasi tutuklulara ağır saldırılar yaşanmakta, bunun sonucunda birçok hapishanede hücre/koğuş yakma vb. direnişler/protesto biçimleri ve buna bağlı yeni ihlaller yaşanmaktadır.
g) Hasta tutuklu ve hükümlüler sorunundaki mevcut seyir daha da kötüye gider vaziyette aynen devam etmekte olup, hasta tutuklu ve hükümlüler serbest bırakılmamaktadır. OHAL ilanı ile birlikte sorunlar katmerlenmekte, zaten fazlasıyla gasp edilen tedavi hakları "OHAL var, ring yok, personel yok, gündem yoğun denilerek" gibi bahanelerle ortadan kaldırılmaktadır. Örneğin Edirne F Tipi Hapishanesinde Mehdi BOZ isimli siyasi tutsak kanser hastası olmasına rağmen tedavi edilmemekte, hastaneye dahi götürülmemektedir.
h) Ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlülerinin infaz koşulları kabul edilemez durumdadır. Anayasanın eşitlik ilkesine ve imza konan insan hakları sözleşme metinlerine aykırı olan mevcut duruma derhal son verilmeli, anılan hükümlülerin cezalarının infazında hükümlü haklarını ön plana çıkaran insani şartlar hayata geçirilmelidir.
i) F Tipi Hapishanelerde yürürlüğe konan yeni “camekanlı avukat görüş kabinleri” hukuka, insan ve tutuklu haklarına tamamen aykırı olmasına rağmen mevcut uygulamadan vazgeçilmemektedir.”
“OHAL'i fırsata çevirdiler”
Av. Bülent Şimşek ise siyasi iktidarın OHAL ile süreci bir fırsata çevirdiğini; hapishanelerde uygulamaya çalıştığı her türlü hak gaspını bu sayede yürürlüğe koymaya çalıştığını ifade etti. Tutuklu ve hükümlülerin dışarıyla tek bağının avukatlar olduğunu belirten Şimşek, ÇHD'li avukatlar olarak bu misyonlarını sürdürmeye devam edeceklerini vurgulayarak konuşmasını sonlandırdı.
Basın emekçilerinin sorularının yanıtlanmasının ardından basın toplantısı sona erdirildi.
- ÇHD İstanbul Şubesi Hapishane İzleme Komisyonu Ağustos 2016 Hapishaneler Raporu’nun tamamına buradan erişebilirsiniz.