23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı’nın 97. yıl dönümü kutlmaları kutlamaları yapılıyor. Halka zulüm kusan
ve gezide, roboskide, çocukları katlettiren Erdoğan, utanmadan kendi
iktidarları döneminde "çocukların ne kadar mutlu oldukları" yalanını
söylemekten beis görmüyor. Bundan tam 48.yıl önce Çetin ALTAN tarafından 23
Nisan vesilesiyle yazılan yazı yazının üzerinde 49. yıl geçmiş olmasına rağmen
değişen bir şeyin olmadığını gösteriyor. Aradan geçen 49. yılda ne değişti,
yakın tarihimizin bu günle kıyaslanması açısında yazıya bakmak yetiyor:
“Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin
açılışının kırk sekizinci yıl dönümü.
Bugün Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Eğlenin
yavrularım, eğlenin. Gülün, oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve
mutlusunuz.
Amerika, Karadeniz kıyılarındaki bakır
madenlerimizin, yüzde elli bir oranında kendileriyle iş yapacak patronlara
devredilmesini istemiş.
Biliyorsunuz dostumuzdur Amerika.
Topraklarımızın 32 milyon metrekaresi üstünde onun bayrağı dalgalanır. Her
Bakanlığımızda onun uzmanları, gizli güvenlik teşkilâtımızda onun dolarları.
Anadolu köylerinde onun barış gönüllüleri vardır. Başbakan dahi onun
firmalarının komisyonculuğundan gelmiştir iktidara ve onun Başkanıyla kolkola
çektirdiği resimleri halka dağıtmanın kıvancıyla toplamıştır oyları.
Amerika, bakırlarımızın yüzde elli bir
oranında kendisiyle iş yapacak patronlara devrini istiyorsa, elbette bu
egemenliğimiz ve özgürlüğümüz içindir.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.
O kadar özgür ve mutlusunuz ki kazara
aklınıza vatanımızda dalgalanan çok yıldızlı bir yabancı bayrağına bakarak
kuşku girerse, Savcı yakışabilir yakanıza:
- Niye düştünüz bu kuşkuya, diye...
Ve şayet küçücük çıplak ayaklarınızla
koskoca İstanbul şehrinde yatacak bir yer bulamıyor da, kapı diplerinde
kıvrılıyorsanız, yüreğiniz hiç kararmasın. 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk bayramı
sizler içindir.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.
On yaşına kadar bin tanenizde dört yüz
ellinizi mezarlıklara mı götürüyorlar?
Büyük kentlerin gecelerinde dar ve
karanlık sokaklarda sizi on liraya satanlar mı var? Köylerde okulsuz, bakımsız
ve pabuçsuz inekleri mi güdüyorsunuz?
Aman sakın... Savcı çok kızar bu
sözlere. Egemen ve özgür olduğunuzu inkâr sayılır bu; sınıfı sınıfa düşürmek,
hükümetin manevî kişiliği, milletin bütünlüğü, demokrasiye karşı çıkmak, millî
çıkarlara aykırı hareket ve daha türlü türlü maddelerle bir gece yarısı alınıp
cellâtlara verilirsiniz.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.
Savcılar, polisler, zindancılar,
jandarmalar, "Egemen ve özgür değiliz" demeye çok kızarlar. Hele
küçücük boyunuz, daracık göğsünüz, sıska vücudunuz ve yırtık pantolonunuzla,
araba vapuru iskelelerinde otomobil camı silerken, gözünüz arabanın içindeki
temiz giyimli, şık ayakkabılı, taranmış saçlı çocuklara kayarsa içinizi
çekmeyin. Bir iç çekiş sosyalistlik, iki iç çekiş komünistlik, üç iç çekiş
anarşistlik, dört iç çekiş ihtilâl, özgürlüğe ve egemenliğe karşı çıkmak. Rus
casusu olmak, Pekin'e satılmaktır. Sonra sizlere, fakirlikte eşitlik arıyor,
derler. Demokrasi düşmanı derler. Millî değilsiniz derler. İçinizi çekmeden,
silin arabaların camlarını. Ellerinin tersiyle sinek kovar gibi sizleri kovanlara
özgürlük ve egemenlik aşkına neşeli gülücükler yapınız. Ezilip, horlanıp
sürünmek şanıdır demokrasimizde yaşayan fıkara çocuklarının. Bu şandan sizleri
tutamaksız bırakanları mahrum etmeyiniz.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.
Babanız, on liraya harç mı çekiyor bir
inşaatta, köyde ağa yanaşması olarak mı çalışıyor boğaz tokluğuna, gazete mi
dağıtıyor sabahın kör karanlığında? Bir de babalarınızın harç çektiği binaların
yükselişine bakınız, ağaların ton ton pamuk balyalarına ve gazetelerin büyük
rotatiflerine. Onların içinde ve gölgesine yaşayan çocuklar sizlerin
kardeşlerinizde. Özgürlük ve egemenlikte eşitsiniz onlarla, hele şehitlik
payesi en çok sizler içindir.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.
Egemen ülkemizin özgür ve mutlu
çocuklarına Millî Egemenlik ve Çocuk Bayramının 48. yılında bir büyük ozanın,
bir şiirini armağan etmek isterim:
KEREM GİBİ
Hava kurşun gibi ağır
Bağır bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana...
Deeert çok, hem dert yok"
Yüreklerin kulakların sağır...
Hava kurşun gibi ağır"
Ben diyorum ki ona:
- Kül olayım Kerem gibi yana yana
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak
nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır,bağır,bağır bağırıyorum.
Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum...
Bu şiir 1930 mayısında yazıldı
yavrularım. Sayısız defalar yayınlandı. Son olarak İzlem Yayınlarının çıkardığı
"835 Satır. Sesini Kaybeden Şehir.
Varan 3" adlı kitapta da bulabilirsiniz.
Bu şiiri oradan alıp bir dergiye
koydular diye Adana Savcısı iki genç insanı tutuklattı. 1968 yılının Egemenlik
Bayramında o insanlar zindanda yatıyorlar.
Ve bu şiir bütün dillere çevrilmiş,
yeryüzünün her yerinde söyleniyor.
Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.”
Çetin Altan
Şimdi siz dinci Ensar Vakfının 48 çocuğu
istismarına, Pozantı’ya, Sincan’a ve Türkiye’nin cezaevlerine bir uğrayın
isterseniz. Uludere’de parçalanmış çocukları hatırlayın! gezide daha 14.de
vurulan Bekin elvanı unutmayın. Büyükkentlerin sokaklarda mendil satıp dilenen,
çocuklarını hatırlayın! Çukurovada, Eğe’de Karadeniz’de, İç anadolu’da
toplayıcı körpe ırgatları, sanayi sitelerinde yağ pas içindeki çocuk emeği
sömürüsünü, baskı dayak küfürleri gördünüz mü ,duydunuz mu ? Çocuk gelinlerden
haderdarmısınız ? Ya bitmek bilmeyen dinci tecavüzlerden?
“Eğlenin yavrularım, eğlenin. Gülün,
oynayın, koşun, bağırın. Egemen bir ülkede özgür ve mutlusunuz.”
Yıl 2017 Dünyanın 10. büyük ekonomisiyiz
! 4+4+4 formüllü dindar ve kindar nesil yetişiyor, Amerikan emperyalizminin
stratejik ortağıyız nasıl olsa!