24 Nisan 2017 Pazartesi

'Ermenilerden özür dileyin'..!

102 yıl önce soykırıma uğrayan Türkiye'deki Ermenileri anmak için Taksim Tünel Meydanı'nda bir araya gelen yüzlerce kişi bir kez daha Ermeni halkından özür dilenmesi talebinde bulundu.
1915 yılında yaşanan Ermeni soykırmı için her yıl düzenlenen anmaya bu sene de yüzlerce kişi katıldı. 24 Nisan'ı Anma Platformu'nun düzenlediği oturma eylemi bu yıl da Taksim Tünel Meydanı'nda gerçekleşti. Yere katledilen Ermenilerin fotoğraflarını seren yurttaşlar, meydanı mumlar ve kırmızı karanfiller ile donattı. "1 buçuk milyon ses ve 1 buçuk milyon ruh ile buradayız" yazılı dövizler ve "102 yıl oldu yüzleşin" yazılı pankartın açıldığı anmaya sanatçı Ferhat Tunç, 2007 yılında katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink ve HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan da katıldı.
'GERİ DÖNMEYİ UMUYORLARDI, OLMADI'
Anma oturma eylemi ile başladı. Açıklama metnini 24 Nisan'ı Anma Platformu üyesi Murat Çelik okudu. Çelik, "Bundan tam 102 sene önce, 24 Nisan, Ermenilere yönelik büyük bir harekâtın başlangıç günü olarak seçilmişti. 24 Nisan 1915’te, Osmanlı devleti Dâhiliye Nezareti, Ermeni toplumunun aydınlarının, kanaat önderlerinin tutuklanması için düğmeye basmıştı. Devletin derinlerinde örgütlenmiş olan İttihatçılar dışında, başlangıçta hiç kimse, bu tutuklamaların bir halkın topyekûn katledilmesine giden yolun başlangıç adımları olduğunu düşünmemişti. Tutuklananların önemli bir kesimi, bir süre sonra geri dönmeyi umuyordu. Öyle olmadı. 24 Nisan tutuklamaları, Ermeni kırımının başlangıç adımı oldu" diyerek açıklamaya başladı.
'ANADOLUYU ERMENİSİZLEŞTİRDİLER'
"24 Nisan, bir halkın maruz kaldığı şiddetin başlangıç günüdür" diyerek sözlerine devam eden Çelik, İki yıl içinde Anadolu’nun Ermenisizleştirildiğini söyledi. Ermenilerle birlikte Süryanilerin de aynı şiddete maruz kaldığına dikkat çeken Çelik o günleri şu şekilde anlattı: "24 Nisan akşamı, şu anda öldüğü gibi İstanbul’un üzerine akşam çöker ve Ermeniler işlerinden evlerine dönmüş dinlenirken, polis evleri teker teker dolaşmaya başladı. Kapıyı çalan bir sivil polis, sakin bir şekilde ismini söyledikleri kişinin evde olup olmadığını soruyor; aradığı kişi evde ise, birkaç soruya cevap vermek üzere kısa bir süre için semt karakoluna kadar davet ediyordu. Semt karakoluna gidenlerin büyük çoğunluğundan bir daha haber alınamayacaktı. 24 Nisan’da başlayan süreçte, Çankırı ve Ayaş cezaevlerine götürülen Ermenilerin sayısı 250’yi bulmuştu. Tutuklu Ermenilerin 174’ü hiçbir yargılama olmaksızın öldürüldü. Temmuz ayının son günlerinden itibaren yapılan toplu infazlar için, Çankırı veya Ayaş’tan yola çıkarılan Ermeni tutuklu kafileleri, Ankara’dan yürüyerek birkaç saat uzaklıkta bulunan ıssız vadi ve ormanlık yerlere götürüldüler. Önce üstlerinde bulunan her şey alınarak soyuldular. Ardından, genellikle ateşli silahlar kullanılmadan, kesici ve delici aletlerle öldürüldüler."
'TOPLUMUN TÜM DEĞERLERİ YARALANDI'
24 Nisan 1915’ten beri, Türkiye’de yaşamın, farkına varılsa da varmasa da çoraklaştığını belirten Çelik, "Bir halk bütün değerleriyle tasfiye edilirken, toplumun tüm değerleri yaralandı. Bir halk bütün kültürüyle imha edilirken, bir arada yaşama kültürü şiddetli bir darbe aldı. Ermeniler gibi, arkalarında bıraktıkları kültürel mirasın izleri de yok edildi. Binlerce tarihi yapı, kilise ve okul bilinçli olarak harabeye dönüştürüldü. Sanki Ermeniler gibi onlar da bu topraklarda hiç bulunmamışlar gibi davranıldı" dedi.
Çelik daha sonra konuşmasını şu şekilde sürdürdü.
YÜZLEŞME İÇİN CABALAMAK BORCUMUZ'
"1915’le yüzleşme, bu yüzleşmenin gereklerinin yerine getirilmesine, demokrasinin özünün kalıcı bir norm haline gelmesine de yardımcı olacak.
Demokrasinin, çatışma kültürü yerine barış içinde bir arada yaşama dinamiklerinin güçlenmesi, ırkçılığın ve nefret söyleminin geriletilmesi, içindeki her bir bireye, gruba, çevreye, kimliğe güven veren bir sosyal dokunun inşa edilmesi, bunların hepsinin başarılması için, 102 sene önce başlayan ve birkaç sene içinde tamamlanan bu yıkımla yüzleşmek bir zorunluluk. Bu yüzleşme olmadan HrantDink’i, Sevag Balıkçı’yı, Marisa Küçük’ü öldürerek 1915’in o korkunç geleneğini sürdüren ve bebeklerden katil yaratan karanlığın üzerimizdeki ağrılığından kurtulmamız mümkün olmayacak.
Bu nedenle, 100. yıl anmasında yaptığımız çağrıyı bir kez daha tekrarlıyoruz: Bu yüzleşmenin gerçekleşmesi için çabalamak, Hrant Dink’e olan borcumuzdur, Sevag Balıkçı’ya olan borcumuzdur, Marisa Küçük’e olan borcumuzdur, dünyanın dört bir yanına dağılan, topraklarından uzakta yaşamak zorunda kalan kardeşlerimize olan borcumuzdur.
‘ŞİMDİ SIRA SİZDE'
Kendi vicdanımıza karşı olan borcumuzdur. Bizler bu acı hepimizin dedik. Bazı yaralar zamanla iyileşmez dedik, özür diledik; özür diliyoruz. Hesaplaşıyoruz, hesaplaşmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Hiç ara vermeyeceğiz. Şimdi sıra sizde, karşılıklı acılardan söz eden taziyeler değil, özür bekliyoruz. 102 yıl oldu. 103 yıl olmasını beklemeyin. Özür dileyin!
Sözlerime son verirken, herkesi 1915 yılında kaybettiğimiz tüm kardeşlerimizin anısı önünde saygıyla eğilmeye davet ediyorum."
Açıklamanın ardından 1915'de sürgün edilerek ölüme yollanan 224 aydının isimleri okunması ile eylem sonlandırıldı.