Önceki gün Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu(ÖSO) üyelerinin Afrin’de katledilen bir Kadın Savunma Birlikleri(YPJ) gerillanın cenazesine yaptığı işkencenin görüntüleri sosyal medya üzerinden dolaşıma girdi. Cenazeye yapılanlar hakaret ve işkence büyük tepki toplarken,Guardian ve Reuters gibi uluslararası basın da ÖSO’nun bu yaptığını sayfalarına taşıdı.
Afrin’e yönelik operasyona TSK ile birlikte katılan ÖSO gruplarının işkence ettiği kadın savaşçının görüntülerin , Barîn Kobanê isimli YPJ savaşçına ait olduğu bildirildi. 13 saniyelik görüntülerde hayatını kaybeden Kürt kadın savaşçısının çıplak bedenine ÖSO gruplarınca tekmelendiği ve gögüslerine basıldığı görünüyor. Görüntüleri buradan izleyebilirsiniz.
İngiltere merkezli Suriyeli muhalif oluşum Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) sözkonusu görüntüleri sayfasında paylaştı.
'Barin Kobanê'ye yapılan uluslararası hukukta işkencedir'
Efrin'e yönelik operasyonlar sırasında yaşamını yitiren YPJ’li Barin Kobanê’nin cenazesine yapılan işkenceye tepki gösteren kadın avukatlar, “Bir kadın bedeninin çıplak sergilenmesi uluslararası hukukta işkence suçunu oluşturuyor” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) himayesinde bulunan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üyeleri, Efrin'e yönelik saldırılarda yaşamını yitiren YPJ’li Barin Kobanê’nin çıplak bedenine işkence yapıp kameraya çekti. Kobenê’nin bedenine yapılan işkence uluslararası birçok yayın organında yer alırken, tepkiler de devam ediyor. Kadın avukatlar da duruma sessiz kalmadı.
'İNSANLIK ONURUNA AYKIRI'
Barin Kobanê’ye yönelik işkenceyi, “Savaşta içine düştükleri acizliğin bir göstergesi” sözleriyle değerlendiren avukat Ayşe Acinikli, “Kaybetme korkuları o kadar büyük ki kadın bedeni üzerinden savaşı kazanmaya çalışıyorlar” dedi. Muş’un Varto ilçesinde 10 Ağustos 2015 tarihinde çıkan çatışmada yaşamını yitirdikten sonra bedeni çıplak bir şekilde görüntülenen Kader Kevser Eltürk’ü (Ekin Van) hatırlatan Acinikli, “Daha önce ve yeni yapılan işkence de insanlık onurunun ayaklar altına alınmasıdır. Buna çok güçlü de tepki gösterilmesi gerekiyor. Bu aynı zamanda kadınların özgürleşmesine, kadın özgürlük hareketine karşı geliştirilen bir tutumdur. Kesinlikle insan onuruna aykırı bir durumdur. Bu durumun güçlü bir şekilde kınanması gerektiğini düşünüyoruz ve biz de kınıyoruz” diye konuştu.
'BİAT ETTİRECEKLERİNİ SANIYORLAR'
Avukat Selin Yıldırım da, “Sistematik olarak erkek egemen zihniyetin baş eğdiremediği, boyun eğdiremediği, biat ettiremediği kadınlar için uyguladığı en büyük şiddetlerden biri bedeni üzerindeki taciz ve teşhire varan uygulamalardır. Karşısında direnen, savaşan, kendisiyle eşit konumda mücadele eden kadının varlığı söz konusudur. Aslında bu, onların kadına yönelik şiddetinden ziyade kendileriyle mücadeleleri anlamına geliyor. Çünkü bir kadın tarafından durdurulmaları ya da öldürülmeleri onlar için cennete gidememek anlamına gelir. Çünkü bu savaşı da kendilerince cennete gitmek için verdiklerini söylüyorlar; ama kadınlar her yerde olduğu gibi orda da mücadelelerini sonuna kadar devam ediyorlar, asla boyun eğmeyeceklerini her türlü gösteriyorlar” diye konuştu.
Kobanê’ye yapılana yabancı olmadıklarını dile getiren Yıldırım, “Yakın zamanda aynı şey Ekin Van’a da yapılmıştı. Bedenimizle bizi tutsak edebileceklerini ve biat ettireceklerini zannediyorlar; ama yanılıyorlar” dedi.
'ULUSLARARASI KAMUOYUNU HAREKETLENDİRMELİYİZ'
Barin Kobanê’ye yapılanın uluslararası hukukta insanlığa karşı suçlar arasında işkence sayıldığını ifade eden avukat Rengin Ergül ise, “Uluslararası hukukta, Amerika ve Avrupa’da, bütün insan hakları metinlerinde işkence mutlak olarak yasaktır. Bunun istisnası yoktur. Bir kadın bedeninin çıplak sergilenmesi uluslararası hukukta işkence suçunu oluşturuyor” şeklinde konuştu.
Savaş ortamlarında suçların arttığına dikkat çeken Ergül, şöyle devam etti: “Savaş ortamlarında özellikle de kadına yönelik şiddet artar. Bu yönüyle orada şöyle bir gerçeklik var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin desteklediği bu barbar güçlerin işlediği bir işkence suçu var. Dolayısıyla; uluslararası hukuk ve kamuoyunda mutlak yasak olan ve mahkum edilmiş bir suç işlenmiş durumda. Aynı zamanda savaşın ahlaksızlığı olarak ilk saldırdığı alan kadın bedenidir. Uluslararası kamuoyunun ayaklanması ve uluslararası hukukun işletilmesi gerekiyor. Bütün dünya bu barbarlığa karşı bir tepki göstermeli. Bu barbarların uluslararası hukukta mahkum edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla; uluslararası kamuoyunu hareketlendirmeliyiz.”
‘TÜM İNSANLIĞA KARŞI OLAN BİR ÇETE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Kader Kevser Eltürk’ü hatırlatarak bunun ilk olmadığını dile getiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, “Rojava devrimi kendisini dünyaya bir kadın devrimi olarak kabul ettirdi” dedi. Kadın savaşçının bedeni üzerinden Rojavalı kadınlara bir mesaj verilmek istendiğine dikkat çeken İrmez, “İşgal harekatına karşı ilk ses çıkartanların kadınlar olduğu için bu tür saldırılar gerçekleşiyor. Tüm insanlığa karşı olan bir çeteyle karşı karşıyayız. IŞİD zihniyetinin bir göstergesi” şeklinde konuştu.
‘BİRLİK İLE BU SALDIRILARIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR’
Yapılan saldırının “savaş suçu” olduğunu dile getiren İrmez, “Teşhir edilen bedenler üzerinden tüm kadınların iradesi ve direnişi yok sayılmak isteniyor. Efrin’de oluşacak zafer öncülüğünü kadınlar yapacak. Yapılan tüm bu saldırıların önüne geçmek için Kürtler ulusal birliklerini sağlamalıdır. Öncü olan, direnen ve mağdur olan kadınlar da bu birliğin sağlanmasına öncülük etmeli” şeklinde konuştu.