
Diyarbakır Barosu Cezaevi İzleme Komisyonu, 20 cezaevinde 98 tutukluyla
görüşerek bir rapor hazırladı. Hazırlanan rapor, Diyarbakır Barosu Yönetim
Kurulu Üyesi Muhammed Neşet Girasun tarafından düzenlenen basın toplantısıyla
açıklandı.
Girasun toplantıda, farklı hukuki statüde bulunan tutuklularla
görüşüldüğünü ve bunun neticesinde 18 ayrı hak ihlali raporu hazırladıklarını
söyledi. Girasun cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini şu başlıklar altı
topladıklarını belirtti: “Sağlık hakkına erişimin engellenmesi, savunma
hakkının engellenmesi, cezaevlerinin fiziki şartlarından ve cezaevi idaresinden
kaynaklı, dilekçe, iletişim ve haberleşme hakkı, kötü muamele, işkence ve diğer
konulara ilişkin, mahpus yakınlarının yaşadığı ihlaller ve çocuk mahpuslara ve
cezaevinde ebeveynleriyle kalan çocuklara ilişkin ihlaller…”
‘OHAL ile birlikte ihlaller de arttı’
Girasun ayrıca ceza infaz kurumlarında yaşanan hak ihlallerine ilişki bazı
tespitlerde de bulundu:
“Dezavantajlı grupların başında gelen çocuk yaştaki mahpuslar,
cezaevlerinde hak ihlallerine çokça maruz kalmaktadır. Çocuk cezaevlerinin
kapatılmasının tartışıldığı günümüzde, birçok cezaevinde çocuk mahpusların
şiddetin birçok türüne maruz kaldığı gözlemlenmiştir.
Sağlık hakkına erişimin engellenmesi, kelepçeli muayene, revirde yeterli
sayıda hekim bulundurulmaması, hastane sevklerinin ve revir muayenelerinin
gecikmeli yapılması ziyaret edilen cezaevlerinin neredeyse tamamında temel bir
problem olarak ifade edilmiştir.
Mahpus olan anneleri ile birlikte cezaevlerinde yaşamak zorunda kalan küçük
yaştaki çocukların ve annelerinin bulundukları ortamın şartlarından psikolojik
ve fiziksel açıdan olumsuz etkilendikleri gözlemlenmiştir.
Birçok cezaevinde mahpusların çeşitli nedenlerle cezaevlerinden nakilleri
sırasında kelepçenin tersten takılması ve cezaevi personellerinin sözlü ve
fiziki tacizlerde bulunması, banyo ve tuvaletleri görecek şekilde kameraların
yerleştirilmesi, mevzuata aykırı olan kimlik kartı taşıma dayatması ve bazı
mahpusların kameralarla donatılan, her tarafı sünger veya benzeri bir malzeme
ile kaplı süngerli oda olarak tabir edilen odalarda keyfi bir şekilde tutulması
gibi birçok uygulama, kötü muamele ve işkence yasağının ihlali anlamına
gelmektedir. OHAL’in ülke genelinde ilanından sonra, cezaevlerinde yıllardır
yaşanan hak ihlalleri ve sorunlar gözle görülür ve hissedilir bir şekilde
artmıştır.”