Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
(Eğitim Sen), kaldırılan TEOG sınavı yerine getirilen yeni sisteme ilişkin “10
soruda çember sistemi ve giderilemeyen belirsizlikler” başlıklı bir rapor
yayınladı. TEOG'un kaldırılmasının ardından getirilecek sistemin belirsizliğini
koruduğu belirtilen raporda “Kesin olan tek şey, yeni sınav sistemiyle beraber,
öğrencilerin yoğun olarak, hatta kimi zaman da zorunlu biçimde imam hatip
liselerine, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirileceğidir” denildi.
“Öğrenciler ya il değiştirecek ya da
seçtiği okula gidemeyecek”
TEOG yerine yeni bir merkezi sınav
sistemi geldiği ifade edilen raporda, yeni sistemle ilgili şu bilgiler verildi:
“2017-2018 öğretim yılında kamu okullarının ve özel okulların 8. sınıfında
bulunan yaklaşık bir milyon iki yüz bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %10’u,
yani 120 bin öğrenci, Milli Eğitim Bakanı tarafından 'nitelikli okul' olarak
tarif edilen 600 liseye merkezi sınavla yerleşecek. Sınavdan yüksek puan alan
öğrenciler, bu okullarda okuyabilmek için il değiştirmek zorunda kalacak ya da
ekonomik koşulları el vermediği için bu okullara gidemeyecek.”
“Sınavla girilecek liselerin yarısı imam
hatip”
Yarıyıl bitmiş olmasına karşın sınavla
öğrenci alacak liselerin hâlâ açıklanmadığı, Milli Eğitim Bakanı İsmet
Yılmaz'ın, bu okulların Mayıs ayında açıklanacağını söylediği aktarılan raporda
şunlar belirtildi: “Yetkililer tarafından söylenen tek şey, bu okulların 'fen
lisesi, sosyal bilimler lisesi ve proje okulları' olacağı. Ancak, bu okulların
hükümetin siyasi tasarrufuyla belirleneceği ve çok sayıda imam hatip lisesine
'proje okulu' statüsü verildiği dikkate alınırsa, sınavla öğrenci alacak 600
lisenin neredeyse yarısının imam hatip lisesi olacağı söylenebilir. Böylelikle
Türkiye’nin en 'başarılı' öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirilerek
imam hatiplerin kötü olan başarı grafiği (üniversiteye girişlerde %18)
iyileştirilmek isteniyor.”
“Öğrenciler istemediği okullara gidecek”
Yeni sistemde sınavda yüksek puan alan
120 bin öğrenci dışında kalan yaklaşık 1 milyon öğrencinin “çember sistemi”
denilen bir uygulamaya göre liselere yerleştirileceği ifade edilen raporda,
“çember sistemi” şöyle tarif edildi: “Öğrencinin adresi esas alınarak üç çember
(eğitim bölgesi) belirlenecek. Her çemberde üç okul türünden (Anadolu lisesi,
meslek lisesi, imam hatip lisesi) birer tane bulunacak. Her öğrenci adresine
göre belirlenmiş olan üç çemberdeki toplam 9 okuldan (3 Anadolu lisesi, 3
meslek lisesi, 3 imam hatip lisesi) 5 tanesini mutlaka seçecek. Çünkü 5
tercihten az ya da fazla tercih yapılamayacak. Örneğin öğrencinin 3 tane
Anadolu lisesi tercih edip başka tercih yapmama olasılığı yok. Dolayısıyla
öğrenci zorunlu olarak 4. ve 5. tercihlerine ya imam hatip lisesi ya da meslek
lisesi yazmak durumunda kalacak. Bundan dolayı da 'öğrenciler istemedikleri
okula yerleşmeyecek' yaklaşımı geçerliliğini yitirecek.”
“İmam hatiplere sınırlama yok”
“Çember sistemi”yle özellikle yoksul
ailelerde “evine en yakın liseye gidebilirsin” yanılsaması yaratılmak ve
öğrencilerin imam hatip liselerine yönlendirilmek istendiği belirtilen raporda
konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Bu makyaj ve pazarlama tekniği ile
velilerde özellikle servis ücreti vb. maddi külfetten kurtulma (!) fırsatı
algısı yaratılmak isteniyor. Dolayısıyla 'evine en yakın' Anadolu lisesine
yerleşemeyen öğrenciye, zorunlu olarak 'evine en yakın' meslek lisesi ve imam
hatip lisesi işaret ediliyor. Aksi halde, tüm liseler tek bir havuzda
toplandığında söz konusu okulların kontenjanlarının dahi dolmama ihtimali
karşımıza çıkıyor. Ayrıca 16 Eylül 2017 tarihinde Ortaöğretim Kurumları
Yönetmeliği’nde yapılan değişikle imam hatip liseleri hariç tüm proje
okullarının öğrenci kontenjanları 5 şube (sınıf) ile sınırlandırıldı. İmam
hatipler ise bu sınırlamadan muaf tutuldu. Dolayısıyla öğrencilerin büyük bir
bölümü kontenjan ve sınıf açma serbestliği nedeniyle imam hatip liselerine
gitmeye teşvik edilecek, yönlendirilecek ve imam hatip liseleri cazip
kılınacaktır.”
Bu sistemle belirli liselerin
kontenjanının dolmayacağı, bunun için başka semtlerden öğrencilerin de bu
okullara geleceği ifade edilen raporda, “evine en yakın okula gitme” sözünün
gerçeği yansıtmadığı, çok sayıda ilçede tercih edilebilecek 9 lise dahi
bulunmadığı belirtildi.
“Belirsizlik sürüyor”
Raporun devamında yeni sistemin
öğrencilerin okullara yerleştirilmesi açısından taşıdığı belirsizliğe dair
şunlar vurgulandı: “Özetle daha işletilmeden çember sisteminin makyajı
bozulmuş, ortada sadece kocaman bir belirsizlik kalmıştır. Üstelik
yerleştirmenin tercih sırasına göre mi, yoksa adrese dayalı çemberlerin
kontenjanlarının doldurulması esasına göre mi yapılacağı da bilinmemekte.
Örneğin sistemde birinci çemberde bulunan okulların kontenjanları dolmadan
ikinci çembere yerleştirme başlayacak mı, yoksa tercih sırasına göre okulların
kontenjanlarının doluluk oranına göre mi diğer okullara yerleştirme yapılacağı
da hâlâ belli değil.”
Adrese dayalı çember sisteminin
öğrencilerin seçme hakkını kısıtladığına dikkat çekilen raporda “Sanki tüm
okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir ön kabul ile öğrencileri
kendi bölgelerinde/mahallelerinde bulunan okullara gitmeye zorlamak, sınıfsal
eşitsizliklerin devamı ve öğrencilerin ait olduğu toplumsal sınıfa göre eğitim
almaya zorlanması anlamına gelecektir. Yani AKP ve MEB, alt sınıfların,
yoksulların çocuklarına 'otur oturduğun yerde' demektedir” ifadeleri yer aldı.
Raporda, yeni sistemde öğrencilerin imam
hatip liselerine gitmeye zorlandığına bir kez daha şu ifadelerle dikkat
çekildi: “Öğrencinin ilk beş tercihine yerleşememesi durumunda ise pansiyonu
bulunan okullardan 5 tercih hakkı daha tanınacağı ifade edilmektedir. Ancak
pansiyonlu liselerin büyük bölümü yine imam hatip liselerinden oluşmaktadır.
Diğer bir ifadeyle tercihlerine yerleşemeyen veya bulunduğu yerleşim yerinde
gidebileceği okul bulunmayan öğrencilere gösterilen adres ‘pansiyonlu imam
hatip okulları’ olmaktadır.”
Özel okullara teşvikler
Özel liselerin bu sistemdeki yerinin
belirsizliğini korumasına karşın bilinen tek şeyin, AKP ve MEB'in özel
liselerin sayısını arttırmak için öğrenci başına 7 bin TL'ye varan teşvikler
vererek bu liselerin sayısını arttırdığı ifade edilen açıklamada “Öğrencilerin
özel okullara öncelik vermesi için de özel okul tercih ve yerleştirmelerinin
devlet okullarının tercih ve yerleştirmelerinden 15 gün önce başlayıp bitecek
olması da bu okullara öğrencilerin yönlendirilmek istendiğinin açık kanıtıdır”
denildi.
Raporda son olarak “Ne yapılmalı?”
sorusuna cevaben şunlar ifade edildi:
“Öncelikle velilerimiz, TEOG’un yerine
getireceği sisteme aylardır karar veremeyen MEB’in, çocuklarımızın,
öğrencilerimizin emeğini yok saymasına ve geleceğini karartmasına karşı
çıkmalı, demokratik tepkisini daha güçlü ifade etmelidir. ‘Her öğrencinin
istediği okula gitmesi’ en doğal hakkı olmalıdır. Her öğrencinin istediği
okulda ve sınavsız eğitim alması, savunulması gereken en temel yaklaşım
olmalıdır. Bu nedenle eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve dolayısıyla
ailelerine dayatmada bulunmamalıdır. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi
doğrultusunda hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim
sistemi oluşturulmalı, bunu hedeflemeden atılacak her adımın, eğitimde yaşanan
kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı unutulmamalıdır.”