3 Şubat 2018 Cumartesi

Eğitim Sen'den “Çember sistemi ve giderilemeyen beceriksizlikler” raporu..!


Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), kaldırılan TEOG sınavı yerine getirilen yeni sisteme ilişkin “10 soruda çember sistemi ve giderilemeyen belirsizlikler” başlıklı bir rapor yayınladı. TEOG'un kaldırılmasının ardından getirilecek sistemin belirsizliğini koruduğu belirtilen raporda “Kesin olan tek şey, yeni sınav sistemiyle beraber, öğrencilerin yoğun olarak, hatta kimi zaman da zorunlu biçimde imam hatip liselerine, özel liselere ve meslek liselerine yönlendirileceğidir” denildi.
“Öğrenciler ya il değiştirecek ya da seçtiği okula gidemeyecek”
TEOG yerine yeni bir merkezi sınav sistemi geldiği ifade edilen raporda, yeni sistemle ilgili şu bilgiler verildi: “2017-2018 öğretim yılında kamu okullarının ve özel okulların 8. sınıfında bulunan yaklaşık bir milyon iki yüz bin öğrenci var. Bu öğrencilerin %10’u, yani 120 bin öğrenci, Milli Eğitim Bakanı tarafından 'nitelikli okul' olarak tarif edilen 600 liseye merkezi sınavla yerleşecek. Sınavdan yüksek puan alan öğrenciler, bu okullarda okuyabilmek için il değiştirmek zorunda kalacak ya da ekonomik koşulları el vermediği için bu okullara gidemeyecek.”
“Sınavla girilecek liselerin yarısı imam hatip”
Yarıyıl bitmiş olmasına karşın sınavla öğrenci alacak liselerin hâlâ açıklanmadığı, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın, bu okulların Mayıs ayında açıklanacağını söylediği aktarılan raporda şunlar belirtildi: “Yetkililer tarafından söylenen tek şey, bu okulların 'fen lisesi, sosyal bilimler lisesi ve proje okulları' olacağı. Ancak, bu okulların hükümetin siyasi tasarrufuyla belirleneceği ve çok sayıda imam hatip lisesine 'proje okulu' statüsü verildiği dikkate alınırsa, sınavla öğrenci alacak 600 lisenin neredeyse yarısının imam hatip lisesi olacağı söylenebilir. Böylelikle Türkiye’nin en 'başarılı' öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirilerek imam hatiplerin kötü olan başarı grafiği (üniversiteye girişlerde %18) iyileştirilmek isteniyor.”
“Öğrenciler istemediği okullara gidecek”
Yeni sistemde sınavda yüksek puan alan 120 bin öğrenci dışında kalan yaklaşık 1 milyon öğrencinin “çember sistemi” denilen bir uygulamaya göre liselere yerleştirileceği ifade edilen raporda, “çember sistemi” şöyle tarif edildi: “Öğrencinin adresi esas alınarak üç çember (eğitim bölgesi) belirlenecek. Her çemberde üç okul türünden (Anadolu lisesi, meslek lisesi, imam hatip lisesi) birer tane bulunacak. Her öğrenci adresine göre belirlenmiş olan üç çemberdeki toplam 9 okuldan (3 Anadolu lisesi, 3 meslek lisesi, 3 imam hatip lisesi) 5 tanesini mutlaka seçecek. Çünkü 5 tercihten az ya da fazla tercih yapılamayacak. Örneğin öğrencinin 3 tane Anadolu lisesi tercih edip başka tercih yapmama olasılığı yok. Dolayısıyla öğrenci zorunlu olarak 4. ve 5. tercihlerine ya imam hatip lisesi ya da meslek lisesi yazmak durumunda kalacak. Bundan dolayı da 'öğrenciler istemedikleri okula yerleşmeyecek' yaklaşımı geçerliliğini yitirecek.”
“İmam hatiplere sınırlama yok”
“Çember sistemi”yle özellikle yoksul ailelerde “evine en yakın liseye gidebilirsin” yanılsaması yaratılmak ve öğrencilerin imam hatip liselerine yönlendirilmek istendiği belirtilen raporda konuyla ilgili şu ifadeler yer aldı: “Bu makyaj ve pazarlama tekniği ile velilerde özellikle servis ücreti vb. maddi külfetten kurtulma (!) fırsatı algısı yaratılmak isteniyor. Dolayısıyla 'evine en yakın' Anadolu lisesine yerleşemeyen öğrenciye, zorunlu olarak 'evine en yakın' meslek lisesi ve imam hatip lisesi işaret ediliyor. Aksi halde, tüm liseler tek bir havuzda toplandığında söz konusu okulların kontenjanlarının dahi dolmama ihtimali karşımıza çıkıyor. Ayrıca 16 Eylül 2017 tarihinde Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişikle imam hatip liseleri hariç tüm proje okullarının öğrenci kontenjanları 5 şube (sınıf) ile sınırlandırıldı. İmam hatipler ise bu sınırlamadan muaf tutuldu. Dolayısıyla öğrencilerin büyük bir bölümü kontenjan ve sınıf açma serbestliği nedeniyle imam hatip liselerine gitmeye teşvik edilecek, yönlendirilecek ve imam hatip liseleri cazip kılınacaktır.”
Bu sistemle belirli liselerin kontenjanının dolmayacağı, bunun için başka semtlerden öğrencilerin de bu okullara geleceği ifade edilen raporda, “evine en yakın okula gitme” sözünün gerçeği yansıtmadığı, çok sayıda ilçede tercih edilebilecek 9 lise dahi bulunmadığı belirtildi.
“Belirsizlik sürüyor”
Raporun devamında yeni sistemin öğrencilerin okullara yerleştirilmesi açısından taşıdığı belirsizliğe dair şunlar vurgulandı: “Özetle daha işletilmeden çember sisteminin makyajı bozulmuş, ortada sadece kocaman bir belirsizlik kalmıştır. Üstelik yerleştirmenin tercih sırasına göre mi, yoksa adrese dayalı çemberlerin kontenjanlarının doldurulması esasına göre mi yapılacağı da bilinmemekte. Örneğin sistemde birinci çemberde bulunan okulların kontenjanları dolmadan ikinci çembere yerleştirme başlayacak mı, yoksa tercih sırasına göre okulların kontenjanlarının doluluk oranına göre mi diğer okullara yerleştirme yapılacağı da hâlâ belli değil.”
Adrese dayalı çember sisteminin öğrencilerin seçme hakkını kısıtladığına dikkat çekilen raporda “Sanki tüm okullar eşit ve aynı olanaklara sahipmiş gibi bir ön kabul ile öğrencileri kendi bölgelerinde/mahallelerinde bulunan okullara gitmeye zorlamak, sınıfsal eşitsizliklerin devamı ve öğrencilerin ait olduğu toplumsal sınıfa göre eğitim almaya zorlanması anlamına gelecektir. Yani AKP ve MEB, alt sınıfların, yoksulların çocuklarına 'otur oturduğun yerde' demektedir” ifadeleri yer aldı.
Raporda, yeni sistemde öğrencilerin imam hatip liselerine gitmeye zorlandığına bir kez daha şu ifadelerle dikkat çekildi: “Öğrencinin ilk beş tercihine yerleşememesi durumunda ise pansiyonu bulunan okullardan 5 tercih hakkı daha tanınacağı ifade edilmektedir. Ancak pansiyonlu liselerin büyük bölümü yine imam hatip liselerinden oluşmaktadır. Diğer bir ifadeyle tercihlerine yerleşemeyen veya bulunduğu yerleşim yerinde gidebileceği okul bulunmayan öğrencilere gösterilen adres ‘pansiyonlu imam hatip okulları’ olmaktadır.”
Özel okullara teşvikler
Özel liselerin bu sistemdeki yerinin belirsizliğini korumasına karşın bilinen tek şeyin, AKP ve MEB'in özel liselerin sayısını arttırmak için öğrenci başına 7 bin TL'ye varan teşvikler vererek bu liselerin sayısını arttırdığı ifade edilen açıklamada “Öğrencilerin özel okullara öncelik vermesi için de özel okul tercih ve yerleştirmelerinin devlet okullarının tercih ve yerleştirmelerinden 15 gün önce başlayıp bitecek olması da bu okullara öğrencilerin yönlendirilmek istendiğinin açık kanıtıdır” denildi.
Raporda son olarak “Ne yapılmalı?” sorusuna cevaben şunlar ifade edildi:
“Öncelikle velilerimiz, TEOG’un yerine getireceği sisteme aylardır karar veremeyen MEB’in, çocuklarımızın, öğrencilerimizin emeğini yok saymasına ve geleceğini karartmasına karşı çıkmalı, demokratik tepkisini daha güçlü ifade etmelidir. ‘Her öğrencinin istediği okula gitmesi’ en doğal hakkı olmalıdır. Her öğrencinin istediği okulda ve sınavsız eğitim alması, savunulması gereken en temel yaklaşım olmalıdır. Bu nedenle eğitimin hiçbir kademesinde öğrencilere ve dolayısıyla ailelerine dayatmada bulunmamalıdır. Her öğrencinin kendi ilgi ve becerisi doğrultusunda hangi alanda okuyacağını kendisinin belirleyeceği bir eğitim sistemi oluşturulmalı, bunu hedeflemeden atılacak her adımın, eğitimde yaşanan kaosu derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağı unutulmamalıdır.”