Sömürü ve zulme karşı başta Fransa olmak
üzere Avrupa'yı saran ve burjuvazinin korkuya kapıldığı 1968 kitle hareketi,
Türkiye'yi de hızla etkisi altına aldı. Amerikan donanmasının 6. Filosu'na
bağlı gemilerin İstanbul'a gelişi, işçiler ve devrimci üniversite öğrenciler
arasında büyük bir öfke yarattı. Amerikan 6.Filosunun Türkiye'ye gelip
Dolmabahçe’ye demir atması öğrenci ve işçi örgütleri tarafında tepkiyle
karşılandı ve 16 Şubat'ta İstanbul'da "Emperyalizme ve Sömürüye Son"
mitingi düzenleme karar alındı.
14 Şubat günü Komünizmle Mücadele
Derneği, Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi "Bayrağa Saygı"
adı altında devrimci ve emekçilere gözdağı veren miting düzenlediler. Mitingin
bahanesi bir yıl kadar önce öldürülen Vedat Demircioğlu adlı devrimcinin
Beyazıt Kulesi'ne asılan resmiydi. Mitinge katılanlara iki gün sonra
düzenlenecek olan 6. Filo'yu protesto yürüyüşüne katılacak olan "komünistlere
gereken dersi vermek üzere" toplanma çağrısı yapıldı. Elinde silah
olanlara silahla, elinde sopa olanlara sopayla, balta olanlara baltayla
gelmeleri söyleniyordu.
15 Şubat'ta halen Milli gazete köşe
yazarları yapan faşist şeriatçı Mehmet Şevket Eygi, Bugün gazetesindeki
köşesinde "Müslümanları kızıllara karşı cihada" çağırıyordu. Aynı gün
faşistler saldırı hazırlıklarını tamamladılar. İstanbul'un dışından çok sayıda
faşist otobüslerle şehre getirildi. Bir dönem çeşitli bakanlıklarda bulunmuş
olan Yaşar Okuyan, faşistlere özel olarak hazırlanmış sopa ve bıçaklar, ayrıca
birbirlerini tanımaları için mavi kurdeleler dağıtıldığını söylüyordu.
Pazar günü her şey hazırdı. Beyazıt'tan
başlayıp Taksim'de sona erecek olan miting için işçiler ve öğrenciler toplanmaya
başlarken, aynı saatlerde faşistler ,şeriatçılar camilerde toplanmaya başladı.
Yaklaşık 30.000 kişi Beyazıt'tan yürüyüşe geçtiğinde, faşist gruplar da
başlarında halen Meclis başkanı olan İsmail kahraman, Mehmet Şevki Eygi, Taksim'de
bir araya gelmeye başladı. Polis de güçlerini Taksim'de toplamış, askerlerden
takviye kuvvetler gelmişti.
Yürüyüş kolu, Gümüşsuyu'ndan çıkıp
Teknik Üniversite önüne geldiğinde kitlenin önderleri bir değerlendirme yapıp
Taksim'e bir öncü grup göndermeye karar verdiler. Asıl kitle ise üniversitenin
arkasından dolaşarak alana girecekti. Ancak yaklaşık 400 kişilik öncü grup
Taksim Alanı'na girdiği anda katliam başladı.
Ellerinde sopalar, demir çubuklar ve
bıçaklar bulunan faşist şeriatçılar, alana giren işçilere ve öğrencilere
saldırmaya başladılar. Polisin faşist saldırıyı engellemek için en küçük bir
müdahalesi olmadığı gibi, yere düşen silahı alıp sahibi olan faşiste geri
veriyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra askerler alana girdiğinde Ali Turgut Aytaç
ve Duran Erdoğan öldürülmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı.
Genç Sinemacılar Grubu, Taksim
alanındaki bütün olayları filme çekmiş ve televizyona vermişti. Ama filmin
gösterimi dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından engellendi ve mecliste
konuya ilişkin görüşmeler 20 dakikalık bir süreye sıkıştırıldı. Katliamdan
sonra katillerin yakalanması için hiçbir şey yapılmadı.
Kanlı Pazarın tertipçisi faşist şeriatçılar
bugün devleti yönetmektedirler. Kanlı pazar olayı, kamuoyunda büyük tepkiyle
karşılanmıştı. Kollarında birbirlerini tanımaları izin mavi kurdela bağlı
paramiliter faşist şeriatçı bu grubu polis sadece izlemişti ve katliam yapmasına
ortam hazırlamıştır. . Bu saldırıdan önce MTTB, üniversiteli gençlerin “Beyazıt
Kulesi’ne kızıl bayrak astığı” yalanını pompalanmıştı. Kızıl bayrak asılmasının
yalan olduğu ortaya çıkmasına rağmen, dönemin MTTB başkanı İsmail Kahraman,
Kanlı Pazar Olayı’ndan şöyle konuşmuştu:
“Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çekenler
6. Filoya mensup askerleri denize atanlar, Taksim’de tahriklerini, millete karşı
olan saygısızlıklarının son haddeye vardırmışlardır. Taksim olayı çok açık
göstermiştir ki sola ve satılmışa karşı milli şuur daima galip gelecektir.”
Dinci ve faşistlerin anladığı milli şuur
Amerikan askerini savunmak ve onları denize atan gençlere saldırmaktır!
İsmail Kahraman, siyasi hayatının hiçbir
döneminde MTTB başkanlığı yaptığı dönemden pişman olmamış, geçmişiyle gurur
duymuştur. 2012 yılında Çorlu’da MTTB Tekirdağ Şubesinin etkinliğine katılan
İsmail Kahraman şöyle diyordu:
“Şu an Türkiye’yi yöneten kadro Milli
MTTB Akademisi’nden yetişti. Bizim dönemimizden iki dönem sonra Tayyip Erdoğan,
MTTB kültür müdürüydü. Abdullah Gül MTTB İcra Konseyi Genel Sekreteriydi. Sami
Güçlü, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin. Bugün ülkeyi yönetirken gördüğünüz
şu kadro Milli Türk Talebe Birliği Akademisi’nden mezun olmuştur.”
Kanlı Pazarın 49.yılında katliamcılar
şimdi iktidarda daha fazla kan döküp zulüm saçmaya devam ediyorlar. Roboski'den
Suruç'a,Cizre'den Sura Ankara'dan İstanbul'a onlarca katliamın sorumlusu 69'da
Kanlı pazarı yapan şeriatçı faşist çetelerdir. Kanlı pazar dahil tüm katliamlar
unutulmayacak ve hesabı mutlaka sorulacaktır.