15 Şubat 2018 Perşembe

İstanbul'da 16 Mart 1969 Yılında Faşist Şeriatçıların Katliama kalkıştıkları “Kanlı Pazar”ı Unutma..!



Sömürü ve zulme karşı başta Fransa olmak üzere Avrupa'yı saran ve burjuvazinin korkuya kapıldığı 1968 kitle hareketi, Türkiye'yi de hızla etkisi altına aldı. Amerikan donanmasının 6. Filosu'na bağlı gemilerin İstanbul'a gelişi, işçiler ve devrimci üniversite öğrenciler arasında büyük bir öfke yarattı. Amerikan 6.Filosunun Türkiye'ye gelip Dolmabahçe’ye demir atması öğrenci ve işçi örgütleri tarafında tepkiyle karşılandı ve 16 Şubat'ta İstanbul'da "Emperyalizme ve Sömürüye Son" mitingi düzenleme karar alındı.
14 Şubat günü Komünizmle Mücadele Derneği, Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi "Bayrağa Saygı" adı altında devrimci ve emekçilere gözdağı veren miting düzenlediler. Mitingin bahanesi bir yıl kadar önce öldürülen Vedat Demircioğlu adlı devrimcinin Beyazıt Kulesi'ne asılan resmiydi. Mitinge katılanlara iki gün sonra düzenlenecek olan 6. Filo'yu protesto yürüyüşüne katılacak olan "komünistlere gereken dersi vermek üzere" toplanma çağrısı yapıldı. Elinde silah olanlara silahla, elinde sopa olanlara sopayla, balta olanlara baltayla gelmeleri söyleniyordu.
15 Şubat'ta halen Milli gazete köşe yazarları yapan faşist şeriatçı Mehmet Şevket Eygi, Bugün gazetesindeki köşesinde "Müslümanları kızıllara karşı cihada" çağırıyordu. Aynı gün faşistler saldırı hazırlıklarını tamamladılar. İstanbul'un dışından çok sayıda faşist otobüslerle şehre getirildi. Bir dönem çeşitli bakanlıklarda bulunmuş olan Yaşar Okuyan, faşistlere özel olarak hazırlanmış sopa ve bıçaklar, ayrıca birbirlerini tanımaları için mavi kurdeleler dağıtıldığını söylüyordu.
Pazar günü her şey hazırdı. Beyazıt'tan başlayıp Taksim'de sona erecek olan miting için işçiler ve öğrenciler toplanmaya başlarken, aynı saatlerde faşistler ,şeriatçılar camilerde toplanmaya başladı. Yaklaşık 30.000 kişi Beyazıt'tan yürüyüşe geçtiğinde, faşist gruplar da başlarında halen Meclis başkanı olan İsmail kahraman, Mehmet Şevki Eygi, Taksim'de bir araya gelmeye başladı. Polis de güçlerini Taksim'de toplamış, askerlerden takviye kuvvetler gelmişti.
Yürüyüş kolu, Gümüşsuyu'ndan çıkıp Teknik Üniversite önüne geldiğinde kitlenin önderleri bir değerlendirme yapıp Taksim'e bir öncü grup göndermeye karar verdiler. Asıl kitle ise üniversitenin arkasından dolaşarak alana girecekti. Ancak yaklaşık 400 kişilik öncü grup Taksim Alanı'na girdiği anda katliam başladı.
Ellerinde sopalar, demir çubuklar ve bıçaklar bulunan faşist şeriatçılar, alana giren işçilere ve öğrencilere saldırmaya başladılar. Polisin faşist saldırıyı engellemek için en küçük bir müdahalesi olmadığı gibi, yere düşen silahı alıp sahibi olan faşiste geri veriyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra askerler alana girdiğinde Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan öldürülmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı.
Genç Sinemacılar Grubu, Taksim alanındaki bütün olayları filme çekmiş ve televizyona vermişti. Ama filmin gösterimi dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından engellendi ve mecliste konuya ilişkin görüşmeler 20 dakikalık bir süreye sıkıştırıldı. Katliamdan sonra katillerin yakalanması için hiçbir şey yapılmadı.
Kanlı Pazarın tertipçisi faşist şeriatçılar bugün devleti yönetmektedirler. Kanlı pazar olayı, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılanmıştı. Kollarında birbirlerini tanımaları izin mavi kurdela bağlı paramiliter faşist şeriatçı bu grubu polis sadece izlemişti ve katliam yapmasına ortam hazırlamıştır. . Bu saldırıdan önce MTTB, üniversiteli gençlerin “Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak astığı” yalanını pompalanmıştı. Kızıl bayrak asılmasının yalan olduğu ortaya çıkmasına rağmen, dönemin MTTB başkanı İsmail Kahraman, Kanlı Pazar Olayı’ndan şöyle konuşmuştu:
“Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çekenler 6. Filoya mensup askerleri denize atanlar, Taksim’de tahriklerini, millete karşı olan saygısızlıklarının son haddeye vardırmışlardır. Taksim olayı çok açık göstermiştir ki sola ve satılmışa karşı milli şuur daima galip gelecektir.”
Dinci ve faşistlerin anladığı milli şuur Amerikan askerini savunmak ve onları denize atan gençlere saldırmaktır!
İsmail Kahraman, siyasi hayatının hiçbir döneminde MTTB başkanlığı yaptığı dönemden pişman olmamış, geçmişiyle gurur duymuştur. 2012 yılında Çorlu’da MTTB Tekirdağ Şubesinin etkinliğine katılan İsmail Kahraman şöyle diyordu:
“Şu an Türkiye’yi yöneten kadro Milli MTTB Akademisi’nden yetişti. Bizim dönemimizden iki dönem sonra Tayyip Erdoğan, MTTB kültür müdürüydü. Abdullah Gül MTTB İcra Konseyi Genel Sekreteriydi. Sami Güçlü, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin. Bugün ülkeyi yönetirken gördüğünüz şu kadro Milli Türk Talebe Birliği Akademisi’nden mezun olmuştur.”
Kanlı Pazarın 49.yılında katliamcılar şimdi iktidarda daha fazla kan döküp zulüm saçmaya devam ediyorlar. Roboski'den Suruç'a,Cizre'den Sura Ankara'dan İstanbul'a onlarca katliamın sorumlusu 69'da Kanlı pazarı yapan şeriatçı faşist çetelerdir. Kanlı pazar dahil tüm katliamlar unutulmayacak ve hesabı mutlaka sorulacaktır.