5 Şubat 2018 Pazartesi

T.C. Devletinin Kandile Yönelik Hava Saldırısında Kemal Akyol’u Genç Yaşında Kaybettik Anısı Kavgamızda Yaşayacaktır..!


İnsan olarak anlamın başlangıcında olsak da zamanın oluşum sırrını kendimizde anlarız. Yaşamımızı kısa sürede büyük etkileyen bazı gerçekleri biliriz. Bunlar tarihsel belleğimizin ve toplumsal kimliğimizin eskimeyen oluşum gerçekleridir. Bu coğrafyada eşitlik ve özgürlük tohumunu ekip umudu büyüten ve yol açan, İbolar, Denizler, Mahirler, Mazlumlar bu hakikata görkemli güneş gibi, karanlık, sömürü ve zulüm dünyamıza ışık ve yol açıcı olmuşlardır. Haliyle devrim ve sosyalizm savaşımında on binlerce özgürlük şehitleri de bu güneşin kıvılcımları, ışığın ve özgürlüğün havarisi ve umudun savaşçıları olmuşlardır..
İşte 2018 Ocak ayının sonunda T.C. devletinin Kandile yönelik hava başlatmış olduğu saldırılarında bir grup yoldaşıyla birlikte kaybettiğimiz Kemal Akyol yoldaşta işte bu umut militanlarından dı.
Daha genç yaşında özgürlük ve eşitlik umuduyla yönünü dağlara dönmüştü Kemal yoldaş. Genç yaşta özgürlük yürüyüşünün bir militanı olarak Paris'te Kürdistan dağlarına yol almıştı. Yaşamını halkların eşitliği ve özgürlüğünün zaferine adayan Kemal Akyol binlerce Kürt özgürlük savaşçısı gibi, faşist T.C. devletinin inkar ve imha politikasına karşı elde silah dilde, devrimci şiarıyla ölümsüzler ordusuna katıldı.
Kemal Akyol yoldaş annesi Erzincanlı babası Elazığlı Kürt bir ailenin çocuğu olarak, Fransa'nın Paris kentinde yaşama gözlerini açtı.
Devrimci bir ailenin çocuğu olması nedeniyle, Kemal daha küçük yaşlarda, emperyalist kapitalist sistemin emekçi halkların düşmanı ve haliyle bu halk düşmanı sistemin yıkılması gerektiği devrimci düşüncesiyle tanıştı ve bu ortamda büyüdü. Burjuva kapitalist sistemi yıkmanın yolunun örgütlü savaşımda geçtiğini bilince çıkartan Kemal, olumsuzluklara seyirci kalmak yerine, savaşmak ve her bakımdan arınmak istiyordu.
Daha 20’sine yeni basmıştı. Neki o Paris’in puslu havasında yönünü dağlara dönek istiyordu. Kemal Akyol devrimci ailesinin çocuğu olarak yaşama gözlerini açmıştı Adını 1996 yılında MLKP önderliğinin talimatıyla Almanya’nın Duisburg kentinde hain bir pusuda katledilen Kemal Yazar yoldaştan almıştı. Ailesi oğullarının militan ve tuttuğu koparan yürekli bir devrimci olması için, Ona Kemal adını vermişti.
Nitekim Kemal kendisine verilen bu isme layık bir yaşam ve savaşım içinde olarak, Paris'in çürüme ve yozlaşmadan başka birşey üretmeyen havasına kılıç çalarak yönünü; Kürt ulusunun özgürlüğü ve Türkiye halklarının demokrasiye kavuşması için enternasyonalist bir ruhla Kürdistan dağlarına çevirmiş ve savaşılarak ancak özgürleşeceği gerçeğini pratiğe dökmüştü.
Kemal daha doğduğundan itibaren zorluklar içinde yaşamı tanıdı. Ailesinin devrimci faaliyetler içinde olması nedeniyle pek rahat el bebek gül bebek bir yaşam içinde olmadı. Hep zorluklar ve yoksunluklarla savaşım içinde büyüdü. Ama bu yoksunluk ve yoksulluk Kemal asla başka eğilimler içine itmedi ve küçük burjuva hayallere kapılmadı. Bir çok anlı şanlı devrimci geçinenlerin Paris'in çürümüş bataklığında kaybolurken Kemal başka bir alternatif olmaması nedeniyle yurtsever devrimciliğe tutunarak Kürt özgürlük hareketinin saflarında kavgaya katıldı. Bir dönem Paris’te genç çalışmaları içinde yer aldı ama esas hedefi görmediği-bilmediği Kürdistan dağlarına gitmek ve kavgayı burada yükseltmek ve Kürt ulusunun özgürlüğe kavuşması için savaşmaktı.
Biliyoruz ki, adanmanın sınırı yoktur. Her şey sende gizlidir. Anlam yüklü bir ışık tanesi yükselir yerden göğe, kaynağına dönmek ister. Yol devam eder, sınırı yoktur. Dağların ardında başka dağlar vardır. Başka sular, ovalar. Her biri bir güzelliktir, ayrı demlerdeki manzaralar…
Direnişin sınırı yoktur. Fırtına da kızıl bir gül olarak yüzüyor dalgaların ardında. Fırtına büyük gemilerin direklerini yıkıp, onları kayalara savursa da körpe gül fidesine bir şey yapamıyor. O denizin coşkusuna kapılmış dans ediyor, savaş dansı. Faşizm acımasız hain ve kalleş. sistemli olarak saldırıyor, dağları, ovaları bombalıyor. daha çok kan döküp zulüm kusarak halkların direnişini boğmak istiyor. Tonlarca bomba yağıyor Kürdistan’ın dağlarına, davudi sesiyle Mehmetçik medyanın spikerleri ölen gerillaların sayılarını veriyor. On elli yüz ve bin..
Gözyaşları tarihten gelen ana, tilili savuruyor göğe. Ocak 2018'in son haftasında yağan bombalar kemalin körpecik bedenini parçalıyor. Her karış toprağı kanla sulanan Kürdistan toprakları şehitlerini basıyor bağrına. Sesinde acı tütüyor bir o kadar umut yüklü. Her yok oluş varlığa kurban oluyor. Adanıyor gelecek özgür yaşama, sarılıyor körpe bedenine. Yüreği bir sevgiyi kaldıracak büyüklükte Kemalin. Kucaklıyor dünya sevgilisi güzelini. Körpe bedenin, koskocaman yüreğine dokunuyor. Kemalin bedeni yoldaşlarının gözyaşlarıyla yıkanıyor. Toprak kokuyor. Yağmurlardan sonra ıslanan topraklar gibi şimdi genç yoldaşın bedeni. Bu toprağın bereketini, yaratıcılığını, kutsallığını içine çekiyor ana. İnsan eli değmemiş topraklar gibi temiz ve kutsal buluyor fidanını. Kemal binlerce gerilla gibi tohum oluyor düşüyor Kürdistan topraklarına, eşitlik ve özgürlük bayrağını geride kalanlara bırakarak el sallıyor, biz yaktık özgürlük ateşini siz zafere taşıyın diyerek. Kemal yoldaşın anış önünde saygıyla eğiliyor ideallerini yaşatacağımız söz veriyoruz.
Kemal Akyol Ölümsüzdür..!
Faşizme Ölüm Kürdistan’a Özgürlük..!
Özgürlük Savaşçıları Ölümsüzdür..!