9 Mart 2018 Cuma

Bir HDP de cezaevinde: Son 3 yılda 11 bin gözaltı, 3 bin tutuklama..!

Cumhuriyet tarihi boyunca 56 siyasi parti, Anayasa Mahkemesi ve askeri mahkemeler tarafından kapatıldı. Kapatılan bu partilerin 13’ü, Kürtlerin siyasi mücadele hattını çizdiği partilerdi. 2015’e gelindiğinde ise, AKP’nin Meclis’e getirdiği değişiklikle siyasi partilere kapatma davası açılması zorlaştırılarak, kapatma kararının Meclis Genel Kurulu'nda da onaylanması koşulu getirildi. Bu tarihten sonra parti kapatma gündeme gelmedi ama son 3 yıldır baskı ve operasyonlarla Meclis’in üçüncü büyük partisi Halkların Demokratik Partisi (HDP) “fiili kapatılma” noktasına getirildi.
3 yılda 11 bin gözaltı, 3 bin tutuklama
Çözüm sürecinin bitirildiği Temmuz 2015’ten bu yana HDP’liler neredeyse her güne operasyonla uyanıyor. Partinin Bilgi İşlem Merkezi’nin aktardığı verilere göre, çatışmalı ortamın başladığı günden 22 Şubat 2018 tarihine kadar 11 bin 631 HDP’li gözaltına alındı. Gözaltına alınanların 3 bin 382’si de tutuklandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22 Şubat’taki siyasi partilerin üye sayısına göre, HDP’nin 37 bin 551 üyesi bulunuyor. Bu rakam göz önünde tutulduğunda neredeyse HDP’nin üye sayısının 3’te 1’inden fazlası gözaltına alındı.
Seçilmişler de hedefte
Partiye dönük tutuklama ve gözaltılar sadece üyelerle de sınırlı değil. HDP Bilgi İşlem Merkezi’nin verilerine göre, Temmuz 2015'ten bu yana 43 HDP il eş başkanı ile 101 HDP ilçe eş başkanı tutuklandı.
Seçilmiş siyasetçilere dönük operasyonlarda ise, rakamlar oldukça yüksek. HDP’nin bir bileşeni olarak görülen DBP’nin 102 belediyesinden 94’üne kayyum atandı. Eş Genel Başkanları Mehmet Aslan ile Sebahat Tuncel’in tutuklu bulunduğu partinin çeşitli tarihlerde tutuklanan 55 belediye eş başkanı halen cezaevinde. Yargılaması devam eden belediye başkanlarından 15’ine toplamda 109 yıl 6 yıl hapis cezası verildi. İki yıllık süre içerisinde resmi olmamakla birlikte 5 bin DBP’li üye ve yönetici de tutuklandı.
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanlığı’nı yürüten Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu. Demirtaş hakkında henüz kesinleşen ceza yok, ancak istenen toplam ceza 482 yıl. Tüm HDP’li vekiller hakkında istenen ceza ise bin yılı aşıyor.
Baskı Meclis’e kadar uzandı
1 Kasım seçimlerinde 59 milletvekiliyle Meclis’te temsil hakkı kazanan HDP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından 55 milletvekili haklarında hazırlanan 511 fezlekeden yargılanmaya başlandı. Tutuklu HDP milletvekillerinin bugüne kadar 387 duruşması görüldü.
Yargılamalar sonucu Figen Yüksekdağ ile birlikte milletvekilleri İbrahim Ayhan, Ahmet Yıldırım, Nursel Aydoğan, Besime Konca ve Ferhat Encü’nün haklarında kesinleşmiş hapis cezaları nedeniyle milletvekillikleri düşürüldü. Faysal Sarıyıldız, Tuğba Hezer Öztürk ve Leyla Zana’nın ise Meclis tarihi boyunca ilk kez “devamsızlık” gerekçesiyle vekillikleri düşürüldü. Haklarında verilen hapis cezalarının onaylanması durumunda 5 milletvekilinin daha vekilliklerinin düşürülmesi kısa sürede gündeme gelebilir.
Bir ayda 2 bin 487 gözaltı
Sadece Şubat 2017'de 2 bin 487 kişi gözaltına alındı. Şubat ayındaki en yoğun gözaltı 723 kişi ile Antep’te oldu. İstanbul’da 256, Diyarbakır ise 182 HDP’li gözaltına alındı.
Tutuklama ve gözaltılarla “Fiili kapatma” noktasına getirilen HDP’liler ise, bu tabloyu “Bir HDP dışarıda vardı, artık bir HDP de cezaevinde var” diyerek özetliyor.
‘HDP’nin vaat ettiği yaşamı tehdit olarak görüyorlar’
Partisine yönelik operasyonları değerlendiren HDP sözcüsü Ayhan Bilgen, “Bu çok açık biçimde çalıştırmamak ve partinin toplumda bir biçimde ilgiye, desteğe ve dayanışmaya dönük pozisyon yakalamasını engellemektir. Kriminalize ederek, yasal bir hak olan bir çalışma zeminini adeta uzak durulması gereken, kaçınılması gereken bir odak gibi tarif etmektir. Bu aslında sadece HDP’yi değil, HDP’nin iddiasını, topluma vaat ettiği yaşama biçimini tehdit olarak görmektir. Bu alternatifin toplumda karşılık bulmasını engellemeye çalışmak, bu alternatifin toplumsallaşarak siyasi karar süreçlerini etkilemesini engellemeye çalışmaktır” diye konuştu.
‘Başarıya gitme ihtimali yoktur’
Bilgen, şunları dile getirdi: “Bu yaklaşımın kendisi bir suçtur. Bir siyasi parti çalışmasının bu kadar keyfi nedenlerle engellenmesi, Türkiye’de nasıl bir demokrasinin olduğunu, ne kadar demokrasinin olduğunu, nasıl bir hukuk devleti ve kimin için hukuk devleti kararlarının var olduğunu göstermesi açısından son derece öğreticidir. Önemli bir yol ayrımıdır. Elbette ki bu baskı insanları tedirgin edebiliyor, bu baskı insanların daha cesur biçimde siyasi mücadeleye katılımını zorlaştırıyor. Bunu görmezlikten gelmek doğru bir şey değil, ama bu vazgeçirir mi bu istediği hedefe ulaşır mı? Hedef eğer gerçekten bu projeyi mahkum etmekse, bu siyaset yapma tarzını tümüyle tasfiye etmekse başarıya gitme ihtimali yoktur”