TSK'nin Efrîn'e yönelik saldırılarına ilişkin yaptığı açıklamalar ve farklı
tarihlerde yaptığı konuşmalar nedeniyle 8 Şubat’ta tutuklanan DBP Eş Genel
Başkanı Mehmet Arslan’ın, sürgün edildiği Rize Kalkandere L Tipi Kapalı
Cezaevi'nde işkenceye maruz kalmasına ilişkin DBP tarafından basın toplantısı
düzenlendi. DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Seher Tümer, DBP Parti Meclisi (PM)
üyeleri Ecevit Odabaşı ve Ayşe Çelikbilek tarafından düzenlenen toplantı,
Diyarbakır'daki Genel Merkez Danışma Bürosu'nda yapıldı.
Yaşanan olaya dair kısa bilgilendirmede bulunan Ayşe Çelikbilek, Eş Genel
Başkanları Arslan’a çıplak arama uygulamasını kabul etmediği için işkence
yapıldığını ifade etti. Basına yansıyan bu olayla ilgili bilgi sahibi
olduklarını belirten Çelikbilek, ancak hukuk komisyonu tarafından gerekli
araştırmalar yapılması nedeniyle bu açıklamalarının geciktiğini kaydetti.
Konuya ilişkin hazırlanan basın metnini ise, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı
Seher Tümer okudu.
‘Cezaevlerinde işkenceler rutin hale geldi’
Cezaevlerinde tutuklulara dönük son dönemlerde başvurulan kimi uygulamaları
sıralayan Tümer, bunların tecrit ve tek tip kıyafet düzenlemesiyle bağlantılı
olduğunu ifade etti. Arslan’a yönelik işkenceye ilişkin şunları aktardı: “6
Şubat günü gözaltına alınarak tutuklanan Eş Genel Başkanımız Mehmet Arslan,
Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde sürgün edileceği gerekçesiyle tek kişilik
hücrede tutulmuş 19 Şubat günü ise Rize Kalkandere Kapalı Cezaevi’ne
götürülmüştür. Cezaevi girişinde çıplak arama dayatmasına karşı çıktığı için
onlarca gardiyanın saldırısına maruz kalmış, bayılıncaya kadar işkence devam
etmiştir. Kalkandere Cezaevi'nde kalan diğer tutsakların da aynı şekilde
işkenceye maruz kaldıkları ve bunun kameraların olmadığı noktalarda yapıldığı,
bazı tutsakların kollarının kırıldığı bazı tutsakların işkence esnasında kalp
krizi geçirdiği beyan edilmiştir. Cezaevlerinde rutin hale gelen işkenceler
için tutsakların darp raporu alması da engellenmektedir.”
‘12 Eylül zindan politikaları’
Cezaevindeki bu uygulamanın ülkedeki siyasi gerilimin yansıması olduğunu
dile getiren Tümer, dışarıda ve içeride toplumu sindirmeye dönük bu tür
politikaların daha önce de pek çok kez denendiğini hatırlattı. Tümer, “En yakın
örneği 12 Eylül zindan politikalarıdır. Hatırlanması gereken temel konu ise, 12
Eylül sürecinde ve sonrasında cezaevlerindeki tutsaklar devletin bu teslim alma
sindirme politikalarına karşı her türlü bedeli ödemeyi göze alarak
direnmişlerdir” diye konuştu.
AKP’nin, demokrasiyi dilinden düşürmese de, bir ülkenin demokrasi ölçütünün
en başında cezaevlerindeki uygulamaların geldiğini vurgulayan Tümer, “Eş Genel
Başkanımız Sayın Mehmet Arslan şahsında cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve
işkenceleri kabul etmiyor, şiddetle kınıyoruz. Bu tecrit ve işkence
uygulamaları karşısında asla sessiz kalmayacağımızı belirtiyoruz” dedi.