15 Mart 2018 Perşembe

Halepçe Katliamı 30.yılında Kanamaya Devam Ediyor..!

Elma kokusuyla başlayan ve binlerce insanın kimyasal ile 5 bin kürdün öldürüldüğü Halepçe Katliamı’nın üzerinden 30 yıl geçti. Saddam Hüseyin tarafından Kürt halkına yönelik yapılan soykırımın derin izleri bugün hala can yakmaya yürek dağlamaya devam ediyor. Soykırımın üzerinden geçen onlarca yılın ardından benzer acılar bugünde devam ediyor.
Aslında Halepçe Katliamı; mazlum Kürt halkının yüz yıllık trajedisinin özeti gibidir… Bir halk ki, önce ulusal varlığı emperyalist planlara kurban edilmiş sonra bölge (Ortadoğu) gericiliklerinin baskı ve asimilasyon politikalarıyla yüz yüze bırakılmıştır. Bir halk ki, hep yok saymaya karşı her direniş ve mücadelesi hep katliamlarla bastırılmaya çalışılmış...
İşte Irak’ta Saddam diktatörlüğü döneminde 16 Mart 1988’de gerçekleştirilen Halepçe katliamı, Kürtlerin trajedisini bütün dünyaya duyuran bir katliam olarak tarihe geçti.
En az 5 bin kişinin zehirli gazlarla öldürüldüğü Halepçe Katliamı, İran-Irak savaşı döneminde Saddam Hüseyin tarafından 1986-1988 yılları arasında Kürtlere karşı El-Enfal Harekatı adını verdiği soykırım operasyonunun sonucu olarak yaşandı.
1988 Mart ayında İran ordusu, peşmergelerle iş birliği yaparak Kürtlerin yaşadığı Halepçe kasabasına girdi ve Halepçe’de isyan başladı. Saddam Hüseyin de Korgeneral Ali Hasan al-Majid al-Tikriti’ye (Kimyasal Ali) zehirli gaz bombalarını kullanma emri verdi. Irak-İran sınırında bulunan Halepçe’de 16 Mart 1988’de eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Elma kokusu olan zehirli gaz bombalarını taşıyan 8 MiG-23 uçağı Halepçe’yi 3 gün boyunca bombaladı.
Saldırıda, Halepçe’de yaşayan Kürtler, İran askerleri ve peşmergelerle birlikte 5 binden fazla insanın öldüğü, 7 binden fazla insanın da yaralandığı açıklandı. Ancak Irak Savaşı’ndan sonra bölgeye giren yabancılar tarafından bu rakamın daha da büyük olduğu belirtildi. 75 bin civarında nüfusu olan Halepçe’nin büyük bölümü bu saldırıdan sonra boşaldı. On binlerce kişi yakınlarının cesedini dahi toprağa veremeden, İran ile Türkiye’ye geçmeye çalıştı.Çok sayıda kişi de yolda ya da yerleştirildikleri kamplarda açlık ve susuzluktan yaşamını yitirdi.
Ancak Halepçe, Kürtlerin uğradığı ne ilk ve ne son katliamdı. Üstelik Kürtler bugün de bölgede Suriye ve Irak üzerinden sürdürülen paylaşım mücadelesinde emperyalist güçlerin ve bölge gerici devletleri İran,Türkiye,Suriye ve Irakın hedefi durumundalar. O yüzden çoğu çocuk ve kadın 5 bin insanın katledildiği Halepçe’nin üzerinden 30 yıl geçtikten sonra da yarası kanamaya devam ediyor.
Halepçe Katliamı, Baas rejiminin Kürtlerin ulusal taleplerini faşist baskı, inkar ve şiddet kullanarak yok etme politikasının bir sonucu idi. Bugün de Kürtler yaşadıkları ülkelerin hangisinde ulusal hak eşitliği istedilerse karşılarında yine bölge gericiliklerinin inkar ve imha politikalarını görüyorlar. “Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı” (UKKTH) Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerinde güvence altına alınmış bir hak olduğu halde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin 25 Eylül 2017’deki ‘Bağımsızlık Referandumu’nun sonuçlarını yok etmek için sadece Irak yönetimi değil, İran ve Türkiye de iş birliği yaptılar. Bugün Kürtlerin Suriye’nin kuzeyinde yaşayan diğer halklarla birlikte oluşturdukları kanton yönetimleri de Suriye rejiminin yanı sıra kendi ülkelerindeki Kürtleri de etkileyeceği kaygısını taşıyan Türkiye ve İran’ı rahatsız ediyor. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Efrin operasyonlarını bu kaygıyla yaptığı biliniyor. İşte Efrinde katliamı yaşanırken tüm emperyalistler ve bölge gerici devletleri seyirci kalıyor yada katliama omuz veriyorlar.
dört parçaya bölünmüş ve baskı ve zulüm altında tutulan,ulusal ve demokratik hakları inkar edilen Kürt ulusu mutlaka kollarına vurulmuş olan zincirleri parçalarak özgür olacak ve faşist katliamların hesabını soracaktır.
Halepçe Katliamı Unutmadık unutturmayacağız..!