"Dalın üstünde kuş,
Kavgada söylenen türkü,
Beyaza boyanmış gökyüzü,
Ve bir de sen kalmışın aklımda,
O soğuk ilkyaz gününde.”
Elde silah dilde devrimci şiarlarıyla 19
Mart 1973 yılında polis baygın haldeyken kafasına sıkmış olduğu kurşunlarlar da
kaybettiğimiz Ahmet Muharrem Çiçek yoldaşı, toprağın canlandığı ve yeşillendiği
bir ayda kaybettik.
Komünist hareketin kurucu
militanlarından ve İstanbul Bölge sorumlusu olan Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş,
1952 yılında Elazığ’ın Karakoçan ilçesinde tutucu bir ailenin çocuğu olarak
dünyaya geldi. Devrimci fikirlerle lise yıllarında tanışan Ahmet Muharrem Çiçek
yoldaş, 1969-70 öğrenim döneminde İstanbul Tıp Fakültesine girdi. 1968-70’li
yıllarda kabaran ve geniş emekçi ve öğrenci kitlelerini kucaklayan anti-faşist,
anti-emperyalist mücadelede aktif olarak yerini alan Ahmet Muharrem Çiçek
yoldaş, kısa zaman içinde örgütlü savaşıma katıldı. 1972 Nisan ayında İbrahim
Kaypakkaya yoldaşın önderliğinde kurulan TKP/ML Hareketi saflarında yerini alan
Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş, 22 Ocak 1973 yılında işkencede katledilen Meral
yakar yoldaşla gençlik çalışmalarını omuzladı.
O gün her şey, bir bahar tazeliğinde
başlamıştı. Nasıl ki bir baharın başlangıcında kavgaya katıldıysa. Martın
toprağı ve yaşamın canlanışında da yaşama ve mücadeleye elde silah dilde devrim
türküsüyle veda edecekti Ahmet Muharrem Çiçek yoldaş. Oysa doğadaki her canlı,
ömrünün baharındaydı ve doğa, yeni bir yaşamın müjdesini veriyordu. Her
güzelliğin bir bedeli vardı veya her yaşam bir ölümden geçiyordu. Bu çelişkinin
yakıcı gerçekliğini bir bahar günü ölümsüzlüğe el sallayarak bir kez daha
yaşayacaktık.
Ahmet Muharrem yoldaşta bu inançla
devrimci görevlere yaklaşıyor ve eldeki kadroları kavganın örülmesine seferber
ediyordu. Ancak buna karşın, devrimin ve sosyalizmin düşmanlarının bu umutları
karartma çabaları da daha ilk günden eksik olmamıştır.
İşte tarih yaprakları 19 Mart 1973
gösterdiğinde İstanbul Şehrimin de kaldıkları bir ev polislerce basılıyordu.
Evde Ahmet Muharrem yoldaş ve bir kaç yoldaş daha bulunuyordu. Polis baskın
yaptığında Ahmet Muharrem yoldaşın üzerinde iki silah vardı. Polisi baskında
birisini buldu ama diğerini bulamamıştı. Yoldaşın elini hemen kelepçeleyen
polis, operasyonun rahatça gerçekleştirmenin sevincini yaşarken, ikinci
silahını çıkartarak polisi etkisiz hale getiren Ahmet Muharrem yoldaş
kelepçesini kırarak silahını ateşledi. İki yoldaşını kaçırmayı başardı.
Kaçamayan Kutsiye Bozoklar yoldaşını polise bırakmak istemedi. Evi kuşatmış
olan polisle yoldaşlarının kaçabilmesi için son mermisine kadar çatıştı. Düşman
çil yavrusu gibi korkusunda girecek delik aradı.” Kahrolsun Faşizm, Yaşasın
TKP/ML ” şiarlarıyla düşmanı kendi kalesinde titretti. Polis kurşunlarıyla ağır
yaralanan Ahmet Muharrem yoldaş kan kaybında bayıldığı bir dönemde polislerinin
yakın mesafede kafasına sıkmış olduğuı kurşunlarla hunharca katledildi.
Ahmet Muharrem yoldaşın mücadele
yoldaşları olarak bizler, hunharca katledilişinin 43. yıldönümünde, O'nun son
anına kadar sönmeyen umutlarını gerçekleştirmek üzere, devrim ve sosyalizm
kararlılığımızı yeniliyoruz. Bu yüzden, Ahmet Muharrem yoldaşın devrim için öne
atılan ve ölümü yere çalarak bizlere bayrağı devreden umut dolu gözlerini her
zaman üzerimizde hissedeceğiz. Bunu bir an bile unutmak, davaya yan çizmek ve
ihanet etmek demektir.
Hiç bir şey, son ana kadar yaşamdan
vazgeçmeyen kavga yüklü ve cesaret dolu umut saçan gözleri unutturmayacaktır
bizlere. Bizleri ancak şehitlerimizin bize devrettikleri devrim ve sosyalizm
bayrağına sıkıca sarılarak, İnşa’nın etrafından yıkılmaz bir birlik oluşturarak
her türlü başarı ve kazanımlarımız kurtaracaktır. Bu temelde Ahmet Muharrem
yoldaşın şahsında, yaşamın gerçek sahibi olan tüm şehitlerimizin huzurunda bir
kez daha devrimi zafere taşıyacağımız sözümüzü yeniliyor ve anısı önünde saygıyla
eğiliyoruz.