14 Nisan 2017 Cuma

Gençlik tüm Enerjisini kavgaya Hasretmeli..!

Gençlik faşist gerici güçlerce kuşatma altında tutulmaya çalışılıyor. Referandum sürecinde AKP iktidarının gençlere yönelik özel bir strateji uygulaması bu gerçeği gösteriyor. Buna oylanacak anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18’e indirileceği maddesi maddesi üzerinden yaptıkları propagandayla tanıklık ettik. Öte yandan Başbakan Binali Yıldırım gençlere özel mektuplar göndererek referandumda ‘Evet’ demeye çağırıyor, liseliler AKP gençlik kolları tarafından özel olarak geziliyor, ‘Evet’ kampanyası için öğrenciler otobüslerle etkinliklere, mitinglere götürülüyor vb...
Toplumsal mücadele içinde gençliğin önemli ve dinamik gücü yadsınamaz. İktidar güçlerinin de gençliğin bu potansiyeline yönelik çalışmalara yoğunlaşması doğaldır. Hele de ülkenin yakın gelecekteki kaderini belirleyecek bir referandumda bu daha da önem kazanmaktadır. Zira öncesinde düzenin ezberini bozan bir Haziran Direnişi deneyimini yaşamış AKP iktidarının, gençliğe özel yoğunlaşmasının “anlaşılır” bir yanı vardır.
Bilindiği gibi Haziran Direnişi’nde gençliğin enerjisi özel olarak öne çıkmış, “Y kuşağı” diye tabir edilen bu gençlik sokaklarda, barikatlarda önemli bir direnişe imza atmıştır. . İster işçi, ister öğrenci olsun gençlik sokakta verilen toplumsal mücadeleler içinde her zaman özel bir rol oynamıştır. Buna son 8 Mart eylemlerinde sokağa çıkan kadınların önemli oranda genç kesimlerden oluştuğunu da eklemek gerekmektedir. Dünya deneyimlerine baktığımızda da bu böyledir. Son güncel örnekler olarak ABD’de Trump karşıtı eylemlerden, Rusya’da despotik rejime karşı sokağa çıkma iradesi gösteren gençliğe kadar bir dizi yerde mücadele, gençliğin enerjisi ile var olmaktadır.
Tarihsel açıdan da geçmiş toplumsal mücadele ve devrimlerde gençlik belirleyici ve önemli olmuştur. Bundandır ki Lenin, “Bizler, daima devrimci sınıfın gençliğinin partisi olacağız” demiştir. Toplumsal bir devrim hedefi açısından sınıfın genç kuşaklarını örgütlemenin belirleyiciliği ortadadır.
Güncel plana dönersek, referandum çalışmaları ve sonrasında artması muhtemel toplumsal hareketlikliler içinde gençliğin belirleyici olacağı ortadadır. Bu nedenle bu mücadele potansiyelini açığa çıkarmak ve açığa çıkanı örgütlemek oldukça önemli bir görevdir.
Yine bu süreçte Meslek Liseleri Kurultayı'nın örgütleniyor oluşu ise ayrı bir önemdedir. Zira sınıfın gençlik rezervi oralarda yetişmektedir. Sermayenin büyük yatırımlarla meslek liselerine yoğunlaşması ve “memleket meselesi” diyerek önemini ortaya koyması da bundandır. Bu açıdan sınıf içinde güç olabilmek için genç işçileri örgütlemek gerektiğini vurgulamak abartı olmayacaktır.
Meslek liselerine yoğunlaşma gerekliliği işin bir boyutudur. Diğer yandan genç işçilerin sorunlarına yönelik özel politikalar örgütleyebilmek de gerekmektedir. Genç işçiler kapitalistlerin yoğun sömürüsü altındadır. Buna karşı çıkma potansiyelleri kimi zaman “başka bir iş bulur, giderim” rahatlığına heba edilebilmektedir. Ancak kimi zaman da genç işçiler daha gözü pek, daha cesaretli davranabilmekte, eylemsel süreçlerde öne çıkmaktadırlar. Öte yandan teknolojiye yakınlıkları ve sosyal medyanın etkisi ile farkındalık oranları daha gelişkin olmalarını da eklemek gerekir. Metal Fırtına döneminde MESS’in “Y kuşağı” diye tabir edilen bu yeni gençlik kuşağının farkında olarak hareket ettiğini de belirtmek gerekir.
Özetle gelecek fırtınalı dönemlere hazırlanmak için gençliği örgütlemenin önemi ortadadır. Gerek işçi gençlik gerekse öğrenci gençlik arasında bugünden yapılan her çalışma, verilen her emek yarının fırtınalı günlerine önemli bir hazırlıktır. Bu bilinçle çalışma alanlarında gençliğin örgütlenmesinin özel önemi gözeterek yoğunlaşılmalıdır. Gençlik her alanda bir adım öne çıkmalıdır, zira gelecek onlarındır!

gençlik gelecek gelecek sosyalizmdir..!