Gençlik faşist gerici güçlerce kuşatma
altında tutulmaya çalışılıyor. Referandum sürecinde AKP iktidarının gençlere
yönelik özel bir strateji uygulaması bu gerçeği gösteriyor. Buna oylanacak
anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18’e indirileceği maddesi maddesi
üzerinden yaptıkları propagandayla tanıklık ettik. Öte yandan Başbakan Binali
Yıldırım gençlere özel mektuplar göndererek referandumda ‘Evet’ demeye
çağırıyor, liseliler AKP gençlik kolları tarafından özel olarak geziliyor,
‘Evet’ kampanyası için öğrenciler otobüslerle etkinliklere, mitinglere
götürülüyor vb...
Toplumsal mücadele içinde gençliğin
önemli ve dinamik gücü yadsınamaz. İktidar güçlerinin de gençliğin bu
potansiyeline yönelik çalışmalara yoğunlaşması doğaldır. Hele de ülkenin yakın
gelecekteki kaderini belirleyecek bir referandumda bu daha da önem
kazanmaktadır. Zira öncesinde düzenin ezberini bozan bir Haziran Direnişi
deneyimini yaşamış AKP iktidarının, gençliğe özel yoğunlaşmasının “anlaşılır”
bir yanı vardır.
Bilindiği gibi Haziran Direnişi’nde
gençliğin enerjisi özel olarak öne çıkmış, “Y kuşağı” diye tabir edilen bu
gençlik sokaklarda, barikatlarda önemli bir direnişe imza atmıştır. . İster
işçi, ister öğrenci olsun gençlik sokakta verilen toplumsal mücadeleler içinde
her zaman özel bir rol oynamıştır. Buna son 8 Mart eylemlerinde sokağa çıkan
kadınların önemli oranda genç kesimlerden oluştuğunu da eklemek gerekmektedir.
Dünya deneyimlerine baktığımızda da bu böyledir. Son güncel örnekler olarak
ABD’de Trump karşıtı eylemlerden, Rusya’da despotik rejime karşı sokağa çıkma
iradesi gösteren gençliğe kadar bir dizi yerde mücadele, gençliğin enerjisi ile
var olmaktadır.
Tarihsel açıdan da geçmiş toplumsal
mücadele ve devrimlerde gençlik belirleyici ve önemli olmuştur. Bundandır ki
Lenin, “Bizler, daima devrimci sınıfın gençliğinin partisi olacağız” demiştir.
Toplumsal bir devrim hedefi açısından sınıfın genç kuşaklarını örgütlemenin
belirleyiciliği ortadadır.
Güncel plana dönersek, referandum
çalışmaları ve sonrasında artması muhtemel toplumsal hareketlikliler içinde
gençliğin belirleyici olacağı ortadadır. Bu nedenle bu mücadele potansiyelini
açığa çıkarmak ve açığa çıkanı örgütlemek oldukça önemli bir görevdir.
Yine bu süreçte Meslek Liseleri
Kurultayı'nın örgütleniyor oluşu ise ayrı bir önemdedir. Zira sınıfın gençlik
rezervi oralarda yetişmektedir. Sermayenin büyük yatırımlarla meslek liselerine
yoğunlaşması ve “memleket meselesi” diyerek önemini ortaya koyması da
bundandır. Bu açıdan sınıf içinde güç olabilmek için genç işçileri örgütlemek
gerektiğini vurgulamak abartı olmayacaktır.
Meslek liselerine yoğunlaşma gerekliliği
işin bir boyutudur. Diğer yandan genç işçilerin sorunlarına yönelik özel
politikalar örgütleyebilmek de gerekmektedir. Genç işçiler kapitalistlerin
yoğun sömürüsü altındadır. Buna karşı çıkma potansiyelleri kimi zaman “başka
bir iş bulur, giderim” rahatlığına heba edilebilmektedir. Ancak kimi zaman da
genç işçiler daha gözü pek, daha cesaretli davranabilmekte, eylemsel süreçlerde
öne çıkmaktadırlar. Öte yandan teknolojiye yakınlıkları ve sosyal medyanın
etkisi ile farkındalık oranları daha gelişkin olmalarını da eklemek gerekir.
Metal Fırtına döneminde MESS’in “Y kuşağı” diye tabir edilen bu yeni gençlik
kuşağının farkında olarak hareket ettiğini de belirtmek gerekir.
Özetle gelecek fırtınalı dönemlere
hazırlanmak için gençliği örgütlemenin önemi ortadadır. Gerek işçi gençlik
gerekse öğrenci gençlik arasında bugünden yapılan her çalışma, verilen her emek
yarının fırtınalı günlerine önemli bir hazırlıktır. Bu bilinçle çalışma
alanlarında gençliğin örgütlenmesinin özel önemi gözeterek yoğunlaşılmalıdır.
Gençlik her alanda bir adım öne çıkmalıdır, zira gelecek onlarındır!
gençlik gelecek gelecek sosyalizmdir..!