16 Nisan 2017 Pazar

Referandumda Erdoğanın Şaibeli Pirus Zaferi..!

Tek kişilik şeflik rejiminin önünü açan anayasa değişilik referandumu 16 Nisanda yapıldı. Tüm faşist baskı,tehdit, OHAL yasakları, masa başı ayak oyunları ve devletin olanaklarının seferber edilmesine rağmen halk kıl payı 51.4' evet, 48.6'sı hayır dedi.
Gerek referandum sonucunun “bıçak sırtı” olması gerekse oy başlamadan TSK’nın damgasız oy pusularlının geçerli sayılacağını açıklaması, ve ardından, “hayır” cephesinin iki büyük partisi CHP ve HDP’nin itirazları referandumun kendisinin de şaibeli hale getirmiştir. Burada Stalin yoldaşın"oyları kimin verdiği değil, kimin saydığıdır” sözlerinin ne kadar doğru olduğu bir kez daha tanıtlanmıştır.  
Yine referandumda yüzde 51 “evet” çıkması Erdoğan ve sarayın  istediği yüzde 60’lık bir desteği yakalayamadığını, tersine AKP-MHP-BBP-HÜDA-PAR vb. gibi faşist gerici ittifakın Pirus zaferi kazandığını gösteriyor. Bu durum  Erdoğanı şeflik rejiminin  yönetmede zorlanacağını ve toplum nezdinden  “meşruiyetini” sorgulamaya iteceğini söylemek hiçte yanlış olmayacaktır. Buna  bu seçim sonucunun da şaibeli olması da eklendiğinde Erdoğan’ın şeflik yönetimini daha zorlu sürecin beklediğini gösteriyor.
AKP-MHP, BBP, HÜDA-PAR ittifakına devlet olanakları her bakımdan sunulurken,  OHAL, KHK, TMY yasaları, politik  ortamı terörize etmek ve “hayır” cephesini sindirmek için kullanılmıştır. Böylece referandum da bir tarafta devletin açıktan her bakımdan desteklediği evetçi blok, öte yandan her fırsattan saldırılara maruz kalan ve propaganda çalışmaları engellenen hayırcı blok. Olanağanüstü güç ve olanak farklılıklarına , Valilerin, kaymakamların, savcıların, Hakimlerin, emniyet güçlerinin devreye sokularak, “hayırcı”ların illerde ve ilçelerdeki miting ve diğer etkinliklerini yasaklayarak,
Yine Emniyet güçlerinin yanında faşist çeteleri ve çeşitli yerel faşist sivil milis örgütlenmelerinin önünü açarak,“Hayır” diyenleri “teröristlerle”, “darbecilerle”, “FETÖ” ile aynı safta göstererek, Ulus, din-mezhep, inanç, ahlak, kültür alanında halkın kutsal gördüğü bütün değerleri istismar eden bir kara propaganda ile emekçiler yedeklenmeye çalışmıştır. , Dahası Erdoğan ve şürekası  iç ve dış politikanın en hassas konularının bile istismarında fütur tanımayarak; bütün bir referandum sürecini haksız, hukuksuz, adaletsiz bir “yarış” dönemi olarak domine etmiştir.
Bütün bu baskılara, engellemelere ve şaibeli seçim sonuçlarına karşın; yüzde 51.4’e 48.6’lik “bıçak sırtı” bir “skor” ortaya çıkmıştır.
Bu kadar önemli diğer bir gösterge ise; Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Adana, Antalya,  Diyarbakır gibi en büyük illerde  “hayır” önde çıkmıştır! Bu tablo aynı zamanda AKP’nin büyük kentlerde kaybetme sürecine girdiğini gösteren bir işaret olması bakımından önemlidir.
Elbette ki önümüzdeki günlerde referandumda ortaya çıkan gerçekler pek çok yönüyle tartışılacaktır. Ama bugünden şunu söyleyebiliriz ki, bu referandum;Türkiye’nin iç ve dış politikasına ilişkin sorunları azaltmayan ama tersine artıran gelişmelerin önünü açacak ve Erdoğan’ın şeflik rejimini rahat hareket etmesini önleyecek. Keza TSK’nın damgasın oy pusularlının geçerli sayılması kararı hile yapmanın yolunu döşeyerek  referandumu daha baştan şaibeli hale getirmiştir.
 Bu sonuçlarıyla referandumda “evet”in önde çıkması bir Evetçi blok’un devlet olanaklarını her bakımdan ardına almış olmasına, faşist baskı, yasak ve saldırılara rağmen-HDP’nin hareketsiz bırakılması için eşbaşkanları ve milletvekilleri ve  binlerce  üyesinin tutuklanması Hayır kampanyasını daha başta kötürüm yapmıştır-  Pirus zaferi bile olmamıştır.
Ve daha da önemlisi referandumun ortaya çıkardığı gerçekler, gerek “hayır” cephesi gerekse Türkiye’nin ilerici demokrat güçleri bakımından-Evet blok’u tüm zorlamalara rağmen yüzde 51de kalması,bu faşist gerici blok’un gerileme sürecine girdiğini gösterir- yakın geleceğe dair, gerek Türkiye’de politik ortamın yeniden dizayn edilmesi bakımından, gerekse işçi ve  emekçi sınıfların mevzilerinin örgütlenerek ilerletilmesi bakımından önemli imkanların ip uçlarını ortaya çıkarmış ve devrimci-sosyalistlere sürece daha aktif müdahale etmek için kendilerini her hazırlamaları gerektiğini açığa seriyor.