19 Nisan 2017 Çarşamba

YENİ DÖNEMDE İŞÇİ SINIFINA YÖNELİK SALDIRILAR GÜNDEMDE..!

İşbirlikçi tekelci sermaye devleti ve onun yönetim erki Erdoğan'ın önderliğinde AKP iktidarı eliyle, organize edilen referandum darbesiyle faşist rejim ve devletin şeflik biçiminde pekiştirilmesi oldu bittiye getirmeye çalışırken, bir yanda da işçi sınıfına yönelik uzun zamandır dört gözle bekledikleri yeni neoliberal kapitalist saldırganlık programını dayatmaya hazırlanıyor.
Kıdem tazminatı hakkının fona devredilerek tasfiyesi,
Memurların işgüvencesinin kaldırılarak “performans ve sözleşmeliğe” dayalı neoliberal despotik çalışma rejiminin getirilmesi,“Taşerona kadro” adı altında gerçekte kadroluların da taşeronlaştırılması ve kiralık işçiliğin yaygınlaştırılması,
Sosyal Güvenlik’ten geriye ne kaldıysa özelleştirilmesinin hızlandırılması, Organize sanayi bölgelerinde sermayeye yatırım ve karların kolaylaştırılması, sermayeye devlet denetiminin son kalıntılarının kaldırılması, Üniversite ve teknik liselerin yönetiminin daha dolaysız biçimde sermayeye bırakılması, Teknik eğitimin fabrikalaşması ve sermayeyle daha dolaysız kaynaştırılması, Sermayenin istemlerinin bürokrasi ve yargı süreçlerinin üstünde sayılması,
Bürokrasi ve yargının sermaye için kolaylaştırılması ve hızlandırılması…
Türkiyede sermayenin hileli referandumda “evet”ten ilk elde beklediği, emek, insan ve doğa yıkıcısı saldırı düzenlemeleri arasında yer alıyor. Bu saldırıların çoğunun burjuva-faşist devlet iktidarı tarafından yürütülen hazırlıkları son aşamalarına gelmiş ve bunu uygulamaya sokmak için tüm iplerinde elinde toplamış olan Hitler taslağı şeflik rejimi bekleniyordu..
İşçi,emekçi ve Kürt-Alevi yani eşitlik ve özgürlük isteyen tüm güçlerin referandum darbesine karşı mücadeleyi, sermayenin işçi sınıfına karşı yeni vahşi saldırı dalgasına karşı mücadeleyle birleştirmesi gerekiyor. Orta sınıf ve beyaz yaka ağırlıklı semtlerde başlayan referandum gaspına karşı protesto eylemlerinin, işyerlerine, fabrika, hizmet, ofis bölgelerine, işçi semtlerine doğru genişletmenin bir dinamiği de buradan, bu yeni saldırı dalgasını işçilere anlatıp mücadeleye hazırlamaktan geçiyor.
Morgan Stanley, HSBC, Deutch Bank gibi emperyalist kapitalist mali sermaye karar ve strateji organlarından, TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD’a kadar “evet” dayatması ve desteğinin önemli bir yönünü Türkiye’de uzun süredir beklemede olan bu yeni neoliberal despotik vahşi saldırı ve düzenlemelerin önünün açılması oluşturuyordu.
Dünya çapında, dinci, gerici-muhafazakar veya faşist iktidarlarının yükselişinin önemli bir yönünü, dünya çapında neoliberal kapitalizme karşı artan başkaldırı ve direnişlerin, grev dalgalarının bastırılarak, toplumsal sınırlarına dayanmış neoliberal emperyalist kapitalizmin vites büyüterek, daha fazla faşist baskı, gericilik ve zorla sürdürülmesi oluşturmaktadır.
Bu yüzden neoliberal kapitalizmin yeni dalga yeniden yapılanması ile işbirlikçi tekelci sermayenin egemenlik ve devlet iktidarının yeniden yapılandırılması birbirinden ayrılamaz.
Öyleyse, neoliberal kapitalizme karşı mücadele, onun gerici-faşist iktidarlarına karşı mücadeleden ayrılamaz.
Bu iç bağıntının kavranması, sokaklara inmeye başlayan referandum emrivakisine karşı mücadelede işçi ve emekçi yığınların ortak mücadelesini geliştirmek açısından da kritik önemdedir.