İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah
Öcalan'ın cezaevi koşulları ve Öcalan ile ilgili son dönemde medyada çıkan
haberlere ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Örgütü'nde
basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İmralı Heyeti’nden Ceylan Bağrıyanık,
HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve TBMM Başkanvekili Pervin Buldan
katıldı. Açıklamayı heyet adına Önder yaptı.
'İflah olmaz Kürt karşıtlığı'
“Son 40 yılın iktidarlarında görev ve
sorumluluk alan hiç kimse Sayın Öcalan bizi şu konuda yanılttı diyemez” diyen
Önder, “Biz bunu en yetkiliği ağızlarından defalarca duyduk. Hepsinin ortak
belirlemesi ‘tüm bu gelişmeleri bizden önce gördü. Söylediğinde çok
anlayamadık. Yeterince cevap olamadık’ şeklinde değerlendirmeleri vardı. Bütün
bunlar ortadayken, bütün bunlar gözlerimiz ile görmüş, kulaklarımız ile işitmiş
bir heyet olarak, biz bu gün gelinen noktayı sadece iki temel açıklayıcı
etmenle açıklayabiliriz” diye belirtti.
Önder bunları da şöyle açıkladı: “Birisi
bölgede iflah olmaz bir Kürt karşıtlığı üzerinden oluşturulan bütün
politikalar, bir diğeri de barış yerine savaşın kendi iktidarını sürdürülebilir
kılmak anlamında daha elverişli bir vasfı olduğu gerçekliğidir. Belki kısa
dönem üstelik toplumların tarihlerinde önemsiz sayılabilecek 3-5 ay 1 yıl bu
amaca hizmet edebilir; ama hiçbirimizin bu ülkenin ortak geleceğine ve bölgenin
ortak geleceğine kendi siyasi hegamonik arzularını uğruna harap etmeye, tahrip
etmeye , mha etmeye hakkımız olmadığını düşünüyoruz.”
'Kabul etmemiz düşünülemez'
Öcalan’a tecrit temelli yaklaşımın bu
ülkeyi ve bölgeyi her zaman felakete sürüklediğini kaydeden Önder, “Ona gereken
ciddiyet ile yaklaşıldığında da her zaman bir demokratik umut iklimini
yeşerttiğini bilen insanlar olarak, bizim bu tecridi kabul etmemiz düşünülemez,
imkan ve ihtimal dışıdır. Hem bunu gördük hem de ona ciddiyetle yaklaşıldığı
zaman olabilecekleri gördük. Bunu bütün ülke gördü” dedi.
Önder, “Süreci kesmek için ortaya
koydukları mazeretler, çatışma sonrası çözüm süreci yaşayan hiçbir ülkede
görüşmeleri kesme gerekçesi değildir. Tam tersine bu tür arızalar, bu tür
kırılmanın yaşanması, gerçekleşmesi ancak görüşmelerin yükseltilerek daha da
ciddileştirerek, geliştirilmesi ile aşılabilmiştir” diyerek insanlık tarihinin
bunu deneyimlediğini söyledi.
'Devlet izin vermez ise bunlar olmaz'
Kimsenin bu ülke halklarının geleceğini karartmaya
hakkının olmadığını söyleyen Önder, "Kendi hurafelerinizi bu ülkede savaş
gerekçesi olarak sunamazsınız, buna hakkınız yok. HDP ve DBP'ye dönük imha
operasyonları başladığı günden beri sürdürdükleri bir yalan var.
Belediyelerimizin Kandil'e para, araç taşıdığını iddia ediyordu. Yalancı,
riyakarlar! İnsan bugüne kadar bir tane delil getirmez mı? Koymaz mı ortaya?
Hani başkanlarımız yolsuzluk yapmıştı? Bunun yanında sosyal medya meselesi de
bizim için önemli bir meseledir. Hem devlet nezdinde hem siyasi ve askeri
muhataplar nezdinde, 3 yıllık süreci yakından takip etmiş arkadaşlarınız olarak
şunu söylüyoruz; devlet izin vermese bunlar olmaz. Yayılan bu söylentiler bizi
derinden endişelendiriyor" dedi.
Hükümete tarihsel bir uyarıda
bulunduklarının altını çizen Önder, "Barış sürecinin seçilmişleri olarak;
bu ülkede sadece barışın değil, halkın daha çok yoksullaşması, gençlerin
yozlaşması, ekolojik mücadelemiz, kadın mücadelemizi tanıyan birileri olarak bu
savaşın sonlanması için Sayın Öcalan ile görüşülmesi gerektiğini tekrarlıyoruz.
Demokrasinin yolu İmralı'dan geçiyor. Bu durum asla kabullenemez ve ağır
toplumsal sonuçlar çıkarır. Bu yılların tespitidir, tehdit değildir. Her
ikisini de denediniz, ikisinin de sonuçlarını gördünüz. Yıllarca geri adım atmamış
bir halk ile karşı karşıyasınız. Henüz çareler tükenmemiştir. Çağrımızı yapmak
istiyoruz; tankla, tüfekle bir sonuca varamazsınız. Tek yolunuz var o da
bölgeye demokratik bir teklifte bulunmak. Bu demokratik teklif pratikte
kanıtlanmalıdır" diye konuştu.
Birinci ağızdan duymak istiyoruz’
Son olarak hükümete çağrı yaparak iki
öneride bulunan Önder, "Öncelikle Sayın Öcalan'ın sağlık durumunun
öğrenilmesi için ailesinden birinin, avukatının ya da İmralı Heyeti'nin derhal
İmralı'ya gitmesi ve zaman sektirmeden gitmesi gerekir. Öcalan'ın sağlık
durumunu birinci ağızdan duymak istiyoruz; müzakere sürecini ciddiyet içeren
bir yaklaşım ile yeniden görüşülmesi gerekiyor" dedi.
‘Adalet bakanlığı başvuruya dönüş
yapmadı’
Adalet Bakanlığı ile telefon görüşmesi
yapığını belirten heyet üyesi Pervin Buldan ise şunları dile getirdi:
"Sosyal medyada çıkan haberler üzerine kaygılı olduğumuzu ilettim. Adalet
Bakanlığı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açıklama yaptığını söyledi. Ben de
bunun yeterli olmadığını ve ailesinden, avukatlarından ya da siyasi
heyetimizden birisinin gitmesi gerektiğini söyledim. Bu konuda henüz bir dönüş
yapılmış değil"