Gazeteci
Fehim Taştekin, IKBY’nin 25 Eylül’de gerçekleştirdiği bağımsızlık referandumu,
Irak’ın Kerkük müdahalesi, KDP ve KYB’ye yönelik tartışmaları değerlendirdi.
Taştekin’in BBC’de “Kerkük hezimeti sonrası
sonrası Irak Kürdistanı'nı ne bekliyor?” başlığı ile yayınlanan yazısı şöyle:
Kerkük'ü Kürdistan'ın kalbi yapmak
isterken İran sınırındaki Celevle ve Hanekin'den Tuz Hurmatu ve Mahmur'a,
batıda Şengal ve Rabia'ya kadar tüm tartışmalı bölgelerin kontrolünü yitiren
Kürdistan Bölgesel Yönetimi düştüğü yerden nasıl kalkacağı tartışılıyor.
"Kürt'ün başını öne düşüren" bu hezimetin faturasını kim ödeyecek?
Bunun siyasal haritaya yansıması ne olacak?
Kerkük'e binlerce güç yığıp halka
seferberlik çağrısı yaptıktan sonra Peşmerge'nin Irak ordusu ve Haşd el Şaabi
karşısında hızla çekilmesi 25 Eylül referandumuyla büyük beklenti içine
sokulmuş Kürtler arasında büyük bir öfke yarattı.
Kürdistan siyasetinin paralel iki
omurgası Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği
(KYB) bu hezimetten birbirini sorumlu tutarak üste çıkmaya çalışıyor.
Dönen tartışmalara bakılınca genelde
Talabani ailesi sorumlu tutulsa da KDP'ye eleştirilerin odağında. Siyasal ve
ekonomik rantın Talabani ve Barzani aileleri arasında döndüğü bir düzenin
sonunu görmek isteyen çok.
KİM KİME İHANET ETTİ?
Referandum sürecinde KDP'yle birlikte
hareket eden KYB Genel Sekreter Birinci Yardımcısı Kosret Resul, Mele Bahtiyar
ve görevden alınan Kerkük Valisi Necmeddin Kerim faturayı Talabani'nin
çocuklarına kesmeye çalışıyor. Kerim'e göre 3 Ekim'de yaşamını yitiren eski
Irak Cumhurbaşkanı ve KYB Genel Sekreteri Mam Celal Talabani'nin büyük oğlu
Pavel, yeğenleri KYB Terörle Mücadele Gücü Başkanı Lahur Cengi ve KYB'li
Peşmerge Komutan Araz Şeyh Cengi operasyondan hemen önce İran Kudüs Gücü
Komutanı Kasım Süleymani'nin temsilcisiyle bir araya geldi. Talabani ailesi
mevziler terk edilmediği takdirde saldırı olacağı ültimatomu üzerine çekilmeyi
kabul etti. Milletvekili Mesud Haydar da 9 maddelik bir anlaşmanın Haşd el
Şaabi liderlerinden Hadi el Amiri ile Pavel Talabani tarafından imzalandığını
iddia etti.
Talabani ailesi anlaşma olduğu iddiasını
kesinlikle reddediyor.
Farklı Kürt kaynaklar ise çekilme
kararında belirleyici olan buluşmanın Süleymaniye'nin Dukan ilçesindeki
toplantı olduğunu söylüyor. 15 Kasım'daki bu toplantıya Irak Cumhurbaşkanı Fuad
Masum, Mesud Barzani, Başbakan Neçirvan Barzani ve KYB'den Hero İbrahim Ahmed,
Kosret Resul, Pavel Talabani ve Mela Bahtiyar katıldı. İddia o ki bu toplantıya
Kasım Süleymaniye de katıldı. Bir kaynak "Sadece KYB değil KDP de
çekilmeyi kabul etti. Ama basına yansıtıldığı gibi dokuz maddelik bir anlaşma
da söz konusu değil" dedi.
Eleştirilerden en fazla KYB payını
alırken KDP de anlaşmaya dahil değilseler neden kendi alanlarından
çekildiklerini izah edemiyor.
Barzani ayrıca ABD ve İran'ın verdiği
bazı taahhütlere rağmen referandumda ısrar ederek elde olanı da kaybettirmekle
eleştiriliyor. Amerikan yönetimi referandumun Irak'taki seçimlerden sonraya
bırakılmasına karşılık Bağdat'ta bir yıl sürecek bir müzakere sürecine
girilmesi ve eğer Irak hükümetinden kaynaklanan bir başarısızlık olursa
Kürtlerin referandum hakkının tanınmasını öngören bir çözüm önermişti. Kasım
Süleymani'nin yürüttüğü temaslara vakıf bir yerel kaynağa göre İran da
referandumun iptal edilmesi ve Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması halinde
tartışmalı bölgelerin Kürdistan'ın kontrolüne geçecek bir süreci işletme
taahhüdünde bulundu. Bu garantilerin heba edilmesine hayıflananlar şimdi
Barzani'nin istifasını istiyor.
İKİ PARÇALI KÜRDİSTAN’A DÖNÜŞ MÜ?
İki parti arasındaki tartışmalardan daha
da önemlisi Kürdistan'ın iki yakasının tekrar ayrılacağı yönündeki kötümser
senaryolardır. Peşmerge, asayiş ve istihbarat dahil Süleymaniye ve Erbil
merkezli iki farklı güç yapılanması tek parlamento ve hükümetin tesis edildiği
2005'ten beri zaten muhafaza edildi. Son krizde Irak Başbakanı Haydar el
İbadi'nin, Kerkük yönetimini KDP'yi tamamen dışlayarak KYB'ye bırakma planı
bölünme senaryosunun temelini oluşturuyor. Hatta bazı kaynaklar, Irak
hükümetinin KDP'nin çekildiği Şengal ve Mahmur gibi yerlerin kontrolünü de
KYB'ye verebileceğinden bahsediyor. Ancak bu tür bir hamlenin hem Irak güçleri
ile KDP Peşmergesi hem de Kürtler arasında bir çatışmayı tetikleyebilir. Bu
yüzden Barzani iktidarını sürdürebilmek ve tartışmalı bölgelerde en azından
yönetimi paylaşmak için Bağdat'la yeni bir diyalog zemini bulmak durumunda.
BİRAKUJİ HAYALETİ: İÇ SAVAŞ ÇIKAR MI?
KDP'yi cezalandırıp KYB'yi ödüllendiren
bir süreç, 1994-1998 arasında yaşanan ve Kürtlerin "Birakujî" (Kardeş
Katli) diye andığı iç savaşın tekrarlanmasına yol açabilir. 1996'da Barzani,
İran'dan yardım gören Talabani güçlerine karşı dönemin Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin'den yardım istemiş; Irak ordusu da Erbil'e kadar girerek
müdahale etmişti. Şimdi de kulislerde yeni bir iç savaş çıkması halinde bu kez
KYB'nin KDP'ye karşı Irak ordusunu çağırabileceği ihtimali dillendiriliyor. İki
partiye bağlı medya üzerinden yürütülen sert kavgaya karşın Kürtlerin
lanetlediği 'Birakujî' anısı geçmişten günümüze güçlü bir fren etkisi de
yapıyor. Barzani'nin "Bir daha asla kardeş kavgasına izin
vermeyeceğim" sözü kriz dönemlerinde hep güçlü bir vaat olarak hep
tekrarlanır.
KDP VE KYB'Yİ NE BEKLİYOR?
Bağdat ile anlaşmanın olup olmadığı ya
da ne tür bir anlaşmanın olduğu tartışması ne yönde gelişirse gelişsin Kürt
siyaseti her türlü senaryoya açık hale geldi.
Celal Talabani'nin 3 Ekim'deki ölümünden
sonra zaten KYB'yi liderlik çıkmazı bekliyordu. Güncel soru şu: "Talabani
ailesi partiyi elinde tutabilecek mi?" Talabani ailesinin büyük yara
alacağı ve partiye kolayca liderlik edemeyeceğine dair yorumlar öne çıkıyor.
Ancak perde önünde Pavel Talabani'nin, perde arkasında Lahur Cengi'nin olduğu
bir mücadeleyle Talabani ailesinin ağırlığını koruyacağı ve son süreçte Barzani
ile birlikte hareket eden Kosret Rasul'ün çıkarlarını dikkate alarak parti
içinde suların durulmasını tercih edeceği yönünde beklentiler de var.