15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan
edilen Olağanüstü Hal(OHAL) 5. kez 3 ay süreyle uzatılmasını Diyarbakır’da İHD,
KESK ve yurttaşlarla konuştuk.
16 Ekim 2017 tarihinde OHAL 5. kez 3 ay
süreyle uzatıldı. OHAL’in muhalif olan kesimlere yönelik yapıldığını söyleyen
Diyarbakır İHD Şube Başkanı Raci Bilici, darbe girişimin bastırıldığını, FETÖ
ile mücadele için OHAL’e gerek kalmadığını, mevcut yasalarla da mücadele
edilebileceğini belirterek, ülkenin normalleşmeye ihtiyacı olduğunu, OHAL’in
uzatılması değil, artık kaldırılması gerektiğini dile getirdi. OHAL ile KESK’in
içinin boşaltılmaya çalışıldığını söyleyen KESK Diyarbakır Dönem Sözcüsü Abbas
Şahin, OHAL’in uzatılmasının bir hamle olduğunu ancak sürdürülebilirliğinin kalmadığını
ifade etti. Yurttaşlar, “80 milyon insan bir kişinin dediğiyle yönetiliyor. 80
milyon bir kişiden büyük değil mi” diyerek, OHAL’den rahatsız olduklarını dile
getirdi.
‘SENDİKALARIN İÇİ BOŞALTILIYOR’
OHAL ile yüz binlerce kamu emekçisinin
KHK’lar ile ihraç edildiğini hatırlatan KESK Diyarbakır Dönem Sözcüsü Abbas
Şahin, “Sendikaların içi boşaltılmaya çalışılıyor ve bu durum şuan devam
ediyor. Yandaş sendika yaratılıp onun dışında kalanlar kriminalize edildi.
Demokratik koşullar ortadan kaldırıldı. Kendine biat edecek kişileri yaratarak
örgütlü yapıyı ortadan kaldırılıyor”dedi.
‘KESK’E ÜYE OLANLAR PASİFİZE EDİLİYOR’
Emekçilerin 100 yıllık kazanımlarının
KHK’lar ile tek tek geri alınmaya çalışıldığını ifade eden Şahin, “Emekçiler
yarın bana ne olacak, işten çıkarılırsam çoluk çocuğuma ne olacak kaygısı
taşıyor. Bu süreçte KESK’e üye olmak isteyenlerde de çeşitli kaygılar var.
Sözleşmeli öğretmenler sendikalı olmaktan çekiniyor. Neden diye sorduğumuzda
sözleşmelerinin iptal edilebileceğini, bunu bazı idareciler, ‘bize yakın
sendikalara üye olduğunuzda sizin için daha iyi olur” diye açık bir şekilde
dile getiriyor. Resmiyette olmasa da bu tip yaklaşımlara dair bilgiler geliyor
sendikamıza. Kurumlarda KESK’e üye olan kişileri pasifize etmeye dönük listeler
hazırlanıyor. OHAL’in yeniden uzatılması sadece süreci uzatmak için bir hamle
fakat bunun sürdürülebilirliği kalmadı”diye konuştu.
‘OHAL, MUHALİF OLANA YÖNELİK YAPILDI’
Diyarbakır İnsan Hakları Derneği Şube
Başkanı Raci Bilici ise, OHAL ile insanların düşüncelerini ifade etmek için
yaptıkları basın açıklamalarına ciddi müdahalelerin yapıldığını belirterek,
“Devlet, siyasal iktidar, istediği zaman miting yapabiliyor, istediği zaman
etkinlik yapabiliyor. OHAL’in devlete karşı yapıldığını söylüyorlar ama ilk yaptıkları
halkların oylarıyla seçilen 6 milyondan fazla oya sahip olan partinin Eş Genel
Başkanlarını ve milletvekillerini tutuklamayla başladılar. Kayyım atayarak
Kürtlerin bütün belediyelerine el koydular. Bununla da yetinmediler.
Belediyelerde çalışan işçi, bürokrat, taşeron firmasında çalışan emekçiler
işten atıldı. Devlet kendine yönelik herhangi bir yaptırım uygulamamıştır ama
birçok sivil toplum örgütünü, basın yayın kuruluşlarını kapatmıştır ve birçok
insanı işten atmıştır ama devlet bir TRT’yi kapatmamıştır örneğin. Kendine
yönelik diyor ya, devlete yönelik değil bu OHAL tamamıyla kendine muhalif olana
yöneliktir. Anayasayı, yasaları hepsini bir tarafa bırakmış, KHK’lerle ülkeyi
yönetiyorlar. Keyfiliği barındıran bir rejimdir.” dedi.
‘FETÖ İLE MÜCADELE İÇİN ARTIK OHAL’E
GEREK YOK’
OHAL’in uzatılmasını gerektiren bir
nedenin olmadığını, bir an önce ülkenin normalleşmeye ihtiyacı olduğunu dile
getiren Bilici, “15 Temmuz Darbe girişimden sonra belli bir süre uyguladı,
belli bir şeye getirildikten sonra darbe süreci bastırıldı. Yani darbe
sürecinde yer alan birçok kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Şu anda tüm kontrol
meclisin elinde ve kolluk kuvvetlerinin elinde dolayısıyla OHAL’in uzatılmasına
neden olacak herhangi bir şey yok.
Bir an önce bu OHAL’den çıkıp, olağan
hale gelip anti demokratik olan yasaları değiştirip daha demokratik yasalar ve
anayasanın daha demokratikleşecek şekilde, yeni bir anayasa hazırlık sürecinin
içerisine girmekle ancak siz bu ülkede olağan bir yaşam tarzına geçebilirsiniz.
Eğer OHAL’in vatandaşı etkilemesini istemiyorlarsa vatandaşın üzerindeki OHAL’i
kaldırıp darbe sürecinde bulunan ya da destek verenlere karşı zaten normal
yasalar çerçevesinde bu yapılabilir. Yasalar buna müsaittir, buna engel
değildir. Yasalarınızla, yargı mekanizmalarınızla, bağımsız, tarafsız bir
şekilde etkili bir soruşturma yaparak bütün şeyleri ortaya çıkarıp, sorgular ve
yargı yoluyla hesabını sorarsınız. Ama siz kalkıp bunu bahane ederek OHAL’i
uzatmaya işine girerseniz bu ülkeye ciddi zararlar verirsiniz. OHAL ile beraber
Türkiye, dünyada izole olmakla karşı karşıya kaldı. Amerika vize uyguladı, AB
ilişkileri kopma noktasına geldi. Ortadoğu’daki tutumu ortadadır, Kürt
Meselesinin çözümsüzlüğünün ciddi bir faturası bu ülkeye dönüyor ekonomik
olarak, bunların yanı sıra insan hayatı noktasında tüm sorunların OHAL
mantığıyla çözümü mümkün değildir. Dolayısıyla bu ülkenin normalleşmeye
ihtiyaçı vardır, OHAL’in kaldırılması gerekir” dedi.
‘80 MİLYON BİR KİŞİDEN BÜYÜK DEĞİL Mİ?’
Yüksek Kahve’de yurttaşlarla konuştuk.
“OHAL diktatörlüktür” diyen ve uygulamalarından memnun olmayan Ömer Akelma,
“Terör örgütüyle alakalıdır dediler ama beni ve ailemi baskı ve ekonomik yönden
etkiliyor. Burada oturuyoruz keyfi muameleye maruz kalıyoruz, polis gelip ‘kalkın
diyor üzerimizi arıyor.’ Herkes bu muameleye maruz kalıyor. 80 milyon insan bir
kişinin dediğiyle yönetiliyor. 80 milyon bir kişiden büyük değil mi? Ben
vatandaş olarak bu durumdan rahatsızım. Hükümet iktidara gelince bir şeyler
yapacak diye umutlandım ama şimdi ne oldu daha geriye gidiyoruz. OHAL’den
eskiden de memnun değildim şimdi de memnun değilim”dedi.
‘İSTEDİKLERİ KADAR BASKI YAPSINLAR’
Yıllardır birçok baskıya maruz
kaldıklarını söyleyen 28 yaşındaki Bilal Çınar, “Bunun bir çözüme varacağını
sanmıyorum. İstedikleri kadar baskıyı arttırsınlar ama fikirler değişmez.
Önceden rahat dolaşabilirken şimdi arabamla bir yerden bir yere giderken günde
4 defa durduruluyorum. Arabada hamile olabilir, acil hasta olabilir fark
etmiyor, durduruyor, arama yapıyor, gittiğin bir köşede tekrar durduruyorlar”
dedi.