27 Kasım 2017 Pazartesi

Kürt gerçeği: 90'larda toplu mezarlar, 2017'de TOKİ'den çıkan cenazeler..!

cizrede bodrum katliamı ile ilgili görsel sonucu
"1920'lerden, 1990'lara Kürtler için toplu mezar gerçeği değişmedi" diye başlıyor Özgür Gündem'de yaklaşık 4 yıl önce yayımlanan bir yazı.
Kürt illerinde toprağın altından çıkan toplu mezarları konu ediniyordu. 1928'den başlayıp, 1998'e dek. Ve Kürtlerin mezar gerçeği hala değişmedi. 2017 yılında da yerin altından mezarlar çıkıyor. AKP döneminin simgesi haline gelen TOKİ'ye ait inşaatlardan...
2015 ve 2016 yılları içerisinde Şırnak, Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’da yasaklardan sonra binlerce ev yıkıldı. Şimdi yıkılan evlerin üzerinde TOKİ tarafından yapılan binalar yükseliyor. Ancak inşaat için yapılan kazı çalışmalarında bugüne dek en az 26 cenaze çıkarıldı. Ve TOKİ inşaatlarının sürdüğü bölgelerde daha fazla cenazenin olduğu belirtiliyor.
Nurcan Baysal, "cenazeler çıkarılmadan üzerine hızla TOKİ’ler inşa ediliyor. Sonra Kürtlere kemiğin, kanın, cenaze parçalarının üzerine yapılan evlere “git yerleş” deniyor" diyor yazısında.
Baysal, yazısında Şırnak'tan görüştüğü kişilerin kendisine aktardıklarını da paylaşıyor:
Şırnaklı bir dostumu arıyorum durumu öğrenmek için. Şırnak’ta TOKİ’leri bitirmek için çok hızlı çalışıldığını, örnek daireler yapıldığını, İsmetpaşa Bölgesinde TOKİ’lerin neredeyse bittiğini, 2018 baharına dek TOKİ inşaatlarının bitmesini beklediklerini söylüyor.
Arkadaşım devam ediyor:
“Geçen hafta annemle yürürken eski komşumuza denk geldik yolda, yıkımdan önce komşuyduk. ‘Nereye’ diye sordu annem. ‘Bizim mahallede kepçe çalışıyormuş. Gidip bakacağım, belki oğlumun cenazesi çıkar’ dedi. Öyle birçok ana baba var Şırnak’ta. Kepçeler çalışıyor, onlar izliyor, olur da evladının cenazesi çıkar diye.”
Kötülük doludizgin at koşturuyor memleketimde. Onu Şırnak’taki kepçenin ağzında, Van’da Ermeni mezarlığının üzerine yapılan tuvalette, yıkılan Alipaşa ve Lalebey’in bazalt taşlarında, yağmalanan Surp Grigos’ta, tellerin arkasındaki yasaklı Nusaybin’de, üzerine bastığınız Şırnak’ın toprağında, Sur’un pervazsızca yıkılan binlerce yıllık sokaklarında, Bölgedeki morglarda hala teşhis edilmeyi bekleyen kemik parçalarında, yerde bırakılan cenazelerde, Cizre’de çocuk mezarlığında numaralandırılmış isimsiz mezar taşlarında görebilirsiniz. Her yandan duyulan ağır kokusunu hissedebilirsiniz.

Bu dizginsiz kötülüğe cesaretle “Dur” demek lazım, “dur” demek lazım.