21 Kasım 2017 Salı

Yurtlar manevi rehber adı altında imamlara emanet..!

Rehber öğretmenlerin vasıfsızlaştırılması, KYK yurtlarında Diyanet’in görev verdiği ‘manevi rehberleri’ coşturdu. El ilanları, bilim şakaları...
KYK yurtlarında 'manevi' ablalar iş başında
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nde yaptığı değişikliğin eğitimdeki kötü yansımaları şimdiden kendini gösterdi. Tam da tüm ilerici demokratik kitle örgütlerinin yoğun olduğu 10 Kasım’da yapılan değişiklikle, yönetmeliğin adından ‘Psikolojik Danışma’ ifadesi çıkarılmış ve rehber öğretmenlere etüt ve nöbet görevleri yüklenmişti. Eğitim sendikaları, etüt sırasında çocuğa sus demek zorunda olan bir öğretmenin, danışmanlık sırasında aynı çocuğa konuş demesinin mümkün olmadığı, tüm öğretmenlerin haftalık mesai saati 30 saatken rehber öğretmenlerin mesaisinin 40 saate çıkarıldığı ve bu değişiklik pedagojiye aykırı olduğu için karşı çıkmıştı.
Artık tüm yurtlardalar!
Eğitim-İş sendikasının yurt genelindeki üyelerinden topladığı bilgi ve fotoğraflar ise söz konusu değişikliğin eğitimde şimdiden ilginç yansımaları olduğunu ortaya koydu. Diyanet’in ilk kez 2016 yılında 43 ilde 83 personel ile pilot proje olarak başlattığı Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait ‘yurtlarda manevi rehberlik’ uygulaması, yeni eğitim öğretim yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan işbirliği protokolüyle tüm illere yayıldı. Görevlendirilen ‘manevi rehberler’in, rehberlik öğretmenlerinin vasıfsızlaştırılmasının ardından ‘her konuda’ danışma hizmeti vermeye istekli oldukları ortaya çıktı. İşte Eğitim-İş’in ortaya serdiği ‘tanıtım’lardan birkaçı:
1- 'Her şey'in imamı
Sakarya KYK yurdunda dağıtılan broşürde, manevi rehber Ahmet Bey, “her türlü sorunlarınızı konuşmak için buradayız” diyor. Pedagoji, psikoloji eğitimi alıp almadığı muamma olan Ahmet Bey’in bir çocuğun uğradığı taciz, aile içi şiddet gibi konularda ne vasıfla konuşacağı ise koca bir soru işareti olarak ortada duruyor.
2-'Sadece dini sohbet yok'
Eskişehir’deki bir manevi rehber ise daha da iddialı. Yurt girişindeki panoya toplantı duyurusu yazan ‘abla’, “Kızlarım” diye başladığı notunda, “Manevi rehber odasında GENÇ TERAPİ yapacağız” diyor. Psikolojide bile bulunmayan ‘genç terapi’ kavramının ne olduğu, yurt ‘ablası’nın genç kızları nasıl rehabilite edeceği kadar belirsiz. Notun en altındaki “Sadece dini sohbet değildir” ifadesi de, ‘yurt ablası’nın her konuya hevesli olduğunu bir kez daha vurguluyor.
3- Kuran terapisi
Yine Erzincan’daki bir manevi rehber, diğerlerinin aksine direkt amacına yöneliyor. Duyuru kâğıdında bu kez ‘terapi’ kelimesi ve espriler yok; onun yerine “Mescit de Kuran Kursu verilecektir” ifadesi var. “De” bağlacını da doğru yazamayan rehber, “Gün ve saati uymayanlar irtibat için manevi rehberi arayabilirler” notuyla öğrencilere kursa katılmaktan başka çare sunmuyor.
STK kamuflajlı cemaatler
Yönetmelikteki bir başka tehlike ise okullara gerici vakıfların girmesini kolaylaştıran bir madde. Yönetmeliği yargıya taşıyan Eğitim Sen, bu tehlikeye şöyle dikkat çekiyor: “Getirilen yönetmelikle, nasıl belirleneceği belirli olmayan ve yalnızca adının geçmesiyle bile kamuoyunda ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek ‘sivil toplum kuruluşlarının’ ‘Rehberlik hizmetleri il danışma komisyonu’ gibi önemli bir organda yer alabilmesinin önü açılmıştır. AKP ve MEB, rehberlik hizmeti adı altında okullar’a dini vakıf ve cemaatlerin elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanımaktadır.”
‘Tüm okullara yayacaklar!’

Yeni yönetmelik açıklandığında “PDR’ye (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik) sahip çıkıyoruz. Nöbet tutmuyoruz!” diyerek karşı çıkan Eğitim-İş, rehber öğretmenlerin mesleki durumunun kötüleştirilmesiyle manevi rehberlerin yüceltilmesi arasındaki orantıya dikkat çekiyor. “Manevi rehberliğe dair bu örnekler, çocuklarımızın, sorunlara bilimsel yaklaşan uzman eğitimciler yerine kimlere emanet edilmek istendiğinin göstergesidir” diyen Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, şunları söylüyor: “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, bilimsellik olmadan, gerekli zeminler hazırlanmadan yapılamaz ve bu görev, vasıfsız ya da vasfı ne olduğu ölçülemeyen insanlara emanet edilemez. Bilindiği üzere MEB, yönetmeliğin kendisiyle beraber adını da değiştirdi ve “Psikolojik Danışmanlık” ifadesini çıkardı. Bu hamle, bu göreve alelade insanları getirebilmenin zemini olarak görünüyor. Yurtlarda genelleştirdiği manevi rehberlik fiyaskosunu, tüm devlet okullarına yayacaklarını düşünüyoruz. Ve buna asla geçit vermeyeceğiz. Düşünün; bugün dünya çocuk hakları günü, ve çocuklara bir bayram armağan edilen tek ülkede, çocuklarımızın travmaları, psikolojik gelişimleri bu hamleyle önemsizleştiriliyor. Rehber öğretmenlerimizi de, ülkenin çocuklarını da bu art niyete teslim etmeyeceğiz.”