Rehber öğretmenlerin vasıfsızlaştırılması, KYK yurtlarında Diyanet’in görev
verdiği ‘manevi rehberleri’ coşturdu. El ilanları, bilim şakaları...
KYK yurtlarında 'manevi' ablalar iş başında
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri
Yönetmeliği’nde yaptığı değişikliğin eğitimdeki kötü yansımaları şimdiden
kendini gösterdi. Tam da tüm ilerici demokratik kitle örgütlerinin yoğun olduğu
10 Kasım’da yapılan değişiklikle, yönetmeliğin adından ‘Psikolojik Danışma’
ifadesi çıkarılmış ve rehber öğretmenlere etüt ve nöbet görevleri yüklenmişti.
Eğitim sendikaları, etüt sırasında çocuğa sus demek zorunda olan bir
öğretmenin, danışmanlık sırasında aynı çocuğa konuş demesinin mümkün olmadığı,
tüm öğretmenlerin haftalık mesai saati 30 saatken rehber öğretmenlerin
mesaisinin 40 saate çıkarıldığı ve bu değişiklik pedagojiye aykırı olduğu için
karşı çıkmıştı.
Artık tüm yurtlardalar!
Eğitim-İş sendikasının yurt genelindeki üyelerinden topladığı bilgi ve
fotoğraflar ise söz konusu değişikliğin eğitimde şimdiden ilginç yansımaları
olduğunu ortaya koydu. Diyanet’in ilk kez 2016 yılında 43 ilde 83 personel ile
pilot proje olarak başlattığı Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) ait ‘yurtlarda
manevi rehberlik’ uygulaması, yeni eğitim öğretim yılında Diyanet İşleri
Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Gençlik ve Spor Bakanlığı
arasında imzalanan işbirliği protokolüyle tüm illere yayıldı. Görevlendirilen
‘manevi rehberler’in, rehberlik öğretmenlerinin vasıfsızlaştırılmasının
ardından ‘her konuda’ danışma hizmeti vermeye istekli oldukları ortaya çıktı.
İşte Eğitim-İş’in ortaya serdiği ‘tanıtım’lardan birkaçı:
1- 'Her şey'in imamı
Sakarya KYK yurdunda dağıtılan broşürde, manevi rehber Ahmet Bey, “her türlü
sorunlarınızı konuşmak için buradayız” diyor. Pedagoji, psikoloji eğitimi alıp
almadığı muamma olan Ahmet Bey’in bir çocuğun uğradığı taciz, aile içi şiddet
gibi konularda ne vasıfla konuşacağı ise koca bir soru işareti olarak ortada
duruyor.
2-'Sadece dini sohbet yok'
Eskişehir’deki bir manevi rehber ise daha da iddialı. Yurt girişindeki
panoya toplantı duyurusu yazan ‘abla’, “Kızlarım” diye başladığı notunda,
“Manevi rehber odasında GENÇ TERAPİ yapacağız” diyor. Psikolojide bile
bulunmayan ‘genç terapi’ kavramının ne olduğu, yurt ‘ablası’nın genç kızları
nasıl rehabilite edeceği kadar belirsiz. Notun en altındaki “Sadece dini sohbet
değildir” ifadesi de, ‘yurt ablası’nın her konuya hevesli olduğunu bir kez daha
vurguluyor.
3- Kuran terapisi
Yine Erzincan’daki bir manevi rehber, diğerlerinin aksine direkt amacına
yöneliyor. Duyuru kâğıdında bu kez ‘terapi’ kelimesi ve espriler yok; onun
yerine “Mescit de Kuran Kursu verilecektir” ifadesi var. “De” bağlacını da
doğru yazamayan rehber, “Gün ve saati uymayanlar irtibat için manevi rehberi
arayabilirler” notuyla öğrencilere kursa katılmaktan başka çare sunmuyor.
STK kamuflajlı cemaatler
Yönetmelikteki bir başka tehlike ise okullara gerici vakıfların girmesini
kolaylaştıran bir madde. Yönetmeliği yargıya taşıyan Eğitim Sen, bu tehlikeye
şöyle dikkat çekiyor: “Getirilen yönetmelikle, nasıl belirleneceği belirli
olmayan ve yalnızca adının geçmesiyle bile kamuoyunda ciddi rahatsızlıklara yol
açabilecek ‘sivil toplum kuruluşlarının’ ‘Rehberlik hizmetleri il danışma
komisyonu’ gibi önemli bir organda yer alabilmesinin önü açılmıştır. AKP ve
MEB, rehberlik hizmeti adı altında okullar’a dini vakıf ve cemaatlerin
elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanımaktadır.”
‘Tüm okullara yayacaklar!’
Yeni yönetmelik açıklandığında “PDR’ye (Psikolojik Danışmanlık ve
Rehberlik) sahip çıkıyoruz. Nöbet tutmuyoruz!” diyerek karşı çıkan Eğitim-İş,
rehber öğretmenlerin mesleki durumunun kötüleştirilmesiyle manevi rehberlerin
yüceltilmesi arasındaki orantıya dikkat çekiyor. “Manevi rehberliğe dair bu
örnekler, çocuklarımızın, sorunlara bilimsel yaklaşan uzman eğitimciler yerine
kimlere emanet edilmek istendiğinin göstergesidir” diyen Eğitim-İş Genel
Başkanı Orhan Yıldırım, şunları söylüyor: “Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik,
bilimsellik olmadan, gerekli zeminler hazırlanmadan yapılamaz ve bu görev,
vasıfsız ya da vasfı ne olduğu ölçülemeyen insanlara emanet edilemez. Bilindiği
üzere MEB, yönetmeliğin kendisiyle beraber adını da değiştirdi ve “Psikolojik
Danışmanlık” ifadesini çıkardı. Bu hamle, bu göreve alelade insanları
getirebilmenin zemini olarak görünüyor. Yurtlarda genelleştirdiği manevi
rehberlik fiyaskosunu, tüm devlet okullarına yayacaklarını düşünüyoruz. Ve buna
asla geçit vermeyeceğiz. Düşünün; bugün dünya çocuk hakları günü, ve çocuklara
bir bayram armağan edilen tek ülkede, çocuklarımızın travmaları, psikolojik
gelişimleri bu hamleyle önemsizleştiriliyor. Rehber öğretmenlerimizi de,
ülkenin çocuklarını da bu art niyete teslim etmeyeceğiz.”