İşlerine iade talebiyle 264 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye
Gülmen'in tutuklu, öğretmen Semih Özakça ile ihraç edilen öğretmen Acun
Karadağ'ın tutuksuz yargılandığı davanın 5'inci duruşması bugün Ankara 19. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Duruşmayı CHP Milletvekilleri Ali Haydar
Hakverdi, Mahmut Tanal, Hilmi Yarayıcı, Ali Şeker ile Bağımsız Ankara
Milletvekili Aylin Nazlıaka, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, KESK Eş
Başkanları, akademisyen Baskın oran ile Veli Saçılık izledi. Numune Hastanesi,
sağlık durumu nedeniyle Gülmen'in duruşmada hazır edilemeyeceğini bildirdi.
Özakça ve Karadağ'ın katıldığı duruşmaya Gülmen ise tutulduğu Numune
Hastanesi'ndeki mahkum koğuşundan SEGBİS aracılığıyla bağlandı.
Semih Özakça: Karar aceleye getirilmeye çalışılıyor
Duruşmada yaşananları anlık olarak cumhuriyet.com.tr'den takip
edebilirsiniz...
12.30: Saat 14.00'a kadar duruşmaya ara verildi.
12.20: Tanık Pelin Tuştaş: Nuriye'yi yakından tanırım. Örgütle ilişkili bir
şey olmadığını biliyorum. İkimiz de Eğitim-Sen'liyiz. Birçok problem yaşadık,
her şeyi konuşurduk. Bu nedenle kesinlikle böyle bir şey olmadığını biliyorum.
12.00: Gülmen'in avukatı Murat Yılmaz, CHP Milletvekili Ali Haydar
Hakverdi'nin tanık olarak dinlenilmesini talep etti. Mahkeme heyetinin bu
talebi kabul etmesi üzerine Hakverdi, tanık kürsüsüne geçti. 15 Temmuz
sonrasında çıkan KHK'lar ile çok sayıda kişinin kamudan ihraç edildiğini
anlatan Hakverdi, bu süreçte çok sayıda kişinin mağdur olduğunu savundu. Çok
sayıda kişinin CHP'ye başvurması üzerine "mağdur komisyonu" oluşturduklarını
belirten Hakverdi, "15 Temmuz gecesi bomba atan uçağın pilotunun eşi de
bize başvuruyordu, hiçbir şeye bulaşmamış kişiler de başvuruyordu. Nuriye
Gülmen ve Acun Karadağ Meclis'e bize geldiler ve dertlerini anlattılar.
Kendilerine 'Komisyona başvurdunuz mu?' diye sorduğumda, 'Evet, başvurduk ama
bir sonuç alacağımızı düşünmüyoruz' cevabını verdiler. Ne yapacaklarını
sorduğumda ise Yüksel Caddesi'nde oturma eylemi başlatıp kamuoyu oluşturmaya
çalışacaklarını söylediler" diye konuştu.
HAKVERDİ: İLK GÜNDEN SON GÜNE KADAR MASUM BİR ŞEKİLDE EYLEMLERİNİ YAPTILAR
Hakverdi, sanıkların böyle bir ortamda oturma eylemine başladıklarını,
oturma eylemi ile kamuoyu oluşturamazlarsa açlık grevine başlayacaklarını
söylediklerini aktardı. Gülmen ve Karadağ'a, "Peki, bizden ne
istiyorsunuz" diye sorduğunu belirten Hakverdi, "Bana, 'OHAL var,
eylem yapıyoruz, polis bizi gözaltına alır. Siz yanımızda olursanız bize fazla
müdahale edilmez' dediler. Eylemin ilk gününde ben son dakika yetişebildim.
Kendimi polislere tanıttım ve Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gidip süreci
takip ettim. İlk günkü eylemde sosyal medyadan paylaşımlar yaptım 'bunlar
suçsuz' diye. Eylemleri yoğun bir gündeme denk geldiği için pek kamuoyu
oluşturamadılar, bu yüzden açlık grevine başladılar diye düşünüyorum. Ben şuna
şahidim; ilk günden son güne kadar masum bir şekilde eylemlerini yaptılar.
Bugün geldiğimiz nokta son derece üzücü, böyle bir şeye tanıklık yaptığım için
utanıyorum" ifadelerini kullandı.
11.30: Avukat Murat Yılmaz savunma yaptı: Esas hakkındaki savunma için süre
ve kovuşturmanın genişletilmesi talebimiz var. Savcının talebini olumlu
karşılıyoruz ama geç kalınmış bir taleptir. İki celse arasında olumlu olumsuz
bir değişiklik olmadığı için keyfi tutulduğunu anlıyoruz. Geçen celsenin çözümü
daha bugün Uyap'a yüklendi. Dolayısıyla inceleme şansımız olmadı. Bu çözümler
alınmadan bizim esas hakkında savunma yapmamız mümkün değil. Mahkeme 7 nolu ara
kararında müdafileriyle uygun saatlerde görüşme kararı verdi. Savcılık, biz bu
talebin nereye gideceğini anlamadık dedi, işi yokuşa sürdü. Yine koridorda ve
kısa süreli olarak görüş yaptırıldı. Ayrıca cumartesi ve pazar da görüşmek
istedik ama savcı tarafından reddedildi, hem de hükümlüler için geçerli olan
yasa dayanak gösterilerek. Sizi aşan bir irade var. Savcılık sizi takmıyor.
Başhekim ben savcıya sorarım, mahkeme kararını dinlemem diyor. Eğer anayasa
uygulanıyorsa, CMK uygulanıyorsa mahkeme kararları kesinlikle uygulanmalıdır.
Ama buna rağmen Numune Hastanesi ve Savcılık bunu dikkate almıyor, kararlarınızı
dikkate almıyor. Tutuklu olduğu için müvekkille vekaletnamesiz görüş
yapabiliriz. Bize vekaletname ve yetki dayatıyorlar. Sunuyoruz. Ertesi gün
tekrar vekaletname ve yetki dayatılıyor. Mahkeme kararlarınız, savcılık eliyle,
hastane eliyle, jandarma eliyle uygulanmıyor. Hiç kimse mahkemenin üstünde
değil.
"SAVCI MÜTAALASINI BURADA HAZIRLAMADI"
Fatih Solak'ın beyanından sonra bize sormadan savcıya sorup mütalaa
istediniz. Halbuki delillerin ortaya koyulması ve tartışılması gerekiyordu.
Mütalaaya karşı beyanlarımızı sormadınız. Bu açık bir usule aykırılık, usul
ihlal edilmiştir. Savcı mütaalasını burada hazırlamadı. Dolayısıyla Fatih'in ne
söylediğinin, Nuriye'nin ne söylediğinin, bizim ne söylediğimizin önemi yok.
Savcılık hazır gelmiş. İtirafçı beyanları hakkında tanıkların Nuriye Gülmen
hakkında iftira atmakta yararı yok dediniz. Bu şahıslar itirafçıdır,
dolayısıyla iftirada menfaatleri var.
RIZA SARRAF GÖNDERMESİ
İktidar Reza Zarrab davası hakkında bunun siyasi dava olduğunu, itirafçılık
hususunun zorla Türkiye'ye zarar vermek için yapıldığını, Reza Zarrab'ın
kullanıldığını söyledi. Beyanları aynen ondan alıyorum. Bunu neden okudum? Biz
bunu çok dikkate aldığımızdan, ABD yargısını çok sevdiğimizden değil. Bekir
Bozdağ diyor ki itirafçıların beyanlarına itimat edilemez. Biz de bu konuda
Berk Ercan ve Fatih Solak'ın beyanlarında menfaatleri olduğunu söylüyorum. Peki
Berk Ercanın yararı nedir? Berk Ercan 30 Ekimde tahliye oldu. Uzun namlulu
silahlarla yakalanan, örgüt üyeliğinden ceza alan Berk Ercan buna rağmen
tahliye oldu. İşte menfaat budur. Polis tutanaklarına göre protestoya 15 bin
kişi katılmış. 58 kişi yargılanıyor. Peki bu dosyalarsa Nuriye'nin patlayıcı
yaptığına, attığına, polise direndiğine ilişkin bir şey var mı? Yok. Resimleri
sunuyorum, en önde pankartı tutuyor.
Bizm de bazı tanıklarımız var. Bunlardan biri CHP milletvekili Ali Haydar
Hakverdi. Nuriye 9 Kasımda işi için eyleme geçmeden Hakverdi ile görüşüyor,
bilgi alışverişinde bulunuyor. Vekil bilgi sahibidir. Dinlenmesi gerekmektedir,
talep ediyoruz.
11.10: Duruşmaya SEGBİS sistemiyle katılan Nuriye Gülmen de tahleyisini
istedi. Gülmen, cezaevi koşullarının ağır olduğunu ve savunma yapabilmek için
koşulların sağlanmadığını söyledi. Gülmen şöyle konuştu:
Sizden tahliyem ile bir lütuf beklemiyorum, sadece hukukun gereklerini
yerine getirmenizi istiyorum.
11.00: Duruşma başladı. Savcı, Nuriye Gülmen'in kaçma şüphesi olmaması ve
delilleri karartma ihtimali olmaması gerekçesi ile adli kontrolle serbest
bırakılmasını istedi.
10.10: Duruşma öncesi konuşan Semih Özakça "Tarihsel olarak umutluyuz.
Emekçiler her zaman kazanır. Umudumuzu yitirmek için hiçbir nedenimiz yok.
Nuriye hocayı da oradan alabiliriz. Umut edelim" dedi.
10.00: Semih Özakça ile eşi Esra Özakça, öğretmen Acun Karadağ, sosyolog
Veli Saçılık duruşma için Sincan Cezaevi'ne geldi. Nuriye ve Semih Özakça'ya
destek olmak için milletvekilleri, avukatlar ve çok sayıda yurttaş da Sincan
Cezaevi önüne geldi.
Ne olmuştu
KHK ile ihraç edildikten sonra açlık grevine başlayan, ardından tutuklanan
akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça'nın yargılandığı davanın
4'üncü duruşmasında, Semih Özakça'nın elektronik kelepçe şartıyla tahliye
edilmesine, Nuriye Gülmen'in ise tutukluluğunun devamına karar verilmişti.
Cazibe merkezleri
AKP'nin Kürdistan’ın
23 İlinde Uygulamaya Soktuğu Cazibe Merkezleri tutmadı..!
Kürt sorunu ekonomik kalkınma yada gelişmiş sorunu olarak gören gösteren
AKP, devlet eliyle ekonomik teşvik paketleriyle çözmeye çalışıyor. Yıllardan bu
yana devlet eliyle uygulanan adları farklı olsada “ Şevkat paketleri” bir kısım
yandaşları zenginleştirmek için Kürt sorununun çözüne katkıda bulunamadı. AKP İktidarının , Kürdistan’ın
23 ilinde süper teşvikler diye 2016 Eylül ayında tanıttığı ‘Cazibe Merkezleri’
programında henüz bir ilerleme sağlanamadı. Toplam 92 milyar liralık yatırım ve
365 bin kişilik istihdam öngören yatırım başvurularının geçen ağustos ayında
Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanması bekleniyordu. Ancak, 24 Ocak-27
Şubat döneminde yapılan başvurulara ilişkin aradan geçen sürede herhangi bir
açıklama yapılmadı. Bu durum yatırım için başvuran iş insanlarını da
umutsuzluğa sevk etti.
Yatırımlar ertelendi
Bölgedeki iş insanları Cazibe Merkezleri programının tamamen rafa
kalkabileceğini ifade ediyor. Ayrıca bu programı bekleyen birçok iş insanı da
yatırımını erteledi. Bu sürenin uzaması da her geçen gün 23 ile eksi yazıyor.
Doğu ve Güneydoğu’daki illerin neredeyse hepsinde her dört kişiden biri işsiz.
Programla en azından işsizlik konusunda bir nebze de olsa mesafe kaydedilmesi
bekleniyordu.
Yatırımlara verilecek destekler için 2017 yılı bütçesinden de kaynak ayrılmıştı.
Cazibe Merkezlerinin koordinasyonu ilk olarak Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’a
verilmişti. Başvurular için öngörülen süre dolduktan sonra ise Başbakan
Yardımcılığı bünyesindeki, Kalkınma Bankası’nın uzmanları sahaya inerek
başvuruların tamamını yatırım yeri ve firma bazında incelemeye tabi tuttu. Bu
incelemeler de geçen haziran ayında tamamlanarak sonuçlar Başbakanlık’a
iletildi. Bu süreçte, kabinede yapılan değişikliğin ardından, 8 Ağustos’ta
Başbakanlık Genelgesi ile Cazibe Merkezleri programının koordinasyonu görevi
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’a bağlandı.
Rafa kalkabilir
Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı
Burç Baysal, ‘Cazibe Merkezleri’ programının sonuçlarının açıklanmaması
nedeniyle herkesin kaybettiğini vurgulayarak, “Birçok üyemiz programı beklediği
için yapacakları birçok yatırımı da erteledi. Entegre tesise dönmek için belki
teşvik olur beklentisi vardı. Artık programın uygulanacağına dönük umut da
kalmadı” diye konuştu.
Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Batman, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır,
Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır, Kars, Malatya, Mardin,
Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van’ı kapsayan programla verilmesi
hedeflenen bazı destekler şöyle:
* Yatırımcılara Hazine arazisi dahil yatırım yeri tahsisi.
* TOKİ aracılığıyla bina inşaatı.
* 10 milyon liraya kadar faizsiz yatırım desteği.
* Üretim yerini kapsamdaki illere taşıyanlara 1 milyon liraya kadar destek.
Belirsizlik giderilmeli
Van Ticaret Ve Sanayi Odası Başkan Necdet Takva, Cazibe Merkezleri programı
kapsamında Van’da 200 firmanın 2 milyar TL yatırım başvurusu olduğunu
belirterek, “Bir yılı aşkın süredir bekliyoruz. Bu belirsizliğin giderilmesi
gerekiyor. 23 ildeki yatırımlar buna endekslenmiş. Artık beklentiyi karşılayacak
hızda hareket edilmeli” dedi. Takva, program için 2017’de yaklaşık 1.5 milyar
TL bütçe ayrıldığını anımsatarak, en azından her kent için 2-3 projenin hayata
geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Şu anda mevcut yatırımların da
ertelendiğini, bir yıldır herkesin beklenti içinde olduğunu anlatan Takva,
“Hükümetin bütün hazırlıkları tamamlayıp sonra bu programı açıklaması
gerekiyordu. Ancak maalesef bizde önce açıklama yapılıyor, sonra mevzuat,
altyapı çalışmalarına bakılıyor. Yıl bitmeden sonuçların açıklanmasını
istiyoruz” diye konuştu.
Sekiz aydır yanıt yok
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, Başbakan’ın,
geçen yıl Diyarbakır’da açıkladığı ‘Cazibe Merkezi’ programı kapsamında kentte
375 firmanın toplam 6.5 milyarlık yatırım yapmak için sekiz ay önce yaptıkları
başvuruya henüz yanıt verilmediğini söyledi.
DHA’ya konuşan Sayar, “Cazibe merkezi programı tanıtıldığı zaman bir
yatırım ortamının oluşmasını sağlanmıştı. Kamuözel sektör açısından önemli bir
projeydi. Şubat ayında başvurular alınmaya başlandı. Diyarbakır ile birlikte
toplam 23 ili kapsıyordu. Oluşan o olumlu atmosfer, Cazibe Merkezi programının
açıklanmamasıyla beraber yatırımların önünde bir engel olmaya, yanı sıra
yatırıcımlara bir belirsizlik yaşatmasına neden oldu. Cazibe Merkezi
programlarının ivedi bir şekilde açıklanması gerekiyor” dedi.