15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal neticesinde
mesleğinden ihraç edilenler arasında binlerce akademisyen de bulunuyor.
Murat Belge, 27 Mayıs darbesi sonrasında da 147 akademisyenin
üniversitelerden uzaklaştırıldığını paylaşarak , bugün de aynı tablonun
yaşandığına yer veriyor yazısında. Ancak 27 Mayıs'tan farklı olarak bu sefer
147 değil, yüzlerce akademisyen uzaklaştırıldı üniversitelerden.
"Bu tespit ayrıca bir şey daha gösteriyor: Türkiye tarihinin
tekrarlılığını. “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü aslında saçma bir sözdür; ve
bütün “saçma bilgelik”ler gibi hemen benimsenmiştir" diyor Belge.
Belge'ye göre her şey aynı şekide yaşanmasa da benzerlik gösteriyor.
Bunların da koşulların değişmemesinden kaynaklı olduğunu ifade eden Belge, şu
örneği veriyor:
Bir diktatörlük kuruyorsanız ya da kurmuşsanız, neyi yapacağınız ve neyi
yapmayacağınız büyük ölçüde bellidir. Diktatörlük kuruyorsanız, söz gelişi
öğretim kurumlarına özerklik sağlayan bir yasa çıkarmazsınız; demokrasi kurmaya
çalışıyorsanız, öğretim kurumlarında özerkleşmeyi engelleyen yasaları iptal
edersiniz.
Belge bugün ve tarihte yaşanan, Türkiye'de tekerrür ettiğini belirttiği
olaylara yer veriyor yazısında:
Bu uzunca girişten sonra asıl değinmek istediğim konuya geleyim: Darbe
girişimi ile İzmir suikastı girişimi arasındaki benzerlik konusuna.
Mustafa Kemal kapsamlı bir dönüşüme hazırlanıyordu – başlamıştı da.
Toplumda bugüne karşı hatırı sayılır bir direnç vardı. Suikast girişiminin
ardından mahkeme, idamlar, Takrir-i Sükûn Kanunu ve uygulamaları ile bu direnç
yerle bir edildi. Bu koşullarda, tasarlanan o dönüşümü devreye sokmak da
kolaylaştı.
O gün var olan “direncin” bugün iktidara geldiğini sanırım söyleyebiliriz.
Bugün iktidar kapsamlı bir toplumsal dönüşüme hazırlanıyor – başladı da. Bir
“İslamlaştırma” olarak nitelenebilir bu dönüşüme karşı hatırı sayılır bir
direniş var toplumda. Bunu yapmayı planlayan siyasi iradeye karşı da bir
direniş var.
Bu ortamda böyle bir girişim oluyor. Şimdiki yasanın adı “Takrir-i Sükûn”
değil, OHAL. İşte sayıları yüz binleri bulan işten atılmalar, tutuklamalar v.b.
Suikast girişimiyle birlikte Şeyh Sait ayaklanması başlamıştı. İktidar, bütün
Kürtlere savaş açmayı da ihmal etmedi. Sonuç olarak, darbe girişimi AKP
iktidarına istediği, özlediği düzeni kurmaya yardımcı oldu.
Kılıçdaroğlu “kontrollü darbe” demişti: Batı dünyasında pek çok kişi bu
girişimin otantik bir darbe girişimi olduğuna pek inanmamıştı. Bunlar da AKP
iktidarını fena halde kızdırmıştı. Ben, girişimin AKP eliyle hazırlandığına
inananlardan değilim. Ama AKP iktidarına fazlasıyla yardımcı olduğunu görüyorum
– başka herkesin de gördüğü gibi.
İzmir suikastı girişimini Atatürk rejimi düzenlemedi. Ama başarısız
girişimden yararlandı. Peki, böyle bir hazırlık olduğundan habersiz miydi
rejim? Olmadığını düşündüren çeşitli ipuçları var. Örneğin, Kılıç Ali’nin Ayıcı
Arif’le konuşmasından, bir süreden beri Arif’in göz hapsinde olduğu
anlaşılıyor.
Böyle olaylara bakınca “Tarih aslında ‘tekerrür etmez; ama Türkiye’de eder”
diyesi geliyor insanın.