AKP iktidarıyla birlikte İran
ambargosunu delen Reza Zarrab’ın itiraflarda bulunduğu ABD’deki duruşmada
yaşananlar dakika dakika Twitter’da paylaşıldı. ABD’li muhabirler Katie
Zavadski ve Adam Klasfeld’in duruşma salonundan yazdığı Twitler pek çok kişi
tarafından takip edildi. Söz konusu Twitleri çevirmen Seblâ Küçük hemen
çevirerek takipçileriyle paylaştı.
Reuters: Zarrab, jüriye Eski AB Bakanı
Egemen Bağış’ın Aktif Bank’ta hesap açması için kendisine yardım ettiğini
söyledi.
Zarrab: Aktif Bank genel müdürü ile
görüşmeden sonra hesap açtım. Hesap 5-10 milyon Euro ile başladı (günlük işlem
hacmi)
Zarrab, İran’ın eski cumhurbaşkanı
Ahmedinecad ile bağlantısını anlatmaya başladı. Zarrab, Aktifbank ile arasının
nasıl açıldığını anlatıyor.
Zarrab: Aktifbank İranlılarla doğrudan
çalışıyordu ve ben aradan çıkarıldım.
Soru: Aktifbank gelirinizin önemli bir
kısmı mıydı?
Zarrab: Kesinlikle, evet.
Zarrab, Halkbank ile ilişkisini
anlatmaya başladı. Zarrab, Halkbank ile ilişkisinin 2012’de başladığını ancak
bağlantılarını bundan daha eski bir tarihte kurduğunu söylüyor. Zarrab, Türk
işadamı Ahmet Alacacı’nın İran’ın kazançlarının Halkbank’a yatırılması için
altın ihracatı sistemini önerdiğini söylüyor.
Zarrab: Eşim Türkiye’de ünlü bir sanatçı
olduğu için sürekli göz önünde olan birisiydim.
Zarrab, eşi Ebru Gündeş yüzünden,
Süleyman Aslan’ın kendisiyle çalışmadığını, Aslan’a göre kendisinin fazla göz
önünde olduğunu söylüyor. Zarrab, bu nedenle Zafer Çağlayan’a gittiğini söylüyor.
Soru: Aslan sizi reddettikten sonra
neden Çağlayan ile irtibat kurdunuz?
Zarrab: Çünkü Türkiye’nin ekonomi
bakanıydı.
Zarrab: Sanırım Çağlayan’a 45-50 milyon
Euro tutarında rüşvet ödedim!
Zarrab, Halkbank işini bağlamaya
çalışırken dönemin ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’a rüşvet ödemeye başladığını
söylüyor. “Sanırım ona 45-50 milyon Euro ödedim” diyor. Ayrıca başka para
birimleriyle ödediği tutarlar olduğunu söylüyor. Çağlayan, Zarrab’dan İran ile
yapılan işlerden 50-50 kâr payı istemiş.
Soru: Çağlayan’a bu ödemeleri nasıl
yaptınız?
Zarrab: Nakit, değerli eşya ve banka
havalesiyle.
Soru: Çağlayan’ın ailesine ödeme yapıldı
mı?
Zarrab: Yapıldı.
Savcı, İran’la yürütülen ticaretten kâr
olarak Çağlayan’ın kardeşine yapılan 2.4 milyon TL’lik ödemenin dekontunu kanıt
olarak sundu. Atilla’nın avukatı itiraz etti. Hakim Berman kanıtı kabul ediyor.
Zarrab, altın ticaretini anlatan bir
şema çizmek üzere tanık kürsüsünden indi. Zarrab, “İşlem ilk olarak İran’ın
Türkiye’ye ham petrol ve doğalgaz satmasıyla başlıyordu.” diyor. İran Ulusal
Petrol Şirketi Tüpraş’a petrol, Botaş’a doğalgaz satıyordu.
Zarrab: Tüpraş, Botaş ve İran Ulusal
Petrol Şirketi’nin Halkbank’ta hesapları var.
Zarrab, İran’da kurulan Sermaye Exchange
adlı bir şirketten söz ediyor. Bu şirket sadece altın ticareti için kurulmuştu
ancak işin doğasına uyması için gerçek ticaret varmış gibi gösteriliyordu.
Zarrab, Sermaye Exchange’in de Halkbank’ta bir hesabı olduğunu, İran Ulusal
Petrol Şirketi’nin (NIOC) buraya para transfer ettiğini söylüyor. Çünkü NIOC,
ABD’nin ve BM’nin yaptırımları nedeniyle Halkbank’taki kendi hesabından
uluslararası para havalesi yapamıyor.
İran Ulusal Petrol Şirketi’nin (NIOC)
paraları Halkbank’ta Sermaye Exchange hesabına geçince, Zarrab’ın şirketi
devreye giriyor. “Bir sonraki adımda Sermaye Exchange’in parayı bana vermesi
lazım ki uluslararası para transferi taleplerini yerine getirebileyim.”
Sermaye Exchange, Halkbank’a, paranın
Zarrab’a ait Safir Altın şirketine aktarılması için talimat veriyor.
Para, artık Zarrab’a ait bir şirketin
hesabında görünüyor. Zarrab, bu para karşılığında altın temin eden bir şirket
var, diyor. “Safir Altın, parayı, altını temin eden şirkete gönderiyor” ve para
Safir Altın’ın hesaplarından çekiliyor. Tüm işlemler Halkbank’ta
gerçekleştiriliyor.
Çünkü İran’ın parası Halkbank’ta. “Bu
parayı Halkbank içinde dolaştırarak, artık Halkbank dışına çıkarabileceğimiz
bir noktaya yaklaşıyoruz” diyor. “Aslında bu, tasarlanan yöntemlerden biri,
çünkü İran Ulusal Petrol Şirketi bu işlemi doğrudan yapamıyor.”
Sıra parayı dışarı çıkarmakta… Bunun
için para, Euro veya TL cinsinden Denizbank’a aktarılıyor. Para böylece
Halkbank’tan çıkarılmış oluyor.
Zarrab: “İran Ulusal Petrol Şirketi’nin
Semaye Exchange’e verdiği havale emri benim ofisime geliyor. Bu bir ödeme
emri.”
Zarrab, bu parayla, Royal Group şirketi
aracılığıyla altın satın alıyor. Yani para, altına çevriliyor.
Zarrab: Benim adamlarım ellerinde
çantalarla Rona Döviz’e gidiyor, çantaları doldurup geliyorlar.
Zarrab: Bu kuryeler çantalardaki altını
Dubai’ye götürüyorlar. Ancak Türkiye’de hazırlanan gümrük belgelerinde
altınların varış yeri Dubai üzerinden transitle İran olarak gösteriliyor. Ama
altın hiçbir zaman İran’a götürülmüyor.”
Altınlar, Dubai’de Zarrab’ın ofisine
götürülüyor. Yani Türkiye’de Zarrab’a ait Royal Group’tan alınan altınlar,
Dubai’de Zarrab’a ait şirkete götürülüyor.
Zarrab: Artık bu noktada altının
satılması ve tekrar nakde çevrilmesi gerekiyor.
Zarrab: (altınlar İran’a götürülmüyor)
Çünkü İran’da para veya altına ihtiyaç yok. Bunlarla uluslararası ödemelerin
yapılması lazım ve para İran’a girerse bunlarla uluslararası ödeme yapamam.
Zarrab, altını Dubai’de dirheme
çevirdiklerini söylüyor.
Dirhemleri Dubai’de, ABD’li Standard
Chartered Bankası’nda da hesabı olan bir döviz bürosuna götürüyorlar. Bu arada
İstanbul’daki Royal Office’e gelen havale emri, Zarrab’ın Dubai’deki Atlantis
şirketine gidiyor. Böylece havale emri ile para bir araya geliyor.
Ardından bu para, İran’ın borçlu olduğu
şirketlere gönderiliyor. Bazı işlemler (örn. Çinli şirketlere) Standard
Chartered ve diğer bir ABD bankası üzerinden yapılıyor.
Zarrab, tüm bu planın, Halkbank’ta
sıkışan İran parasını genel dolaşıma sokarak İran’ın uluslararası borçlarının
ödenmesi için tasarlandığını söylüyor.
Hakim Zarrab’a, paranın serbest kalması
için kaç farklı işlem yapıldığı soruyor.
Zarrab, “Saymam gerek… En az 10 işlem”
diyor.
Eski Halkbank yöneticisi Levent
Balkan’ın Zarrab’a gönderdiği bir e-posta inceleniyor.
Mahkemede Zarrab ile Halkbank GM
arasındaki telefon görüşmesinin kayıtları inceleniyor. Görüşmenin ilk kısmında,
Zarrab’ın Halkbank’tan istediği krediden, ikinci kısmı İran’la ilgili
işlemlerden bahsediliyor.
Zarrab ile Aslan arasında telefon
kaydının konusu 70 milyon dolarlık bir para transferi. Transfer İran Ulusal
Petrol Şirketi’nin hesabından doğrudan Zarrab’ın hesabına yapılmış. Zarrab,
bunun “aptalca” olduğunu söylüyor ve bu transferin iptal edilmesini istiyor.
Zarrab, Süleyman Aslan’ın/Halkbank’ın
yaptırımları çok iyi bildiğini, hangi işlemlerin bu yaptırımların ihlali
anlamına geleceğini bildiğini söylüyor.
Zarrab’a ait Royal Group’ta çalışan Gita
Taheri’nin Zarrab’a gönderdiği bir e-posta inceleniyor. Gönderildiği tarih 15
Mayıs 2012. Türkiye Cumhuriyeti’nde verilmiş bir gümrük beyanı. Altın
külçelerinin listesi var.
Gümrük beyanında altınların varış yeri
olarak “İran” yazıyor.
“Altınları İran’a gönderdiniz mi?” diye
soruluyor. Zarrab, “Hayır” diyor.
Zarrab, Halkbank’ın, gümrük beyanında
altınların varış yeri olarak “İran” yazmasını istediğini söylüyor.
Zarrab, Süleyman Aslan’ın ve Hakan
Atilla’nın kendisinden altınların gideceği yeri “İran” olarak göstermesini
istediklerini söylüyor. (Yani yalanı onların söylettiğini kastediyor.)
Başka bir telefon görüşmesi kaydına
geçildi. Görüşme, Zarrab’ın “Royal Group’ta benden sonraki ikinci adam” dediği
Abdullah Happani ile Zarrab arasında.
Görüşmede Zarrab ile Happani, ABD’nin
yaptırımlarındaki değişiklikler nedeniyle gümrük belgelerinde artık altınların
varış yeri olarak “İran” yazamayacaklarını konuşuyor. Ne yazacaklarını Halkbank
söyleyecekmiş.
Zarrab, kayıtlarda altınları taşımak
için artık kurye kullanmak zorunda olduklarını söylüyor. Kuryeler altınları
İran’a götürmeyecek, Dubai’de bırakıp geri döneceklerdi.
Zarrab: Bu bizim kararımız, bizim
tercihimiz değildi. Halkbank bize öyle talimat verdiği için bunu yapmak zorunda
kaldık.
Savcı: Halkbank’tan ne kadar para
çektiniz?
Zarrab: Birkaç milyar.
Hakim: Hangi para biriminde?
Zarrab: Euro.
Soru: Bahsettiğiniz birkaç milyar, altın
almak için mi kullanıldı?
Zarrab: İran’dan aldığımız ve altın ticareti
olarak lanse ettiğimiz uluslararası para transferi talimatlarını
gerçekleştirmek için kullanıldı.
Başka bir telefon görüşmesi dökümü.
Happani ile Zarrab arasında. Sermaye Exchange’in gönderdiği havale emrinin
ödemesinin geciktiğinden çünkü Dubai’nin elindeki dirhemlerin azaldığından
bahsediyorlar. (Muhabir, bu ifadeye anlam veremediğini söylüyor)
Zarrab, Türkiye’den altın gönderilmiş
gibi gösterilen sahte işlemlerde “Çukurova” kodunu kullandıklarını söylüyor.
Bugünkü duruşma sona eriyor. Zarrab ifadesine
yarın devam edecek.
Jüri ve Zarrab salondan ayrıldıktan
sonra, hakim Berman, Zarrab’ın duruşmalara sivil kıyafetle gelmesine olanak
veren bir talimat çıkarabileceğini söyledi.