Alevi inancına “sapkın, çarpık” söylemlerle hakaret edilen mektubu
Meclis’in gündemine taşıyan HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, “Bu kişi
ve/veya kişiler, resmi ya da gayri resmi kuruluşlar kimler tarafından teşvik
edilmektedir?” diye sordu.
Takma adla Manisa’dan gönderilen mektupta Kızılbaş Alevi dedelerine “kafir”
denilirken, Alevilerin ibadetleri ise şöyle hedef alındı:
“Çok sayıda kafir olan Kızılbaş dedelerinin mezar öpme, mezara mum yakma
gibi ölüye hiçbir yararı olmayan adetler, kadınlı erkekli cem-dans-sazlı
ayinleri ile camileri ve mescitleri tahkir-hakir görme, rezilliklerin peşinden
gitme, tesettür emrini inkar.”
Ayrıca mektupta Alevilik, “Şia ve kalıntısı Kızılbaşlık, Hıristiyanlık,
Yahudi esatirleri yani efsaneleri karışımı sapkın bir inanç” olarak tanımlandı.
Ermeniler ve Dersimlilerle ile ilgili de ırkçı ifadelerin yer aldığı
mektuptan bir bölüm şöyle:
“Atatürk döneminde ise Ermeni tehcir emrine uymayıp aynı soydan veya
kültürden geldikleri Ermenileri saklayıp göçlerini engelleyen Dersim halkının
çoğunun üzerine Atatürk’ün emri ve Pilot Sabiha Gökçen’in de uçakla
bombardımana katıldığı operasyonla isyan bastırılmış… sorumlular idam
edilmiştir.”
BAŞBAKAN YILDIRIM'A SORDU
Mektubu Meclis’in gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP)
Antep milletvekili Mahut Toğrul ise, Türk Dil Kurumu’nun (TDK) “Alevilik” için
yaptığı tanımlamayı hatırlatarak Başbakan Binali Yıldırım’dan şu soruları
yanıtlamasını istedi:
Alevi inancına karşı bu tür nefret söylemi içeren mektuplar kim ve/veya
kimler tarafından gönderilmiştir? Bu şahıs ve/veya şahısların kimliğinin
belirlenmesi için bir girişimde bulunacak mısınız? Alevi inancına karşı yapılan
bu saldırıların derhal durdurulması için bir çalışma yürütecek misiniz?
Alevilere yönelik çok çeşitli hakaret içeren tanımlar yapılmaktadır. Bu
tanımların yapılmasının temel nedeni nedir?
Alevi inancı için yapılan ırkçı tanımlama ya da hakaret içerikli mektup ile
Alevi yurttaşlar kimler tarafından hedef gösterilmektir? Bu ırkçı tanımlama
veya hakaret içerikli mektuplar hakkında bir inceleme başlatacak mısınız? Bu
kişi ve/veya kişiler, resmi ya da gayri resmi kuruluşlar kimler tarafından
teşvik edilmektedir?
TDK sözlüğünde Alevilik için yapılan tanımlamanın da “hakaret” içerikli
olması ile mektubun içeriğindeki ifadelerin benzer olmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz? Alevilik inancına ilişkin bu algının üretilmesinde resmi
kurumların tezlerinin payı nedir?
Alevi inancına karşı bu tür söylemler içeren mektuplar daha önce de pek çok
kez Alevi kurumlarına gönderilmiştir. Geçmişten günümüze süregelen bu tür
durumlarda bu şahıslar hakkında herhangi bir hukuki iş ve işlemler
yürütülmüştür?