26 Ocak 2018 Cuma

Kitle örgütlerinden çağrı: Barış talebini yükseltelim..!

Ankara’da bulunan demokratik kitle örgütleriyle çok sayıda kişi ve aydının katılımıyla Afrin harekatına ilişkin açıklama yapıldı. Savaşa karşı barışın sesini yükseltme çağrısı yapılan açıklamada, insanlığın test edildiği bir dönemden geçildiğinin altı çizildi.
SES Genel Merkezi toplantı salonunda yapılan açıklamaya HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Şair Ahmet Telli ile çok sayıda sivil topum örgütü, sendika ve dernek temsilcisi katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Betül Koca, “Bunun (Afrin harekatı) Kürt halkının direnişine karşı olduğunu biliyoruz” dedi.
Kurumlar adına yapılan ortak açıklamayı ise Şair Ahmet Telli okudu. Telli’nin okuduğu metin şöyle:
BARIŞ İHTİMALİNE SON DARBE: Savaş sadece insanların ölümü değil, barışın ve özgürlüklerin yok olması demektir. 20 Ocak 2018 Afrin harekatı tamda bu değerlendirmeyi doğrular niteliktedir. Ortadoğu ve bölgede barış ihtimaline vurulan son darbe olmasının yanı sıra, halklar arasında telefasi mümkün olmayan kin ve nefret dalgası yayacak olan bu harekat Türkiye’yi çıkmaz bir karanlığa sürüklemektedir. 7 yıl boyunca Türkiye topraklarına tek bir çakıl taşının atılmadığı Kürt illerine ‘ülke güvenliği’ diye yapılan bu saldırı, iç politika da sıkışmış AKP’nin koltuğunu sağlamlaştırma çabasından başka bir şey değildir.”
BARIŞ İÇİN DAHA FAZLA MÜCADELE: Bu nedenle toplumsal muhalefete, savaş karşıtlarına ve barış aktivistlerine yönelik ağır bir saldırıya girişilmiştir. Savaşın sesini yükseltmek ve barışın sesini kısmaya yönelmişlerdir. Bu koşullarda barışın sesini büyütmek herkes ve hepimiz açısından insani ve vicdani bir görev olduğu kadar özgürlüklere sahip çıkmanın birincil görevidir. Bu anlayış ile savaşa hayır diyor, barış için daha fazla mücadele edeceğimizi kamuoyuna açıklıyoruz.
YILDIRIM: OY DEVŞİRME PLANI
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ise konuşmasında, “Sadece barışseverliğin demokratlığın test edildiği günler değil insanlın test edildiği günlerden geçiyoruz” dedi ve ekledi:
OY DEVŞİRME PLANI OLARAK DEVREYE SOKULDU: Milliyetçilik ve ırkçılık bir histeri olarak bütün topluma pompalanmaktadır. Savaşın kutsandığı, insanların canı ve kanı üzerinden iktidarın hakim kılınmaya çalışıldığı bir süreç. Bir dizi seçimler silsilesinin oy devşirme planı olarak devreye sokulduğu bir savaş. Ülkenin bir yarısının oyunu almak için diğer yarısının düşmanlaştırıldığı bir süreç hakim kılınmaya çalışıldı. Partimiz dışındaki bütün partilerin kendisini bu vesayet sürecine yapıştırmış olması ülkemiz adına büyük talihsizlik.
ÖSO EL KAİDE UNSURLARINDAN OLUŞUYOR: Afrin’e gönderilen ÖSO’nun iki gruptan oluşuyor. El Kaide uzantıları var. Bu oluşumlar halkların dişi tırnağı ile oluşturduğu yönetimlere saldırdı. Türkiye’de barış isteyenler tahmin edilen çok. Bu kesimler savaşı durdurmalı.
TABİP ODALARI: SAVAŞ HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR
Öte yandan Doğu ve Güneydoğu Bölge Tabip Odaları da savaşa karşı barış çağrısı yaptı. Tabip Odaları adına yapılan açıklamada şöyle denildi:
Biz hekimler, yaşatmak için yemin etmiş, yaşama adanmış meslek grubunun üyeleriyiz. Doğal olarak savaşa çağrı yapan ve güzellemeler sunan bir tutumun karşısında yer aldık/yer almaya devam edeceğiz. Savaş ölümlerin yanı sıra ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiren en önemli halk sağlığı sorunudur.
Savaş; öldürür, insanların yaşam alanı ve doğayı bir bütün olarak tahrip eder; öncelikle kadınları, çocukları etkiler ve toplumların hafızasında sonraki nesillere de aktarılan derin yaralar oluşturur.
Sağlık ve Yaşam için çırpınan hiç bir sağlıkçıya savaş kabul ettirilemez; hiç bir gerekçe bahane olamaz. Kimse bunu baskıyla da söyletemez. Savaş gerekçesi yapılan hiç bir amaç yaşamdan daha kutsal olamaz. Uluslararası hukuka ve meşruiyete aykırı hususlar olduğu TİHV tarafından da vurgulanan Afrin Harekatı konusunda sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 100 ü aşkın insan göz altına alınmıştır. Savaşı övmek ve propagandasını yapmak suç kapsamında olması gerekirken BARIŞ ı talep etmek, güvenliğin halkların barış içinde yaşamasını sağlamakla mümkün olacağını ifade etmek suç olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme 20. Maddeyi hatırlatıyoruz ve ülkemizde savaşın gerekçelendirmesi için yapılan propagandanın aslında suç kapsamına dahil olduğunu vurguluyoruz. (http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MedeniVeSiyasiHaklaraIliskinSozlesme.pdf)
”Zeytin Dalı” ancak barışı temsil edebilir ve ancak savaşın olmadığı BARIŞçıl bir ortamda çocukların ölümlerini engelleyebilir. Savaşta sivillerin zarar görmüyor olduğunu söylemek; yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz acı deneyimlerin tümüyle görmezlikten gelmektir. Her vicdan sahibi kişi savaşın bir yıkım olduğunu bilir. Unutulmamalıdır ki her savaşta en çok zarar gören sivillerdir.
Halkların ortak ve demokratik yaşam iradesine saygılı olunmalıdır. Toplumu ayrıştırmaya ve barış isteyenleri ötekileştirmeye yönelik uygulamalara son verilmelidir.
Sonuç olarak savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunuyoruz. Bunun için de Herkesi savaş Politikalarına karşı durmaya, toplumsal barışa sahip çıkmaya, savaşların son bulduğu tüm halkların kendi özgür iradeleri ile barış içerisinde yaşayacakları bir gelecek ve BARIŞ için mücadele etmeye çağırıyoruz.
ÖLÜMe karşı YAŞAM
SİYAHa kaşı BEYAZ

SAVAŞa karşı BARIŞ.”