Ankara’da bulunan demokratik kitle
örgütleriyle çok sayıda kişi ve aydının katılımıyla Afrin harekatına ilişkin
açıklama yapıldı. Savaşa karşı barışın sesini yükseltme çağrısı yapılan
açıklamada, insanlığın test edildiği bir dönemden geçildiğinin altı çizildi.
SES Genel Merkezi toplantı salonunda
yapılan açıklamaya HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, Şair Ahmet Telli ile
çok sayıda sivil topum örgütü, sendika ve dernek temsilcisi katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Betül Koca,
“Bunun (Afrin harekatı) Kürt halkının direnişine karşı olduğunu biliyoruz”
dedi.
Kurumlar adına yapılan ortak açıklamayı
ise Şair Ahmet Telli okudu. Telli’nin okuduğu metin şöyle:
BARIŞ İHTİMALİNE SON DARBE: Savaş sadece
insanların ölümü değil, barışın ve özgürlüklerin yok olması demektir. 20 Ocak
2018 Afrin harekatı tamda bu değerlendirmeyi doğrular niteliktedir. Ortadoğu ve
bölgede barış ihtimaline vurulan son darbe olmasının yanı sıra, halklar
arasında telefasi mümkün olmayan kin ve nefret dalgası yayacak olan bu harekat
Türkiye’yi çıkmaz bir karanlığa sürüklemektedir. 7 yıl boyunca Türkiye
topraklarına tek bir çakıl taşının atılmadığı Kürt illerine ‘ülke güvenliği’
diye yapılan bu saldırı, iç politika da sıkışmış AKP’nin koltuğunu
sağlamlaştırma çabasından başka bir şey değildir.”
BARIŞ İÇİN DAHA FAZLA MÜCADELE: Bu
nedenle toplumsal muhalefete, savaş karşıtlarına ve barış aktivistlerine
yönelik ağır bir saldırıya girişilmiştir. Savaşın sesini yükseltmek ve barışın
sesini kısmaya yönelmişlerdir. Bu koşullarda barışın sesini büyütmek herkes ve
hepimiz açısından insani ve vicdani bir görev olduğu kadar özgürlüklere sahip
çıkmanın birincil görevidir. Bu anlayış ile savaşa hayır diyor, barış için daha
fazla mücadele edeceğimizi kamuoyuna açıklıyoruz.
YILDIRIM: OY DEVŞİRME PLANI
HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım ise
konuşmasında, “Sadece barışseverliğin demokratlığın test edildiği günler değil
insanlın test edildiği günlerden geçiyoruz” dedi ve ekledi:
OY DEVŞİRME PLANI OLARAK DEVREYE
SOKULDU: Milliyetçilik ve ırkçılık bir histeri olarak bütün topluma
pompalanmaktadır. Savaşın kutsandığı, insanların canı ve kanı üzerinden
iktidarın hakim kılınmaya çalışıldığı bir süreç. Bir dizi seçimler silsilesinin
oy devşirme planı olarak devreye sokulduğu bir savaş. Ülkenin bir yarısının
oyunu almak için diğer yarısının düşmanlaştırıldığı bir süreç hakim kılınmaya
çalışıldı. Partimiz dışındaki bütün partilerin kendisini bu vesayet sürecine
yapıştırmış olması ülkemiz adına büyük talihsizlik.
ÖSO EL KAİDE UNSURLARINDAN OLUŞUYOR:
Afrin’e gönderilen ÖSO’nun iki gruptan oluşuyor. El Kaide uzantıları var. Bu
oluşumlar halkların dişi tırnağı ile oluşturduğu yönetimlere saldırdı.
Türkiye’de barış isteyenler tahmin edilen çok. Bu kesimler savaşı durdurmalı.
TABİP ODALARI: SAVAŞ HALK SAĞLIĞI
SORUNUDUR
Öte yandan Doğu ve Güneydoğu Bölge Tabip
Odaları da savaşa karşı barış çağrısı yaptı. Tabip Odaları adına yapılan
açıklamada şöyle denildi:
Biz hekimler, yaşatmak için yemin etmiş,
yaşama adanmış meslek grubunun üyeleriyiz. Doğal olarak savaşa çağrı yapan ve
güzellemeler sunan bir tutumun karşısında yer aldık/yer almaya devam edeceğiz.
Savaş ölümlerin yanı sıra ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiren en
önemli halk sağlığı sorunudur.
Savaş; öldürür, insanların yaşam alanı
ve doğayı bir bütün olarak tahrip eder; öncelikle kadınları, çocukları etkiler
ve toplumların hafızasında sonraki nesillere de aktarılan derin yaralar
oluşturur.
Sağlık ve Yaşam için çırpınan hiç bir
sağlıkçıya savaş kabul ettirilemez; hiç bir gerekçe bahane olamaz. Kimse bunu
baskıyla da söyletemez. Savaş gerekçesi yapılan hiç bir amaç yaşamdan daha
kutsal olamaz. Uluslararası hukuka ve meşruiyete aykırı hususlar olduğu TİHV
tarafından da vurgulanan Afrin Harekatı konusunda sosyal medya paylaşımları
gerekçe gösterilerek 100 ü aşkın insan göz altına alınmıştır. Savaşı övmek ve
propagandasını yapmak suç kapsamında olması gerekirken BARIŞ ı talep etmek,
güvenliğin halkların barış içinde yaşamasını sağlamakla mümkün olacağını ifade
etmek suç olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Birleşmiş Milletler Medeni ve
Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme 20. Maddeyi hatırlatıyoruz ve
ülkemizde savaşın gerekçelendirmesi için yapılan propagandanın aslında suç
kapsamına dahil olduğunu vurguluyoruz.
(http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/08/03/MedeniVeSiyasiHaklaraIliskinSozlesme.pdf)
”Zeytin Dalı” ancak barışı temsil
edebilir ve ancak savaşın olmadığı BARIŞçıl bir ortamda çocukların ölümlerini
engelleyebilir. Savaşta sivillerin zarar görmüyor olduğunu söylemek;
yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz acı deneyimlerin tümüyle görmezlikten
gelmektir. Her vicdan sahibi kişi savaşın bir yıkım olduğunu bilir. Unutulmamalıdır
ki her savaşta en çok zarar gören sivillerdir.
Halkların ortak ve demokratik yaşam
iradesine saygılı olunmalıdır. Toplumu ayrıştırmaya ve barış isteyenleri
ötekileştirmeye yönelik uygulamalara son verilmelidir.
Sonuç olarak savaşa karşı barışı, ölüme
karşı yaşamı savunuyoruz. Bunun için de Herkesi savaş Politikalarına karşı
durmaya, toplumsal barışa sahip çıkmaya, savaşların son bulduğu tüm halkların
kendi özgür iradeleri ile barış içerisinde yaşayacakları bir gelecek ve BARIŞ
için mücadele etmeye çağırıyoruz.
ÖLÜMe karşı YAŞAM
SİYAHa kaşı BEYAZ
SAVAŞa karşı BARIŞ.”