Heykelin devrilmesi, ÖSO'ya yakın
hesaplarda "Kürtlerin kutsal görülen Demirci Kawa'nın Afrin merkezindeki
putu yıkıldı" diye verildi. Böylece T.C. devletin besleyip büyüttüğü IŞİD
artığı para-militer tecavüzcüler ordusu ÖSO, nasıl Kürt düşmanlığıyla ve
vandallıkla bezenmiş olduğunu ortaya koymuş oldu. Yine Demirci Kawanın
heykelnin yıkılması,AKP faşizminin Kürt düşmanlığının dışa kusumu oldu. .
Demirci Kawa kimdir?
Demirci Kawa Efsanesi, (Farsça: کاوه
آهنگر (Kawe Ahenger), Kürtçe:Kawayê Hesinker) İran mitolojisinde acımasız
yabancı hükümdar Zahhāk'a isyan eden mitolojik kahramanın öyküsü. Hikâye, Fars
şair Firdevsi'nin en önemli eseri olan Şehname'de yer alıyor. Hikâyenin diğer
ana karakteri olan Zahhāk (Farsça: ضحاک) veya Azhi Dahāka, Zerdüştlüğün kutsal
kitabı olan Avesta'da ve antik dönem Fars mitolojisinde yarı şeytan bir Babil
kralı olarak yer alıyor. Firdevsi, hikâyeyi yeniden yorumlayarak bu karakteri
şeytani ve tiran bir Arap kral olarak betimlemiştir. Hikâye, Kürt mitolojisinde
de yer alıyor.
Kürtler'de Nevruz Bayramı'nın
dayandığına inandıkları Demirci Kawa Efsanesi'nin birkaç farklı uyarlaması var.
Bunlardan birkaçı şöyle:
1. uyarlama:
Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha
yeryüzünde kimsenin olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu
olmuştur. Birinin adı Hürmüzdür, bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir.
Diğerininki ise Ehrimandır, kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Ahura
Mazda’nın kutsadığı topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi,
Ehriman da onun karşıtı olmuştur.
Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi
için Zerdüşt’ü gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna
karşılık oğullarını ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu
kıskanır ve yüzyıllar boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm
iyilere, Zerdüşt’ün soyuna ve iyiliklere Medya (Kuzeybatı İran) coğrafyasındaki
yaşamı çekilmez bir duruma getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır,
bazen fırtınalar koparır ve iyiliğe ve iyilere hep zulüm eder. En sonunda da
içindeki nefreti ve kötülük zehrini zalim Kral Dehak’ın beynine akıtır ve onu
bir bela olarak İran halkının üzerine salar. Dehak’ın bildiği tek şey kötülük
etmektir. Zalim Dehak halkının kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür
ve onu ölümcül bir hastalığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranarak
yataklara düşer ve hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları
acılarının dinmesi ve yarasının kapanması ve hastalığının iyileşmesi için
yaraya genç ve çocukların beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece İran
coğrafyasında aylarca hatta yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla
anne babalarından alınan iki gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak
Dehak’ın yarasına sürülür. Halk çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler
katledilirken sıra, daha önce bu şekilde 17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki
demircinin en küçük oğluna gelmiştir.
Her gün gençler Dehak'ın askerleri
tarafından başları kesilmek üzere götürülürken Kawa'nın aklına başkaldırı fikri
gelir ve bu konuyu etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci
dükkanında demirden savaş malzemeleri olarak Gürz-ü Kember, Kér gibi araçlar
yapar ve bir taraftan da başkaldırı için etrafındakileri eğitir. Bu hareket
yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart ayının 20'sini 21'ine bağlayan gece zalim
Dehak'a karşı direniş başlar. O gece kralın sarayı direnişçiler tarafından ele
geçirilir. Aynı zamanda bu direniş Dehak'ın egemenliğindeki bütün topraklarda
devam eder. Direnişçiler kendi aralarında dağlarda ateş yakarak haberleşirler.
Direniş bittiğinde Kawa'nın halk hareketi Dehak'ı ve yönetimini devirir.
Sevinçle dağlara koşan halk bu ateşlerin etrafında oynamaya başlar.
Bir diğer söylentiye göre de Kawa, 20
Mart'ı 21 Mart'a bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve
oğlunu zalim Dehak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken imdadına
göğün yedinci katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz yetişir. Ninova'lı Kawa'nın
yüreğini sevgi ve umutla doldurur ve bileğine güç, aklına ışık verir. Ona Zalim
Dehak'tan kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı, gün doğduğunda, Kawa
oğlunu kendi eliyle Dehak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi
olan Dehak'ın sarayına girer. Oğlunu Dehak’ın huzuruna çıkarırken yanında
getirdiği çekicini Dehak’ın kafasına vurur. Dehak’ın ölü bedeni Demirci
Kawa’nın önüne düştüğü anda kötülüğün alevi söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve
bölge halkı isyan eder ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı
başlatan Kawa, demir ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü
isyanın bayrağı , ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır
cayır yanarken meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve
kurtuluş coşkusu günlerce devam eder. Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı
özgürlüğün, kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa;
başkaldırı kahramanı, Nevruz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe
geçer.
2. uyarlama:
Bir diğer Kawa efsanesine göre,
2500-2600 yıl öncesinde Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak) adında Asurlu çok
ama çok zalim bir kralın altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral
tam bir canavardı ve efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu.
Bu iki yılanı beslemek için her gün halktan iki çocuğu sarayına kurban olarak
getirtip aşçılarına bu iki çocuğun beyinlerini yılanlarına yemek olarak
verdiriyordu. Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini engelliyordu .
En sonunda bu zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel
adlı iki kişi kralın sarayına aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın
yılanlarını beslemek için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece
birini öldürüp diğerinin gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Böylece
ellerindeki bir insan beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak
yılanlara verirler her gün bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. İşte bu
kaçan kişilerin Kürtlerin ataları olduğuna inanılır. Kaçan çocuklar Kawa adlı
demirci tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Kawa'nın
liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve
Kawa, kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde
ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt
halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelir.