19 Nisan 2018 Perşembe

Erdoğan'ın 'baskın' seçim kararının nedenleri..!


Ankara kulislerinde, Bahçeli ve Erdoğan'ın seçim takvimini, 66 günlük bir sürece sığdırmasının altında, muhalefet partilerini "hazırlıksız yakalama" hesabının yattığına dikkat çekiliyor. Erdoğan'ın "baskın seçim kararı"nın nedenleri ve bundan sonraki sürece ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:
Muhalefete süre baskısı: Bahçeli'nin erken seçim için 26 Ağustos önerisi yaşama geçseydi, seçimlere hazırlık için 4 ay gibi bir süre olacak ve muhalefet hem ittifak görüşmeleri, hem de cumhrubaşkanı adayını belirleme konusunda rahat hareket edebilecekti.
Seçimlerin 24 Haziran'a çekilmesindeki en önemli etkenin, muhalefetin ittifak ve seçim işbirlikleri konusunda manevra alanını daraltma hesabı olduğu ifade ediliyor.
AKP ve MHP, hem ittifak kararı aldığı hem de cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan olacağı için avantajlı konumda bulunuyor.
Oysa muhalefet cephesinde Meral Akşener dışında, hiçbir siyasi partinin cumhurbaşkanı adayı netleşmiş değil. Ayrıca, ittifaka olanak tanıyan Seçim Yasası uyarınca, Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim takvimini ilan ettiği günden sonraki 7. güne kadar siyasi partilerin ittifak kararlarını YSK'ye bildirmesi gerekiyor.
Seçim kararına ilişkin teklifi hızla TBMM'ye sunan AKP ve MHP, Meclis'ten geçecek kararın hemen ardından YSK'nin seçim takvimini başlatmasıyla, hızla ittifak kararını bildirecek.
Ancak muhalefetin henüz somut bir karar olmadığı için bu kadar hızlı hareket edemeyeceği düşünülüyor.
Ayrıca bütün hesaplarını cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna göre yapan muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna yönelik "ilkeler" ve planlamalar konusunda işbirliği yapma konusunda manevra alanının daralacağına dikkat çekiliyor.
Yerel seçim önlemi: Bahçeli'nin seçimlerin öne çekme gerekçelerinden birini de "yerel seçimlerde yaşanacak rekabetin, cumhur ittifakına zarar verebileceği endişesi" oluşturuyordu.
Yerel seçimlerde her zaman genel seçimlerden düşük oy alan AKP'nin, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimine bu moral bozukluğu ile gitmek istemeyeceği dile getiriliyordu.
Erken seçim kararıyla, yerel seçimde cumhur ittifakı aleyhine oluşabilecek olumsuzluğun da ortadan kaldırılmış olacağı değerlendirmesi yapılıyor.
OHAL avantajı: Erken seçim kararı, 20 Temmuz 2016'dan bu yana süren Olağanüstü Hal uygulamasının 7. kez TBMM'de uzatıldığı gün açıklandı.
OHAL uygulamaları ve yasaklarının seçim propagandası sürecinde iktidar kanadının işine yarayacağı düşünülüyor.
İYİ Parti'nin engellenme ihtimali: MHP Lideri Bahçeli'nin erken seçim tarihi olarak 26 Ağustos'u açıklaması Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti'yi seçime sokmama hesabı olarak yorumlanmıştı.
AKP'de ise İYİ Parti'nin seçimlere sokulmamasının 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı olacağını açıklayan Meral Akşener'i "mağdur" konumuna sokacağı ve bu durumun Erdoğan'ın aleyhine olacağı değerlendirmesi yapılıyor.
Uyum yasaları hızla: TBMM'den daha önce siyasi partilerin genel seçimlerde "ittifak" yapmasına olanak tanıyan yasal düzenlemeyi geçiren AKP ve MHP, baskın seçim kararının ardından, Anayasa değişikliği uyum yasaları ve TBMM içtüzüğünü hızla geçirmek zorunda.
Başbakanlığın kaldırılması nedeniyle çok sayıda yasada yapılacak teknik düzenlemenin hükümete verilecek "yetki yasası" ile yapılması planlanırken, Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi dahil, seçim yasası değişiklikleri ve içtüzük için TBMM'nin yoğun mesai yapması planlanıyor.
Kongre sonbahara kalabilir: Eylül ayında yapılması gereken AKP'nin Olağan Kongresi'nin, Haziran sonuna alınabileceği konuşuluyordu
Buna gerekçe olarak da sonbaharda bir erken seçim olasılığı gösteriliyordu.
Ancak baskın seçim kararının ardından bu hesabın da değişeceği ve kongrenin normal takvimindeki gibi Eylül ayına kalabileceği belirtiliyor. Erdoğan'ın seçimlerin normal yapılması halinde, parti yönetimi ve Bakanlar Kurulu'nda da revizyona gideceği konuşuluyordu.
Baskın seçim nedeniyle bütün bu olasılıkların da gündemden kalktığı ve artık hızla seçime odaklanacağı konuşuluyor.
Ekonomi kaygısı: Kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye'de bir süredir yurttaşlar en büyük sorunu olarak "ekonomi"yi görüyor.
Son dönemde ekonomideki kırılganlık, döviz kurlarındaki hızlı yükseliş ve ekonomik verilerdeki olumsuz gidiş, hükümeti kaygılandırıyordu.
Ekonomik krizin derinleşmesinin, cumhur ittifakı ve Erdoğan aleyhine olacağı kaygısının da "baskın seçim" kararında etkili olduğu ifade ediliyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE - AYŞE SAYIN