Ankara kulislerinde, Bahçeli ve Erdoğan'ın seçim takvimini, 66 günlük bir
sürece sığdırmasının altında, muhalefet partilerini "hazırlıksız
yakalama" hesabının yattığına dikkat çekiliyor. Erdoğan'ın "baskın
seçim kararı"nın nedenleri ve bundan sonraki sürece ilişkin şu
değerlendirmeler yapılıyor:
Muhalefete süre baskısı: Bahçeli'nin erken seçim için 26 Ağustos önerisi
yaşama geçseydi, seçimlere hazırlık için 4 ay gibi bir süre olacak ve muhalefet
hem ittifak görüşmeleri, hem de cumhrubaşkanı adayını belirleme konusunda rahat
hareket edebilecekti.
Seçimlerin 24 Haziran'a çekilmesindeki en önemli etkenin, muhalefetin
ittifak ve seçim işbirlikleri konusunda manevra alanını daraltma hesabı olduğu
ifade ediliyor.
AKP ve MHP, hem ittifak kararı aldığı hem de cumhurbaşkanı adayı Tayyip
Erdoğan olacağı için avantajlı konumda bulunuyor.
Oysa muhalefet cephesinde Meral Akşener dışında, hiçbir siyasi partinin
cumhurbaşkanı adayı netleşmiş değil. Ayrıca, ittifaka olanak tanıyan Seçim
Yasası uyarınca, Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim takvimini ilan ettiği günden
sonraki 7. güne kadar siyasi partilerin ittifak kararlarını YSK'ye bildirmesi
gerekiyor.
Seçim kararına ilişkin teklifi hızla TBMM'ye sunan AKP ve MHP, Meclis'ten
geçecek kararın hemen ardından YSK'nin seçim takvimini başlatmasıyla, hızla
ittifak kararını bildirecek.
Ancak muhalefetin henüz somut bir karar olmadığı için bu kadar hızlı
hareket edemeyeceği düşünülüyor.
Ayrıca bütün hesaplarını cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna göre
yapan muhalefet partilerinin, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turuna yönelik
"ilkeler" ve planlamalar konusunda işbirliği yapma konusunda manevra
alanının daralacağına dikkat çekiliyor.
Yerel seçim önlemi: Bahçeli'nin seçimlerin öne çekme gerekçelerinden birini
de "yerel seçimlerde yaşanacak rekabetin, cumhur ittifakına zarar
verebileceği endişesi" oluşturuyordu.
Yerel seçimlerde her zaman genel seçimlerden düşük oy alan AKP'nin, genel
ve cumhurbaşkanlığı seçimine bu moral bozukluğu ile gitmek istemeyeceği dile
getiriliyordu.
Erken seçim kararıyla, yerel seçimde cumhur ittifakı aleyhine oluşabilecek
olumsuzluğun da ortadan kaldırılmış olacağı değerlendirmesi yapılıyor.
OHAL avantajı: Erken seçim kararı, 20 Temmuz 2016'dan bu yana süren
Olağanüstü Hal uygulamasının 7. kez TBMM'de uzatıldığı gün açıklandı.
OHAL uygulamaları ve yasaklarının seçim propagandası sürecinde iktidar
kanadının işine yarayacağı düşünülüyor.
İYİ Parti'nin engellenme ihtimali: MHP Lideri Bahçeli'nin erken seçim
tarihi olarak 26 Ağustos'u açıklaması Meral Akşener liderliğindeki İYİ Parti'yi
seçime sokmama hesabı olarak yorumlanmıştı.
AKP'de ise İYİ Parti'nin seçimlere sokulmamasının 100 bin imza ile
cumhurbaşkanı adayı olacağını açıklayan Meral Akşener'i "mağdur"
konumuna sokacağı ve bu durumun Erdoğan'ın aleyhine olacağı değerlendirmesi
yapılıyor.
Uyum yasaları hızla: TBMM'den daha önce siyasi partilerin genel seçimlerde
"ittifak" yapmasına olanak tanıyan yasal düzenlemeyi geçiren AKP ve
MHP, baskın seçim kararının ardından, Anayasa değişikliği uyum yasaları ve TBMM
içtüzüğünü hızla geçirmek zorunda.
Başbakanlığın kaldırılması nedeniyle çok sayıda yasada yapılacak teknik
düzenlemenin hükümete verilecek "yetki yasası" ile yapılması
planlanırken, Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi dahil, seçim yasası değişiklikleri
ve içtüzük için TBMM'nin yoğun mesai yapması planlanıyor.
Kongre sonbahara kalabilir: Eylül ayında yapılması gereken AKP'nin Olağan
Kongresi'nin, Haziran sonuna alınabileceği konuşuluyordu
Buna gerekçe olarak da sonbaharda bir erken seçim olasılığı gösteriliyordu.
Ancak baskın seçim kararının ardından bu hesabın da değişeceği ve kongrenin
normal takvimindeki gibi Eylül ayına kalabileceği belirtiliyor. Erdoğan'ın
seçimlerin normal yapılması halinde, parti yönetimi ve Bakanlar Kurulu'nda da
revizyona gideceği konuşuluyordu.
Baskın seçim nedeniyle bütün bu olasılıkların da gündemden kalktığı ve
artık hızla seçime odaklanacağı konuşuluyor.
Ekonomi kaygısı: Kamuoyu araştırmalarına göre Türkiye'de bir süredir
yurttaşlar en büyük sorunu olarak "ekonomi"yi görüyor.
Son dönemde ekonomideki kırılganlık, döviz kurlarındaki hızlı yükseliş ve
ekonomik verilerdeki olumsuz gidiş, hükümeti kaygılandırıyordu.
Ekonomik krizin derinleşmesinin, cumhur ittifakı ve Erdoğan aleyhine
olacağı kaygısının da "baskın seçim" kararında etkili olduğu ifade
ediliyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE - AYŞE SAYIN