Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan TV10’un çalışanları ve
izleyicileri, televizyonlarının açılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin
82’nci haftasında yine Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Alevilerin
sesi TV10 susturulamaz” pankartının açıldığı eyleme, Munzur Çevre Derneği,
Cumartesi Anneleri, Alevi kurumları ile tutuklu TV10 çalışanlarının aileleri de
katıldı. Eyleme katılanlar arasında tutuklu TV10 çalışanı Kemal Demir’in eşi
ile 1 yaşındaki oğlu Roni de vardı.
Bu haftaki eylemde konuşan TV10’un Yayın Koordinatörü Turabi Kişin, “Bizler
82 haftadır bu meydanda KHK ile kapatılan hakkın ve hakikatin sesi olan TV10'u
geri almak için siz değerli dostlarımızın da desteğiyle sesimizi yükseltiyoruz.
Darbe girişimini ‘Allah'ın lütfu’ olarak değerlendiren mevcut iktidar muhalif
olan, eşit yurttaşlık ve demokratik haklar temelinde mücadele yürüten tüm
toplumsal kesimleri susturmayı, elde ettiği kazanımları gasp etmeyi esas aldı”
diye konuştu.
‘Nefessiz bırakılmaya çalışıldı’
Saldırı dalgasıyla çok sayıda radyo ve televizyon, yine sayısı yüzlerle
ifade edilen gazete, ajans, internet sitesinin kapatıldığını dile getiren
Kişin, şöyle devam etti: “Malları yandaşlara peşkeş çekilerek, demokrasi
talebinde bulunan toplumsal kesimler ifade araçlarından yoksun bırakıldı. Alevi
toplumunun, toplumsal dayanışmanın en iyi örneklerinden biri olan lokma
kültürüyle kurduğu TV10 da bu saldırı dalgasından nasibini aldı. 28 Eylül 2016
tarihinde ekranı karartılan, 4 Ekim 2016 tarihinde kapısına mühür vurulan ve 23
Şubat 2017'de de malları TMSF eliyle yandaşlara peşkeş çekilen Alevilerin Sesi
TV10'la sadece Türkiye'de değil, Ortadoğu'da da demokrasi damarının en etkili
kesimi nefessiz bırakılmaya çalışıldı. Tüm başvuru ve girişimlerimize rağmen şu
ana kadar hangi gerekçeyle kapatıldık bilmiyoruz. Avukatlarımızın başvurularına
rağmen bize bildirilen resmi bir evrak olmadığı gibi işleyen bir hukuki süreç
de yok. süreç de yok. Hiçbir mahkeme sorumluluğu üstlenmiyor.”
‘Televizyonumuzu geri alamadık ama…’
“Belki televizyonumuzu geri alamadık; ama kötü olan, yanlış olan, haksız
olan birçok şeyi bu meydanda deşifre ettik” diyen Kişin, şunları dile getirdi:
“Bizi yalnız bırakmayan Alevi toplumu ve örgütleri ülkenin gidişatına dair bu
meydanda sözünü söyledi. Sivil toplum örgütleri, basın örgütleri, çevreciler,
Cumartesi Anneleri, siyasi partiler ve tek tek bireyler de bu meydanda sözünü
söyledi. Bir haksızlığa dikkat çekmek, Alevi toplumunun sesinin
kısılamayacağını haykırmak, basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların son
bulmasını istemek için bu meydanda olduk. Bu eylemle murat ettiğimizi önemli
oranda başardığımıza inanıyoruz.”
Yaşanan süreci ‘karanlık’ diye tanımlayan Kişin, bu günlerin geride
bırakılacağına inandığı belirterek, “Su akıp yatağını bulacaktır. Biz Alevi
gazeteciler de bu yatağın içinde üzerimize düşen rolü oynayacağız” dedi.
Açıklamanın ardından lokma dağıtıldı.