Bir zamanlar ben de bu fırıldakta yer
aldım. Milletvekili seçildim ve nice ümitlerle meclise gittim.
Neler, neler hayal etmiştim!
SEÇİM FIRILDAĞI
Bir zamanlar ben de bu fırıldakta yer
aldım. Milletvekili seçildim ve nice ümitlerle meclise gittim.
Neler, neler hayal etmiştim!
Meclis kürsüsünü halk için kullanacak;
zulme, adaletsizliğe ve sömürüye savaş açacaktım!
Ama ilerleyen zaman içinde dehşetle gördüm
ki, orası bize ait değildi.
Sadece Kürt ezilenlerinin değil…
Emekçi Türkler, Kürt ve Türk Aleviler,
Araplar, Çerkesler, Lazlar, Rumlar, Ermeniler, Boşnaklar ve diğer ezilen
halklardan hiçbirinin orada yeri yoktu. Hepsi o meclisin zencileriydi.
Orası mazlumlar için bir kumpas,
hükmedenler için ise onları koruyan ve kollayan bir kaleydi.
Ben olmayacak hayaller kurmuş ve kendimi
kandırmıştım.
Geçte olsa, o hayal dünyasından çıplak
gerçeğe uyandıktan sonra, meclis ve milletvekili sayfasını kendime artık tamamen
kapattım.
Aksi halde halkı şahsi çıkarlarım için
yalan ümitler peşinden koşturmuş olacaktım.
Bir okurum, parlamento tuzağını şu
müthiş değerlendirmesiyle anlatmıştı:
“… Sistemler, kendi içinde eritebilme
işini Parlamento yoluyla yaparlar. Ancak uzlaşanlar ve bireysel ikballeri için
davalarını ve ruhlarını satanlar beyazlaşır. 1. Dünya Harbini onaylayan Alman
Meclisinden tek bir isim aklımda var: Tüm meclisin ortasında "Savaşa
Hayır!" diye haykıran Liebknecht.
Gerisi?! Hepsi beyazdı.
Zenciliğe devam Mahmut ağabey…”
Evet, sevgili okurumun dediği gibi, bu
faşist sistem, muhalifleri kendi içinde eritme işini Parlamento yoluyla
yapıyor.
24 Haziran seçimiyle yapmak istediği de
budur.
Şu talana bakın; partilere bizim
cebimizden her yıl oluk oluk akıtılan trilyonlar yetmiyormuş gibi, bir de bu
seçimde harcasınlar diye ayrıca 547 milyon/trilyon lira daha verilecek!
Aslan payını elbette AKP kapacak.
Şimdi…
Diyelim ki, seçimi Tayyip Erdoğan ve AKP
kazandı.
Ne olacağını tahmin etmek güç değil. Bu
faşist düzen daha da kuduracak ve halkın üstüne yıldırımlar yağdırmaya devam
edecek.
Veya AKP’ nin baş aşağı yere çakıldığını
ve CHP ile İYİ Parti’ nin seçimi kazandığını düşünelim.
Bu iki parti, bekçiliğini yaptıkları bu
rejimin acaba hangi taşını yerinden oynatacaklar ve hangi sorunu çözecekler?
Bugüne kadar ne dediler ki, yarın da onu yapsınlar?
Boynumuzu bir dilenci yakarışı ile büküp
bize birkaç kırıntı hak vermelerini mi bekleyeceğiz?
Geride kalan seçimlerden de biliyoruz
ki…
24 Haziran seçiminde sonuç ne olursa
olsun, sandıklardan halk için çile ve kölelik çıkacak.
Hükmedenler içinse pırıl pırıl saltanat
güneşleri doğacak.
Ben, işte bu nedenle bu seçim oyununda
figüran olmak ve mazlumların sırtına saplanan bir ihanet hançeri olmak
istemiyorum.
Okurumun o çarpıcı sözüyle, bu zorba
düzenle uzlaşmak ve “BEYAZLAŞMAK” niyetim yok.
ZENCİLİĞE devam, diyorum.
Kastım, kenara çekilip bu seçim
tiyatrosunu bir münzevi tembelliğiyle seyretmek değildir.
Bu düzenin ve siyasi temsilcilerinin üstünde
durdukları halıyı çekip almak gerek.
İçine düştüğümüz girdaptan çıkmanın
başka bir yolu yok!
Mahmut Alınak