İnsan Hakları Derneği (İHD) 2016 yılı itibariyle
Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini raporlaştırdı. İHD Genel
Merkezinde raporu açıklayan Dernek Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan 1999 yılından
bu yana insan hakları açısından en kötü yılın yaşandığını söyledi. Gözaltında
kayıp vakaları hariç her alanda 1990’lı yılların ötesinde ihlaller yaşandığını
kaydeden Türkdoğan, 16 Nisan’da gerçekleşecek anayasa değişikliği
referandumuyla insan hakkı ihlallerinin anayasal bir dayanağa da kavuşturulmak
istendiğini belirtti. Böyle bir anayasaya ‘Evet’ demenin mümkün olmadığını
vurgulayan Türkdoğan, darbe girişimi sonrası Türkiye’nin yaşadığı fiili
başkanlık döneminin, Başkanlık sisteminde neler yaşanabileceğinin de göstergesi
olduğunu söyledi. Hüsnü Öndül de, 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL
döneminde, bölge illerinde 15 yıl süren OHAL’i geride bırakan bir tablonun
ortaya çıktığını vurguladı.
‘BU YASAYLA HERKES TERÖRLE SUÇLANABİLİR’
2016 yılında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL
KHK’leri ile karşı darbe süreci yaşandığını kaydeden Türkdoğan, TBMM’nin devre
dışı bırakıldığını, 13 HDP’li milletvekilinin tutuklandığını, 84 belediye eş
başkanlarının görevden alındığını belirtti. Belediyelere yönelik yapılan kayyım
atamalarının birer el koyma olduğunu söyleyen Türkdoğan, “Bu terör yasasıyla
yarın Cumhurbaşkanı bile terörle suçlanabilir” dedi.
Cizre’de bodrumlarda yaşanan ölümlere de değinen
Türkdoğan, Türkiye yargısının sivillerin öldürülmesini engelleyemediğini ve
sınıfta kaldığını söyledi. Uluslararası örgüt ve AB ülkelerinin mülteci
pazarlığı yaparak Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine sessiz kaldığını ifade
eden Türkdoğan, dünyada insan hakları konusunda sorumlu olan örgütlere çağrı
yaparak onların net bir tutum almamasından devletlerin cesaret aldığını dile
getirdi.
53’Ü ÇOCUK 594 KİŞİ YARGISIZ İNFAZLA YAŞAMINI YİTİRDİ
Polis ve kolluk güçlerine silah kullanma yetkisinin
genişletilmesiyle 53’ü çocuk 594 kişinin 2016 yılı içerisinde yargısız infazla
yaşamını yitirdiğini söyleyen Türkdoğan, bu ölümlerin büyük çoğunluğunun sokağa
çıkma yasakları olan yerlerde gerçekleştirildiğini kaydetti. Polis ve kolluk güçlerinin
işlediği suçlarla ilgili izin mekanizmasının cezasızlığı artırdığına dikkat
çeken Türkdoğan, Türkiye’nin dokunulmazlıklar ülkesi haline getirildiğini
kaydetti.
Türkiye’de orta büyüklükte bir savaşın da yaşandığını
söyleyen Türkdoğan, Cenevre sözleşmesinin ihlal edildiğini, savaş ve insanlığa
karşı suçların işlendiğini söyledi. Silahlı çatışmalarda 629 asker, polis ve
köy korucusunun, 1003 silahlı militanın ve 37 sivilin öldüğüne dikkat çeken
Türkdoğan, bu rakamların asgari rakamlar olduğunu belirtti.
‘İDAM CEZASIYLA TÜRKİYE DÜNYADAN KOPAR’
Türkdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanı
geçtiğimiz günlerde ETA örgütünün silah bıraktığını hatırlatarak Türkiye’deki
silahlı örgütlerin de silah bırakması gerektiğini söyledi. Ama dünyada sistem
ETA ve IRA örgütlerinin silah bırakma örnekleri incelendiğinde böyle işlemediği
ortada. O ülkelerde öncelikle diyalog geliştirildi, ardından müzakere edilerek
silah bırakma süreci başladı. Türkiye de acilen yeniden diyalog sürecini açarak
barış sürecini yeniden başlatmalıdır.”
İdam cezası tartışmalarına da değinen Türkdoğan,
hiçbir cezanın geçmişe uygulanamayacağını, idam cezasıyla Türkiye’nin bütün
dünyadan kopacağını ve derin bir ekonomik krizin de beraberinde geleceğini
söyledi. Türkdoğan meydanlarda idam cezası sloganı atanlara da seslenerek “Bu
ceza her zaman mağdurlara uygulanmıştır, hiçbir zaman muktedirlere
uygulanmamıştır. Böyle bir şekilde bu cezanın getirilmesi de mümkün değil, sizi
kandırmalarına izin vermeyin” dedi.
‘İŞKENCECİLERİ HİÇBİR SİYASAL İKTİDAR KORUYAMAZ’
Türkdoğan, 15 Temmuz’da gerçekleşen darbe girişiminin
halka karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve darbe davasına müdahil olacaklarını da
söyledi. Türkdoğan, şu ana kadar darbe teşebbüsünün arkasındaki siyasi güçlerin
halen açığa çıkarılmadığını ve sürecin nasıl örgütlendiğinin açıklanmadığını
söyledi. Türkdoğan, işkencede bulunan devlet görevlilerine de seslenerek “Şu
anki hukuka düzenin şimdilik gücü yetmeyebilir. Ama bu ceza gelecekte de var
olacak. İşkencede zaman aşımı yoktur. İleride mutlaka yargılanacaksınız. Hiçbir
siyasal iktidar sizi korumayacak. İşkenceye son verin”.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası 30 güne çıkarılan ve
en son 14 güne indirilen gözaltı sürelerinin kabul edilemez boyutlarda olduğunu
dile getiren Türkdoğan, gözaltı süresinin kendisinin bir işkence yöntemi haline
getirildiğini kaydetti.
‘KOMİSYON AİHM KRİTERLERİNE UYGUN DEĞİL’
Darbe girişimi sonrası KHK ihraçlarına yönelik
kurulacağı söylenen OHAL komisyonunun AİHM kriterlerine uygun olmadığını
vurgulayan Türkdoğan, devlet güvenliğinde çalışmayan insanların KHK’lerle ihraç
edilemeyeceğini, güvenlik ile ilgili bölümlerde çalışanlara da kendini savunma
hakkı verilemsi gerektiğinin altını çizdi. 101 bin kamu emekçisinin ihraç
edildiğini, el konulan şirket ve üniversitelerde onbinlerce insanın işsiz
lkladığına da dikkat çekti. Medyanın üzerinde artan baskılara da değinen
Türkdoğan, 177 basın yayın organının kapatıldığını ve halen 152 gazetecinin
cezaevlerinde olduğunu kaydetti.
‘ADLİ SUÇLARA UYGULANAN ÖRTÜLÜ OHAL AFFI SİYASİLERE
UYGULANMADI’
Cezaevlerinde darbe girişimi sonrası 671 sayılı KHK
ile adli suçluların cezalarının 2/3’ten 1/2’ye indirildiği ve son bir yılı
kalanlara denetimli serbestliğin de iki yıla çekilmesinin neden siyasi
mahkumlara, gazetecilere, insan hakkı aktivistlerine uygulanmadığını soran
Türkdoğan, bunun örtülü OHAL affı olduğunu söyledi. Türkdoğan, infaz kanunu içerisindeki
bütünselliğin de bu şekilde bozulduğunu kaydetti. Cezaevlerinde mahkum
sayısının da kapasitenin çok üzerinde 210 bin civarında olduğunu kaydeden
Türkdoğan, kimi cezaevlerinde mahkumların sırayla uyuduğunu ve bunun da bir
insan hakkı ihlali olduğunu belirtti. Türkdoğan şu anda 22 cezaevinde 200
civarı mahkumun daha iyi cezaevi koşulları için açlık grevinde olduğunu
söyledi.
OHAL ile birlikte örgütlülüğün ciddi bir yara aldığını
kaydeden Türkdoğan, özellikle muhalif sendika üyelerinin OHAL KHK’leri ile
işten atılmasının öörgütlü toplma vurulmuş bir darbe odluğunu söyledi. OHAL
süresinde 308 toplantı ve gösteriye müdahale edildiğini vurgulayan Türkdoğan,
219’u çocuk 2581 kişinin yaralandığını söyledi.
‘15 YIL SÜREN OHAL’İ GERİDE BIRAKTI’
İHD MYK Üyesi ve Yazarımız Hüsnü Öndül de Cumhuriyet
tarihinde insan hakkı ihlali konusunda rekor rakamlara ulaşıldığını söyledi.
Öndül, sözlerini şöyle sürdürdü: “OHAL süresince Diyarbakır’da 100 kez sokağa
çıkma yasağı ilan edildi. 1987-2002 arası OHAL döneminde bile bu sayıya
Diyarbakır’da ulaşılmadı. Hiçbir yıl 152 gazeteci tutuklanmadı. 12 eylül dönemi
dahil hiçbir dönemde böyle bir tutuklu gazeteci sayısı yok.1980 askeri darbesi
döneminde bile 8 bin 500 kamu emekçisi işten atıldı. Şu anki sayı 101 bin ile
bir rekor. 4 bin 815 akademisyen hiçbir dönem üniversitelerden ihraç edilmedi.
210 bin üzeri tutuklu sayısı hiçbir dönem görülmedi”.
RAPORDAN YANSIYAN RAKAMLAR
-Dur ihtarına uymadıkları gerekçesiyle güvenlik
güçleri tarafından öldürülen, silah kullanma yetkisi ihlali, toıplumsal
gösterilere saldırılar ve sokağa çıkma yasaklarında 45’i çocuk 536 kişi, sınır
bölgelerinde 8’i çocuk 57 kişi,
-35 kişi cezaevlerinde, 6 kişi gözaltında, 22 kişi
faili meçhul saldırıdılarda yaşamını yitirdi.
-Resmi hata ve ihmal sonucu 29’u çocuk 55 kişi.
-15 Temmuz darbe girişiminde 246 kişi,
-Yasa dışı örgüt saldırılarında 28’i yabancı, 121’i
asker, polis olmak üzere 316 kişi
-Silahlı çatışmalarda 1669 kişi
Mayın, ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 14’ü çcocuk
21 kişi
-Kuşkulu ölüm ve yaralanmalarda 21 kişi
-Namus cinayetlerinde 10 kişi
-Kadınların yaşam haklarına yönelik ihlallerde 33’ü
intihar 394 kadın
-Çocuk intiharlarında 21 çocuk, ev içi ve toplumasal
alanlarda 39 çocuk yaşamını yitirdi.
-Gözaltında 14’ü çocuk 830 kişi, cezaevlerinde ise
1348 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken toplumsal gösterilerde 219’u
çocukl 2581 kişi kolluk güçlerinin saldırısına uğradı.
-Okulda ise 34 öğrenci şiddete maruz kaldı.
-504’ü çocuk 13 bin 957 kişi gözaltına alındı, 133’ü
çocuk 3361 kişi tutuklandı. 152 gazeteci, 13 milletvekili tutuklandı.
-3 gazete, 2 dergi 1 kitap toplatıldı. 5 gazete
matbası, 3 gazete bürosu, 1 yayınevi olmak üzere toplam 26 gazete ve yayın
organı baskına uğradı. 8 yayın organı mühürlendi. 3 yayın orgamnına el konuldu,
2 gazete, 2 haber ajansı, 1 dergi, 1 radyo, 3 dağıtım şirketi kapatıldı.