14 Nisan 2017 Cuma

PATRONLAR KIDEM TAZMİNATINA GÖZ DİKTİ..!

İTO Başkanı Kıdem Tazminatı Fonu'nun nasıl kullanılacağını "açıkladı"
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) Nisan ayı toplantısında hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu hem de İTO Başkanı İbrahim Çağlar çeşitli konularda açıklamalar yaptılar. Çağlar kıdem tazminatının fona devriledileceği kesinmiş gibi burada biriken paraların kendilerine kredi olarak dönmesini istedi. Daha ileri giderek işsizlik fonu için patronlardan kesilen yüzde 2’lik primde indirime gidilerek, aradaki farkın fona aktarılmasını “önerdi”.
Hemen ardından Müezzinoğlu, işsizliğin artık gizlenemez oranlara yükselmesi gerçeğinden kaçamayarak TÜİK verileriyle konuşup, ilan ettikleri “istihdam seferberliğiyle” bunu yeneceklerini iddia etti. İşçi sağlığı ve güvenliği konusundaki asıl sorumluluğu bir kez daha işçilere-eğitime yıkacak vurgular yapmayı da ihmal etmedi.
İşsizlik fonuna ödedikleri yüzde 2’lik bir prim ödemesini çok gören, daha da ileri giderek kıdem tazminatı için oluşturulacak fonun patronlara peşkeş çekilmesini buyuran Çağlar, patronların o açgözlülüğünü, kar hırsı ve yağmacılığını perdesiz bir şekilde ortaya koydu.
İşsizlik Fonu’nun, Deprem Fonu’nun başına ne geldiyse oluşturulmak istenen Kıdem Tazminatı Fonu’nun başına da onun geleceğini açıkça ilan etmekten de kaçınmadı.
Patronlar cephesinden kendi sınıfsal çıkarları temelinde bu denli dolayımsız planlar yapılıyor anlayacağımız. Kıdem tazminatının fona devredilmesinin aslında onun tasfiyesi dahası yağması anlamına geldiğini anlamak ve buna göre sınıfsal bir tutum geliştirmekse bize, işçi sınıfına düşüyor.
Patronlar cephesinde her şey bu kadar netken bizim cephemizden de hızla bir mücadele programı olarak netleşmek zorunlu. Çünkü kıdem tazminatının böylesine yağmaya açılması sadece onca yıl çalıştıktan sonra belli miktarda toplu bir paraya ulaşmak meselesi değil, asıl olarak iş güvencesi meselesi olduğunu bilerek…
‘Bareti var, kemeri var ama ayaklarının yanında’
Toplantıda konuşan Müezzinoğlu, 2016’nın zor bir yıl olduğunu, işsizlik oranının yüzde 12’lere fırladığını, bunu görüp hızla bir istihdam planlamasına gittiklerini söyledikten sonra işçi sınıfı için yapabileceklerinin neler olabileceğine ilişkin de “çarpıcı” tespitlerde bulundu.
İşsizliği ekonominin yapısal sorunlarından, emperyalist kapitalizmin krizleri ve iç engellerinden bağımsız bir sorunmuş gibi koyan ve bir istihdam seferberliğiyle aşılabileceği yanılsaması yaratan Müezzinoğlu seferberlik ilanından bu yana (2 Şubat) 787 bin işsiz istihdam ettiklerini iddia etti. Bu istihdamın Haziran sonu itibariyle 1 milyona ulaşacağını söyleyen Müezzinoğlu, bu işlerin geçici işler olduğunu söylemedi tabi…
Hemen ardından işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki hassasiyetini de ifade etmeyi ihmal etmeyen Müezzinoğlu, “Bazı konuları mecburen referandum sonrasına bıraktık. İş güvenliği bir kültüre dönüşmeli. Vereceğimiz eğitimle bunu yapmalıyız. İskeledeki işçinin kemeri var bareti var ama ayaklarının yanında. Bu ülke mutlaka yüzde 5'in üstünde büyümeli ve her yıl 1 milyon kişiye istihdam sağlamalı" diyerek “fıtrat” yaklaşımının ikiz kardeşi olan “eğitimsiz işçi” mitini tekrarladı.

Sözün kısası emperyalist kapitalist ekonominin dünya düzeyinde yaşadığı kriz ve sıkışmalar, tosladığı yapısal engeller burjuvazi ve siyasi temsilcilerini; sömürüyü daha fazla nasıl derinleştiririz, yağma ve talan alanlarını nasıl genişletiriz ve dünyada kızışan bu rekabet koşullarında nasıl ayakta durabiliriz konusunda hararetli bir saldırı planında perdesizce buluşturuyor.