“Başın öne eğilmesin..!
Aldırma gönül, aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma...
Dışarda deli dalgalar
Gelir duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma...
Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir yüzü
Deniz gibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma...
Dertlerin kalkınca şaha
Bir küfür yolla Allaha...
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma...
Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma...
Sabahattin Ali”
Türkiye edebiyatının en büyük isimlerinden olan
Sabahattin Ali’nin ölümünün bugün 69. yıldönümü. Yaşamı boyunca sürgünler,
demir parmaklıklar gören Sabahattin Ali, 1948 yılında Türkiye’den kaçmaya
çalışırken kont-gerilla tarafından kafası ezilerek öldürülmüştü. Ölümü ise,
hala faili meçhul kalmış cinayetlerden biridir.
Devrimci ve köylüleri konu alan eserleriyle tanınan
Ali, uzun yıllar Anadolu’nun çeşitli illerinde öğretmenlik yaptı ve ilk edebi
yapıtlarını da burada verdi. Rıfat Ilgaz ve Aziz Nesin ile birlikte Marko
Paşa’yı ve onun devamı olan mizah dergilerini çıkardı. Ali, hayatı boyunca tek
partili sistem ve Atatürk hakkındaki eleştirileri nedeniyle 3 kere hapis cezası
aldı. Son mahkumiyetinin ardından yurt dışında çıkmak için anlaştığı, kendisine
kılavuzluk yapan Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 1948′de Bulgaristan sınırı
yakınlarındaki ormanlık alanda öldürüldü.
Ertekin “Milli hislerini tahrik ettiği için”
Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü açıkladı. Ali’nin yakın çevresi ise yazarın
Kırklareli’de sorgulanırken işkence sonucu öldüğü ve Ertekin’in paravan olarak
kullanıldığını iddia etti ancak bu iddia hiç bir zaman kanıtlanamadı.
Katledilmesinin 69.yılında Sabahattin Ali eserleri ve mücadelesiyle kavgamızda
yaşıyor.