212 gündür açlık grevinde olan ve kapalı
tutulduğu hastanede açlık grevini sürdüren Nuriye Gülmen, Ankara Tabib Odası
yönetim kurulu üyesi Dr. Benan Koyuncu tarafından muayene edildi.
Dr. Benan Koyuncu, izlenimlerini şöyle
anlattı:
“Muayene etmek için geldiğimi söyledim,
zaten savcılıktan onlara gideceğimizin haberi gitmişti. Aramadan sonra uygun
şekilde giyinip girdim Nuriye’nin odasında. İlk önce bizi tek başımıza
bırakmadılar. Kolluk kuvvetleri de muayenede olmak istedi. Hatta bir kadın
kolluk görevlisi ‘Ben de olacağım’ dedi. Biz de hayır dedik böyle bir şey
olamaz. Hasta ve hekim arasına başka biri, güvenlik güçleri giremez dedim. ‘Biz
daha önce yapıyorduk’ dediler. Yanlış yapıyormuşsunuz, eğer ben de yapsam suç
işlemiş olurum dedim. Bu yönde bir tartışma oldu.
Sonra savcılığın muayene sırasında
kimsenin bulunmaması kararı sonucu beni Nuriye ile yalnız bıraktılar.
Muayene sırasında ben ve Nuriye kaldık.
Perdenin arkasında da Numune’nin hekimleri vardı. Nuriye şikayetlerinin
kesinlikle onlar tarafından duyulmasını istemiyor. Çünkü bir güvensizlik
duyuyor onlara karşı. Aylardan beri yaşadıklarından kaynaklı.
Tutulduğu yer küçük bir alan. Dolap var,
ilaçların olduğu, monitör, yatak, sandalye var. Yani boş alan yok kaldığı
yerde. Hemen girişte sol tarafta bir delikli sandalye var. O sandalyeye bir
poşet takılmış ve Nuriye’nin tuvalet ihtiyacını bu şekilde gidermesini
istiyorlar. Nuriye bana tuvalet ihtiyacını giderirken de içeride bazen
jandarmanın da olduğunu da söyledi. Bunu onur kırıcı bir uygulama olarak
hissediyor ve bu durumdan dolayı da tuvaleti gelse de yapmıyor.
Nuriye cezaevindeyken televizyon
izleyebiliyordu. Ama burada yok. ‘Gazeteler iki gün sonra bana geliyor’ dedi.
Geldiğinden beri hiç banyo yapamamış. Normalde yoğun bakım hemşiresi yoğun
bakım hastalarına silme işlemi yapar. Nuriye’nin bu ihtiyacının bu şekilde
karşılanacağı söylenmiş ama Nuriye bu şekilde olmasını istemiyor, yıkanmak
istiyor. Bu ihtiyacını karşılayamıyor o yüzden. Ayağa hiç kalkamıyor. Açlık
grevindeki kişilerin hareket etmesi gerekiyor. Eklem hareketleri yapamamış.
Cezaevinde olduğu dönemde arkadaşlarının desteği ile bu hareketleri
yapabiliyormuş. Ama şimdi yapamıyor.”
Gülmen’in beyanları üzerinden “oradaki
süreklileşen zorla müdahale baskısına” da işaret eden Koyuncu, şu bilgileri de
paylaştı:
“Numune Hastanesi’ne apar topar
getirilmesinin nedeni olarak da bunu görüyor. Nuriye ‘Beni böyle bir alana bu
kadar tesisatın, monitörlerin, her an entübe (genel anestezi, solunum yolu
açıklığı) edilme durumu, zorla müdahaleye daha uygun bir tıbbi alan olduğu için
beni buraya getirdiler’ dedi.
Nuriye, ortam koşullarının bir an önce
düzeltilmesini istiyor. ‘Ben cezaevine gitmek istiyorum. Ben yoğun bakım
hastası değilim. Kişi zorla yoğun bakıma getirilemez’ dedi.”
Koyuncu, Gülmen’e “Açlık grevini
bitirmek istiyor musun” sorusunu yönelttiğini Gülmen’in cevabının açlık grevini
bitirmeyeceği yönünde olduğunu aktardı.
Gülmen’in bilincinin kapanması halinde
zorla müdahalenin yapılacağı yönünde Sağlık Bakanlığı’ndan yazı geldiğini
vurgulayan Koyuncu, şunları söyledi:
“Oradaki hekimlerle görüştük. Bakanlığa
yazı göndermişler, bu yazıda ‘Bilinci kapanırsa ne yapalım’ diye bakanlığa
sormuşlar. Bakanlık da cevabında da ‘Eğer bilinci kapanırsa hukuk çok açık,
müdahale edeceksiniz. Kişilerin hayatından sadece kendileri sorumlu değildir,
devlet de sorumludur’ şeklinde cevap gelmiş.”
Koyuncu, bakanlığın, “Kişinin hayatından
sadece kendisi sorumlu değil devlette sorumludur” sözlerini hatırlatarak, “O
zaman bu kişilere bu muamele neden yapılıyor” sorusunu yöneltti.
Zorla müdahalenin kişilerin ölümüne
neden olabileceğini dile getiren Koyuncu, Malta Bildirgesi’nin hatırlatarak,
şözlerini şöyle tamamladı:
“Bildirgede, kişinin eğer zorla
müdahaleyi kabul etmiyorum beyanı varsa, zorla müdahale edilemez diyor. Çünkü
zorla olduğu için kişi de bunu reddettiği için besinlerin akciğere girme
olasılığı oluyor. Bu da ciğerlere giden gıdanın yaratacağı zature nedeniyle
ölüme neden olabiliyor.”