İstanbul Tabip Odası (İTO) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) sağlık alanındaki
ağır çalışma koşullarına ve hekimlerin uğradığı saldırılara dikkat çekmek
amacıyla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde basın açıklaması düzenledi. "Ölümüne
çalışmaya hayır" pankartı açan sağlık emekçileri "Ölümüne çalışmak
istemiyoruz", "AKP 184 ölüyoruz", "İnsanca çalışma
koşulları istiyoruz", "Sağlıkta şiddete son", "Güvenli
ortamlarda çalışmak istiyoruz", "Sağlıkta yaşanan sorunların
sorumlusu çalışanlar değildir" dövizleri taşıdı.
'HEKİM İNTİHARLARININ SEBEBİ SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI'
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Başkanı Raşit Tükel, "3
meslektaşımız intiharla hayatını sonlandırdıklarında şu soruyu kendimize
yönlendirmeliyiz. Ne tür bir ortamda yaşıyorlardı, çalışıyorlardı ki
hayatlarına son verdiler. Sağlık ortam dediğiniz zaman 14 yıldır uygulanan bir
programı görüyorsunuz. Bu program sağlıkta dönüşüm programı. Sağlıkta dönüşüm
programının temelinde sağlık işletmesi modeli yatıyor. Bütün hastanelerimiz
işletme olarak görülüyor. Performans sistemi ise işletme olarak görülen
hastanelerde daha çok hasta bakmak, daha çok gelir getirmek anlamına geliyor.
Bu sistemler hekimlik değerleri ile bağdaşmıyor. Daha çok hasta bakmaya
zorlandığınız zaman bu örneklerde görüldüğü gibi yıkıcı sonuçlarda doğurabiliyor"
dedi.
Sağlık çalışanlarının nöbet ve izinlerine yeni düzenleme
Asistan hekimlerin durumuna da değinen Tükel, "Asistan hekimler eğitim
kurumlarında eğitim almak üzere görev yapıyorlar. Onlar aslında tıpta uzmanlık
öğrencileri, eğitim süreçindeler. Fakat hizmet için çalıştırılıyorlar. Çünkü
işletmenin daha çok para kazanması gerekiyor. Eğitim almak için o kurumlara
gelen meslektaşlarımızın yıpranmasını sağlıyor. Sadece bununla sınırlı değil,
uzun çalışma saatleri söz konusu. Biliyoruz ki bu mesleği yıpranarak sürdüren
meslektaşlarımız var. İş güvencesi olmadan iyi hekimlik yapamazsınız. İş
güvencesi olması gerekiyor. OHAL sürecinde KHK'larla işten çıkarmalarla
güvencesizlik yaratıyor. Düşük gelirle yaşıyor sağlık çalışanları ve hekimler.
Hastalarımız ve bizde sağlıklı ortamlarda yaşamak istiyoruz. Bu ortamların
güvencesiz, baskıcı, demokratik bir işleyiş içinde olması gerekiyor. Bizler
mesleğe başlarken 'önce, zarar verme'* ilkesi ile başladık ama mesleği 'önce
zarar görme' ilkesi ile bitirmek istemiyoruz" diye konuştu. Tükel son
olarak, yetkileri sağlıkta dönüşüm programından vazgeçmeye davet etti.
'BU POLİTİKALARI HAYATA GEÇİREN SİYASİ İKTİDAR VE SERMAYE DÜZENİ
SORUMLUDUR'
Daha sonra söz alan DİSK Genel Sekreteri Dr. Arzu Çerkezoğlu ise şunları söyledi:
"Sağlıkta insana değil, piyasaya odaklanan daha fazla kar etme güdüsüyle
bütün sağlık sistemini piyasaya odaklayan sistemin sonuçlarını yaşıyoruz. Daha
20'li yaşlarda gencecik insanları intihar noktasına kadar getiren süreç,
sağlıkta yaşanan yanlış politikaların sonucudur. Uzun çalışma saatleri, bitmek
bilmeyen istekler, değer bilmez yöneticiler yüzünden bu olayları yaşıyoruz.
Bugün Türkiye'de 4,5 arkadaşımız inşaatlarda,madenlerde, tersanelerde
çalışırken hayatını kaybediyor. Her gün 20 bine yakın işçi çalışırken iş
cinayetlerine kurban gidiyor. Sağlıkta yaşadığımız bu ölümler bu süreçten
bağımsız değil. İnşaat, maden işçisinin yaşadıkları ile sağlık çalışanlarının
yaşadıkları farklı değil. Sermaye düzeni ve bu politikaları hayata geçiren
siyasi iktidardır sorumlusu."
'SAĞLIKTA YAŞANAN AKSAKLIKLARIN SORUMLUSU BİZ DEĞİLİZ'
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) adına Aksaray şube yöneticisi Aydın Erol,
"Sağlık alanında yapılan düzenlemelerle siz haftada 40 saat
çalışacaksınız. Ama yazılan nöbetlerine üst sınırı yok. Hukuksal anlamda itiraz
edeceğiniz bir yer yok. Sınırsız çalıştırılabiliyorsunuz" dedi. Hasta ile
sağlık çalışanlarının yanlış politikalar yüzünden karşı karşıya geldiklerini
söyleyen Erol, "Her gün hem sözlü hem fiziki şiddet görüyoruz. Personel
eksikliğinden dolayı aksıyan herşeyden biz sorumlu tutuluyoruz. Sağlık alanında
personel yetersizliğinden kaynaklı aksayan hizmetlerin sorumlusu biz
değiliz" diye konuştu.
'DÜZENLEMELERE GİDİLMELİ'
İstanbul Tabip Odası(İTO) Genel Sekreteri Samet Mengüç, "Kızgınız,
üzgünüz ve öfkeliyiz. Gece gündüz 24 saat çalışıyoruz. Emek veriyoruz ve bunun
karşılığında ölümlerle karşılaşıyoruz. Bu ölümlerin neden kaynaklandığını çok
iyi biliyoruz. Sağlıkta düzenlemelere biran önce gidilmeli" dedi.
'SAĞLIK POLİTİKALARINI GÖZDEN GEÇİRİN'
Tıp öğrencisi olan Murat Tezdi:"Bir Tıp öğrencisi olarak, eğitimimize
devam ederken sağlıksız bir gelecekle karşılaşıyor olmak bizi huzursuz
etmektedir. Birinci talebimiz sağlık üreten kurumlarda hasta ve hekim
ilişkilerinin güvence altına alınması,sağlık politikaların yeniden gözden
geçirilmesidir" diye konuştu.
'İNSAN HAYATI DEĞİL PARANIN SALTANATI HÜKĞM SÜRÜYOR'
Basın açıklamasını okuyan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr.
İncilay Erdoğan son yıllarda yaşadıkları sorunlara değinerek şunları söyledi:
"Son 10 yılda sağlık çalışanlarının iş yükü 5 kat arttı. Sağlık
çalışanlarında tükenmişlik oranı %24. Yine sağlık çalışanlarının %69'u mobbinge
uğradığını ifade ediyor. Sağlık çalışanlarının yüzde %65'i 'imkanım olsaydı ben
bu mesleği değiştirirdim' diyor. 33 saati alan nöbetleri, 1000 saati alan
haftalık çalışma saatleri, 5 dakikada bir hasta bakma zorunluluğu bizleri
tüketiyor. Son 5 yılda Beyaz Kod'a 46 bini alan şiddet başvurusu yapıldı.
Saldırı tehdidi ile iç içe mesleğimizi yapmak zorunda bırakılıyoruz. Son 10
yılda 215 sağlık çalışanı iş cinayetlerine, uğradıkları şiddet, yaşadıkları
baskı ve mobbing, tüketen çalışma koşulları sebepleriyle yaşamdan koparıldı.
Hastayı müşteri, hekim ve sağlık çalışanını maliyet unsuru olarak gören
sağlıktaki şirket anlayışı bu tablonun doğal iklimini yaratmaktan öteye
gidemiyor. Bu sağlık ortamında insan hayatı değil paranın saltanatı hüküm
sürüyor." "Binlerce sağlık çalışanının hukuksuz OHAL kararnameleri
ile işinden ihraç edilmesi sağlık hizmeti sunan bizlerin üzerindeki basıncı
arttırma ve karamsarlığa içmekten ile yaramıyor" diyen Erdoğan,
"Başka insanları yaşatmaya adanmış genç hekimlerin hayatı böyle sessiz
sedasız biter mi? 36 saatlik nöbetlerine bitmek bilmeyen taleplerin, aşırı mesailerin,
değerbilmez yöneticilerin, gencecik hekimleri işyerlerinde, evlerinde
hayatlarına son verdirecek bu ülke ve sağlık ortamını yaratanların söyleyecek
sözleri, vermeleri gereken hesapları yok mu?" dedi.