AKP’nin kitlelere ulaşmak için son dönemde sıklıkla kullandığı araçlardan olan televizyon dizilerine bir yenisi daha ekleniyor. Erdoğan konuşmalarında sıklıkla "dindar gençlik yetiştirmede kültür alanında başarılı olunmadığını" belirterek kültür-sanat alanında dinci dizilerin yapılmasını salık veriyordu.
Nitekim Cumhuriyetin aktardığı haberde önümüzdeki günlerde TRT’de izleyici ile buluşacak “Mehmetçik Kut’ül Amare” dizisinde tarihsel olayların yeniden yorumu yanı sıra, güncel göndermeleriyle AKP güzellemeleri de önceki deneyimlerden tecrübeyle bekleniyor. Diriliş Ertuğrul dizisinin yapımcı ve senaristi Mehmet Bozdağ’ın yapım ve senaryosunu üstlendiği ‘Mehmetçik Kut’ülAmare’ dizisinin sponsorları arasında Türk Hava Yolları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İGDAŞ gibi devlet kurumlarının olması, devlet kaynaklarının yine bir AKP projesine aktarılmasına ve eleştirilere sebep olacak gibi duruyor.
TRT’de yayımlanacak olan dizinin tanıtımına önceki gün Başbakan Binali Yıldırım da katılırken, dizinin sponsorları arasında Halkbank, İBB, Türk Hava Yolları, İGDAŞ ve Türk Telekom gibi devlet kurumlarının yanı sıra özel sektörün de yer alması milli dizi furyasının ekonomik boyutunu da gözler önüne seriyor. Tarihçiler diziye ilişkin yaptıkları yorumlarda, “AKP iktidarı kendi siyasi projelerini hayata geçirirken tarihsel olarak temellendirmeye çalışıyor. Tarihi bir bilim olarak görmüyor kendi siyasetini meşrulaştırmak için araç olarak görüyor” görüşlerini dile getiriyorlar.
‘Bu bölücülük, düncülüktür’
Tarihçi Sinan Meydan ve Ali Kaya devlet destekleriyle yapılan tarihsel dizilerin niteliğini ve AKP iktidarının bu diziler üzerindeki amaçlarını gazetemize anlattı. Sinan Meydan tarih üzerinde meşrulaştırma olduğunu dile getirerek kendisinin buna bölücülük, düncülük dediğini belirtti. Meydan, “Tarihi istismar etmek, dünü istismar etmek. Düncülük bu. Tarihi yanlış okuyarak, işine geldiği gibi okuyarak mevcut siyaseti temellendirmek. AKP’nin yaptığı bu. Ama bunu sadece AKP yapmadı. Alman faşistleri de örnek. Almanya da da 1930’larda böyle bir tarih okuması yapılmıştı. O üstünlük iddiaları ortaya atılırken. Dolayısıyla zaman zaman kendi siyasetini topluma benimsetebilmek için, kendi işine geldiği biçimde tarihi okuyan iktidarlara rastlıyoruz. Bence AKP’de onlardan biri” diye konuştu.
‘Siyasetini meşrulaştırıyor’
Bugün AKP’nin yaptığının dünya tarihinde de yaşandığını ifade eden Meydan, “Özellikle marjinal siyaset takip eden partiler, iktidarlar o siyaseti meşrulaştırmak için sıkça tarihi kullanırlar. Bunun örnekleri dünyada da var. Bugün yapılan budur. Kut zaferi kazanıldı ama sonuç itibarıyla Kut ve Bağdat kaybedildi. Dolayısıyla sonuçsuz bir zaferdir. Bir Çanakkale değildir. Çanakkale bugün elimizdedir ama Kut’ül-Amare yoktur... Dizide oranın nasıl kaybedildiğini, orada yapılan hataları anlatmayacaklardır. O zaman tarihten ders çıkarmak mümkün olmuyor. Tarih ders çıkarmak için var ama bizim iktidarımız tarihi kendi siyasetini meşrulaştırmak için araç olarak kullanıyor” dedi.
‘Velilere görev düşüyor’
Müfredatta Atatürk ve Cumhuriyet dönemi konularının azaltıldığına değinen Meydan şöyle devam etti: “Özellikle yeni kitaplarda yok denecek kadar azaltıldı. Ben yazılarımda, konuşmalarımda velilere görev düşüyor diyorum. Ailelerin kendileri anlatması lazım yakın tarihi. Önce kendileri öğrenecekler sonra anlatacaklar çocuklarına. Başka yolu yok. Bu eğitim sisteminde, Milli Mücadele Devri, Atatürk’ü doğru anlatmalarını bekleyemeyiz. Çünkü yeni Osmanlıcılık düşüncesi çerçevesinde, tabii tarihi yeniden yazıyorlar. Kendi işine yarayacak şekilde biçimlendiriyorlar, kurguluyorlar. Atatürksüz Milli Mücadelesi, Cumhuriyet Dönemi olamadan bir tarih yazımı bu. Dolayısıyla veliler, aileler çocuklarına kendileri anlatmak zorundalar bu süreci. ”
‘Amaç Osmanlıyı diriltmek’
Tarihçi Ali Kaya ise Kut’ü-Amare zaferinde 350 subayın, 10 bin askerin şehit olması açısından ciddi bir muhaberebe olduğuna değinerek, “Şimdi Kut’ül-Amare’yi gündeme getirmek yeni Osmanlının diriltilmesine benzer. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşını gölgelemeye yönelik olan bir algı yaratmasına sebebiyet verir. Günümüzde yapılan bu diziler yeni Osmanlı anlayışını diriltmek, kurtuluş öncesi olarak toplumu öne sürmeyi amaçlamaktadır. Toplumun giderek yoksullaştığı bir dönemde bütçeden bu tür dizilere pay ayırmak gerçekten çok azımsanmayacak bir davranıştır. Dünya tarihinde faşist iktidarlarda özellikle toplulukları ayrıştırmayı, halkları birbirine düşürmeyi bu yöntemi kullanarak yapar. Tehlikeli bir yaklaşımdır. Çağ dışı muktedirlerin, egemenlerin, zalimlerin tarihi olur. Mazlumların, ötekileştirilenlerin, ezilmişlerin hiçbir zaman tarihi olmaz” dedi.
KutlamalarıMenderes kaldırmış
Geçen yıllarda tarihçiler, 1952 yılına kadar Türkiye’de Kut Bayramı olarak kutlanan Kut’ül Amare Zaferi’nin, Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya üye olmasıyla kaldırıldığını belirtiyor. Adnan Menderes yönetimindeki 20. hükümetin aldığı karar kapsamında, Kut’ül Amare’ye ilişkin bilgilerin de bu tarihten sonra tarih kitaplarından çıkarıldığı kaydediliyor. 1952’den önce, Kûtu’l Amâre’nin bayram olarak kutlandığına dair gazete kupürleri de, sosyal medyada paylaşılmaya başlanmıştı. İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen I. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden biri olan 1. Kut Muharebesi, Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı.