Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesini içeren 696 sayılı KHK’nin yayımlandığı günden beri taşeron işçilerin soruları ve kaygıları azalmak bir yana daha da arttı. Bunda, KHK ve tebliğlerin, dilekçe metinlerinin net ve anlaşılır olmaması, akla takılan sorulara resmi merciler tarafından doyurucu açıklamalar yapılmaması, çalışılan kurumun yöneticilerinin de aynı bilgi eksikliğine sahip olması gibi nedenler önemli etkenler. Ankara’da sendikal örgütlenmenin olduğu birçok işyerinde ise sendikalar işçileri toplayarak konuyla ilgili bir bilgilendirme yapmadı.
‘BİLGİLENDİRME YAPILMIYOR’
Evrensel'den Şükran Doğan'ın haberi şöyle: SGK’de temizlik firmasında çalışan iki taşeron işçi ile kafalarındaki soruları, kaygılarını ve işyerlerini konuşuyoruz. Hizmet-İş üyesi olduklarını söyleyen işçiler, halen sendikanın da işyeri temsilcisinin de kendilerine bilgilendirme yapmadığını ifade ediyor. Sorularına ne idareden, ne taşeron şirketten ne de sendikadan tatmin edici bir yanıt alabildiklerini söyleyen işçiler, yanıtların her gün değişmesinin kaygılarını arttırdığını ifade ediyor.
‘KIDEM TAZMİNATI ENDİŞESİ’

‘AYNI İŞ AMA ÜCRET FARKLI, ADALET BUNUN NERESİNDE?’
Kadroya geçecek olmaları bir yandan sevindirse de diğer yandan var olan haksızlıkların sürecek olmasına da kızgınlar. “Aynı işi yapacağız ama diğer kadrolu işçilerle aynı ücreti almayacağız, adalet bunun neresinde” diye tepki gösteriyorlar.
“İşyerlerinde korkunç bir kaos var, formların biri gidiyor biri geliyor. Forma, fotoğrafın nasıl yapıştırılacağı konusunda bile üç kere karar değiştirildi” diyen işçiler, güvenlik soruşturmasına da tepkili. Yıllardır aynı işyerinde çalıştıklarını, bir suçları olsa zaten orada kalamayacaklarını, her yıl ihale yenilenirken evraklarını yenilediklerini, bu evraklara savcılık iyi hal kağıdının da dahil olduğunu belirten işçiler, anne-baba ve kardeşlerinin soruşturmaya dahil edilmelerine de “Annemin, babamın veya kardeşimin yaptıkları niye beni direk etkiliyor” şeklinde tepki gösteriyor.
‘BAŞARISIZ OLURSAK NE OLACAK?’
Önemli bir endişe konusu da sınavların biçimi. Özellikle sözlü ve uygulamalı sınav ile komisyonların niteliği. Okuma yazma bilmeyen ya da ilkokul mezunu olsalar da derdini yazılı anlatmakta zorlanan arkadaşları olduğunu söylüyorlar. “Sözlü ve uygulamalı sınavda ‘başarılı-başarısız’ ölçüsü ne olacak, bizlere paspas mı yaptıracaklar, evrak dağıtana evrak mı dağıttıracaklar. Bu nasıl bir uygulamalı olacak?” sorularına da cevap bulamamışlar henüz. Sınavda başarısız olmaları halinde durumlarının ne olacağı ise daha büyük bir soru olarak orta yerde duruyor.