Türkiye’de 6 milyona yakın çalışan 1
Ocak 2018’den itibaren net 1.603 lira maaş alacak. Brüt asgarî ücret ise 2 bin
29 lira oldu. Yüzde 14,3 zam zahiren yüksek gibi gelse de enflasyonun yüzde 13,
kur artışının yüzde 10’dan fazla olduğu bir ekonomide çalışanların gelirlerini
artırmaktan uzaktır.
Asgarî ücret 1 Ocak 2017’de o günkü
Euro/TL kuruna (3,72 TL) göre 377 Euro’ya tekabül ediyordu. Hükûmetin ‘bütçede
büyük fedakârlık yaptık’ diye takdim ettiği zammı müteakip yeni asgarî ücret,
sefalet ve açlığa mahkumiyete son verdi mi?
Suâlin cevabını vermeden evvel açlık
sınırını hatırlayalım… Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırını
devletin resmî istatistik dairesi (TÜİK) bile 1.940 lira olarak ilan etti.
Türk-İş de 1.540 lira olarak kabul ediyor. İkisinin ortalaması alındığında
1.740 liranın altında geliri olanların mevcut iktisadî şartlarda refahtan pay
alabilmesine imkân ve ihtimal yoktur.
1.603 TL asgarî ücret ortalama açlık
sınırının altında kalmıştır. Hal-i hazırdaki Euro/TL kuru ile (4,55 TL) 2018
asgarî ücreti 352 Euro. 1 Ocak 2017’de 377 Euro (1.404 TL) olan maaş yüzde 14,3
zamma rağmen 352 Euro’ya geriledi. Maaşlar bir senede 25 Euro erimiş. Hal böyle
iken hakikî ücret artışından bahsedilebilir mi? Böyle bir tabloda fedakârlık
yapan bir taraf varsa o da işveren ya da hükûmet değil çalışanlardır.
Hükûmet çalışanların kayıplarını telafi
etmek bir tarafa ücretlerin gerilediğini görmezden gelmiştir. Üstelik büyümenin
yüzde 11,1 olduğunu iddia ettiği bir devirde habbeyi kubbe yapmaya kalkmıştır.
Madem millî gelir (GSYH) çift hane artıyor o halde çalışanların alım kuvvetini
artıracak cömert ve hakikî bir zam niye yapılmaz?
Zam oranı tek başına yüksek gibi
gelebilir. Aileleri ile 20 milyondan fazla nüfusu teşkil eden 6 milyon çalışan
hakikatte enflasyonun altında ezilmeye, millî gelirden aldıkları dilim
küçülmeye devam ediyor…
Dünyada Çin’den, Avrupa’da da Romanya
ile Bulgaristan’dan hallice bir ücreti milyonlara reva görmekle iftihar
edilemez. Bilakis taaccüp edilir…
Zamma rağmen refahından 25 Euro çalınan
asgarî ücretlinin sesini duyuracak ne gazete ne de sendika kaldı.
Müzakerelerde asgarî ücretin 1.893 TL
olmasını isteyen Türk-İş’in Başkanı Ergün Atalay, talep ettikleri tutardan 200
lira daha az tutar için şunları söyledi: “Fakat maalesef bu 14.17 bizim için
yeterli değil. İşverenlerimiz bu ülke şartlarında bizim açıkladığımız rakamın
çok fazla olduğunu söylüyordu. Biz de bin 603 liranın da ülke şartları için az
olduğunu ifade ediyoruz. Geçinilebilecek bir rakam olmadığını belirtiyoruz.
Keşke mükemmel bir haber verseydik ama maalesef olmadı.”
Madem içinize sinmiyor o mukaveleyi niye
imzalıyorsunuz? Çekilin müzakere masasından, sendikacılığın icaplarını yerine
getirin. Emekten gelen avantajınızı netice alana kadar kullanın.
En demokratik bir hakkı kullanmak bir
yana hükûmetin manüplasyonlarına teşne olanların ‘içimize sinmiyor’ meyanındaki
sözleri de asgarî ücretlinin içine sinmemiştir. Çalışanların zararı bunlarla da
mahdut kalmayacak. Dahası var. Bahsettiğim kayıp 1 Ocak 2017’den 1 Ocak 2018’e
kadar olan dönemi ihtiva ediyor.
Euro ve ABD Doları’ndaki her artış ve
yeni zamlar malî kayıpları katlayacak. Asgarî ücretliler zamlı maaşları almadan
elektrik birim fiyatı yüzde 8,8 arttı.
Köprü, otoyol, Motorlu Taşıtlar Vergisi
(MTV), pasaport, ehliyet ve kimlik harçları başta olmak üzere onlarca kalemde
devletin alacağı ücretler 2018’de yüzde 14,4 ila yüzde 40 arasında artacak.
Kaşıkla verilen kepçe ile geri alınıyor.
Asgarî ücretli gibi işçi, memur ve
emekliler de maaşlarının erimesinden muzdarip. Onların zammı yüzde 7,5
civarında kaldı. Çalışanlara enflasyon kadar bile zam veremezken Adalet ve
Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan, Sinop’ta
partisinin kongresinde zammı tenkit edenleri kast ederek, “Elinize dilinize
dursun.” sözlerini sarfetti.
Asgarî ücretin 2002’den beri sekiz-dokuz
kat artmış olması doğru, mamafih eksik bir tespittir. TL olarak oran öyle olabilir.
Dolar ve Euro esas alındığında, diğer devletlerde ödenen asgarî ücretle
mukayese edildiğinde Türkiye’nin hali içler acısıdır.
Erdoğan aynı konuşmasından şu satırların
altını çizdim: “Bugün kişi başına düşen millî gelirimiz ne oldu? 11 bin dolar.
Asgari ücret çok daha büyük bir artışla bin 603 lira. Milli gelirimiz, 2023
için hedeflediğimiz 25 bin dolara ulaştığında asgari ücretin nereye çıkacağını
varın siz hesap edin.”
Erdoğan beş sene içinde fert başına
gelirin 25 bin dolara çıkacağını iddia ediyor.
Millî geliri 15 senede 3 bin 800
dolardan ancak 10 bin dolara (TÜİK’in formül değişikleri de dahil) getirebilen
Erdoğan, GSYH’nin beş senede net 15 bin dolar artacağını söylüyor.
Böyle bir artışın nasıl olacağını
sorgulayan yok tabiî
Türkiye’de her şeye karar veren
Erdoğan’ın ifadesi ile asgarî ücretin 2023’te ne olacağını varın siz hesap
edin…
AVRUPA’DA ASGARÎ ÜCRET*
DEVLET EURO TÜRK LİRASI
İrlanda 1.563 7 bin 100
Almanya 1.498 6 bin 814
Britanya 1.397 6 bin 354
Slovenya 805 3 bin 661
Malta 736 3 bin 348
Yunanistan 684 3 bin 111
Estonya 470 2 bin 138
Türkiye 352 1.604