HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli,
partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Temelli, şu ifadeleri kullandı:
Mart ayı katliamlar ayı. Ben de bu
katliamlarda katledilen insanları anarak başlamak istiyorum. Gazi, Qamişlo,
Halepçe, Beyazıt katliamları hafızalarımızdan hiç silinmeyecek. Bu katliamlarda
yitirdiğimiz insanların önünde saygıyla eğiliyorum.
Bir kaç gün önce ailesi Berkin Elvan’ı
mezarı başında andı. 2013 Gezi olayları sırasında gelen gaz kapsülü sonucu
komaya giren ve yaşamını yitiren Berkin hakkındaki dava bir türlü
sonuçlanmıyor. Failleri açığa çıkarılmıyor. Bu beklemediğiniz bir şey değil. Bu
iktidar iktidar olduğu süre boyunca birçok çocuğumuzun ölümüne sebep olacak
kararlar almıştır. Ceylan hala bize bakıyor. Ceylan bize baktığı sürece biz
failler hakkında hesap sormaya devam edeceğiz, evlatlarımızın hakkını aramaya
devam edeceğiz.
Çocuklar ölmeye devam ediyor. Afrin’de
çocuklar ölüyor. Türkiye medyasına baktığınızda aslında sanal bir savaş hakim.
Ama Afrin’de de çocuklar ölüyor, insanlar ölüyor. Bugün şu saatlerde
televizyonlar hala Afrin kuşatıldı, şuradan girilecek, buradan girilecek
deniyor. Sanki Afrin’de yüz binlerce insan yaşamıyormuş gibi savaş propagandası
yapmaya devam ediyorlar. Afrin kuşatma altında. Bu kuşatmaya son verin.
Afrin’de yaşayanların yaşam hakkına saygı gösterin. Afrin’de insanlar bir arada
yaşamanın örneğini gösterdiler. Barış içinde yaşanabileceğinin örneğini
gösterdiler. Hem de ne zamandan beri? Suriye İç Savaşı’nın başladığı günden bu
yana.
Bakın bir harita, sınırda teröristler
var, IŞİD var ama bunlardan rahatsız olmayan bir iktidar var. Bırakın rahatsız
olmayı, aralarında muhabbet var.
‘ATEŞKES KİRLİ İTTİFAKLAR YÜZÜNDEN
UYGULANMIYOR’
2011’den bugüne kadar çatışmasız tek
alandır Afrin. Son 53 gündür Afrin bombalanıyor. Buna son verilmeli. Birleşmiş
Milletler (BM) ateşkes kararı almasına rağmen karar tanınmadı, hayata
geçirilmedi. Arkasında ulusların kirli ittifak ilişkileri var.
Bu kararın hayata geçmesini sadece Türkiye
engellemedi, ABD de, Rusya da engelledi. Neden buna engel olunuyor, neden
ateşkes yürürlüğe girmiyor diye sorduğunuzda, bu devletlerin çıkarlarının,
kirli ittifakların olduğunu görüyorsunuz.
Şimdi ABD, BM Güvenlik konseyine yeni
bir ateşkes kararı sunuyor. Bir önceki kararda Doğu Guta ve Afrin birlikte
zikredilirken bu kararda Afrin çıkarılmış. İşte bu pazarlıkların kirli yüzü.
Hangi ittifaklar? Kirli savaş ve ticaret
ittifakları. Tam da bugünlerde Boeing ile THY arasında 7 milyar dolarlık bir
anlaşma imzalanıyor. Evet Trump’ı da biliyoruz, her şey ticaret diye hayata
bakan, Afrin’e yaşayan insanların yaşam hakkını gözetmeyen bir zihniyet. Tıpkı
Türkiye’de aynı zihniyetin iktidarda olduğu gibi.
‘AFRİN’DE BARIŞ HER YERDE BARIŞ DİYEREK
SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ^’
Oradaki insan kayıplarına dur demek için
biz bu ülkelerin ticari anlaşmalarına güvenmemeliyiz. Biz halklar olara savaşa
karşı sesimizi yükseltmeli, savaş karşıtları olarak bir araya gelmeliyiz.
Afrin’de barış her yerde barış diyerek sesimizi yükseltmeliyiz. Bunu ancak biz
başarabiliriz, halklar başarabilir. Kapı kapı gezerek bir arada yaşamı, barışı
anlatmalıyız.
‘AFRİN’DE ZATEN MECLİS VAR’
Birisi çıkmış diyor ki, “Afrin’e
girmeden önce Afrin’de meclis kurulsun.” Afrin’de meclis var, halkların meclisi
var. O meclisi halklar yönetiyor. O mecliste Araplar var, Kürtler var, Êzidîler
var, Türkmenler var. Sen meclisi buradaki meclisten ibaret zannediyorsun, hayır
orada halkların meclisi var. Zaten oraya saldıranlar, halkların meclisini yok
etmeye çalışanlardır.
Şimdi tam da burada halklar olarak yan
yana gelerek bu meclislerin dile getirdiği bu barış sevdasını yaygınlaştırarak
savaş karşıtlarıyla mücadelemizi güçlendirmeliyiz.
SAVAŞ SENARYOSUYLA İKTİDARLARINI
PEKİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bu savaş politikasından medet uman,
savaş politikası ile iktidarını ayakta tutan AKP, Afrin’den sonra yeni savaş
planlarını devreye sokma peşinde. Hayalini kurdukları şey, Türkiye sınırlarında
sürekli savaş atmosferi yaratmak ve bundan beslenerek de içeride şiddet
iktidarını, faşizmi kurumsallaştırmak. Dolayısıyla bugün için Afrin yarın için
bütün Suriye ve Irak’ı da içine alabilecek bir savaş senaryosuyla iktidarlarını
pekiştirmeye çalışıyorlar.
YALAN BUNLARIN İÇİNE YUVA YAPMIŞ
Yalan söylüyorlar. Yalan bunların içine
yuva yapmış. Yalandan başka bir şey söylemiyorlar, bir gün söylediklerini de
ertesi gün inkar ediyorlar. Sadece Afrinlilerin değil, sadece Suriye
halklarının değil hepimizin. Türkiye’nin neresinde yaşarsanız yaşayın bu savaş
sizin en temel haklarınızı gasp ediyor.
‘ÖSO’CULAR ÖNÜNE ÇIKAN HER ŞEYİ KATLEDEN
BİR GÜRUH’
Başbakan diyor ki, “Bu Afrin
Harekati’ndan sonra Afrinliler Afrin’e dönecekler. Bu harekatı Afrinliler
sürdürüyor.” ÖSO’culara Afirinli diyor. Biz bu ÖSO’cuları iyi biliyoruz.
Afganistan’dan geldiler, Çeçenistan’dan geldiler. Önüne çıkan her şeyi katleden
bir güruh. Bu ÖSO’cuların arkasında Afrin’i yok etmeye gidiyorsunuz, sonra da Afrinliler
Afrin’e dönecekler diyorsunuz. Afrinliler zaten Afrin’de. Üstelik savaştan
kaçan insanlar da buraya sığınmış. Siz ÖSO’cuları oraya salarak huzur ortamını
yok ediyorsunuz.
MİKROFONU KAPATABİLİRSİNİZ AMA HAKİKATİN
SESİ MECLİS’İN DUVARLARINI AŞAR
Kim ki kürsülere çıkıp hakikati söylüyor
ona saldırıyorlar. Mahmut Toğrul vekilimize saldırının sebebi de budur. Orada
söyledikleri hakikatti, hakikati kabul edemeyen 40 kişilik bir güruh Mahmut
vekilimize saldırdı. Dün de Hüda Kaya kürsüden hakikatin sesini yükseltiyordu.
Buna da tahammül edemediler ve belki de Meclis tarihinde belki de ilk kez
yaşanan bir şey oldu, mikrofonu kapattılar. Mikrofonu kapatabilirsiniz ama
hakikatin sesi güçlüdür bu meclisin duvarlarını da aşar bütün ülkeye yayılır.
Bugünkü iktidardan olumlu bir şey
beklemek, demokrasi, barış, çözüm yönünde bir adım atmasını beklemek hayaldir.
Bunu ancak, bizlerin mücadelesi başarabilir. Tekçi bir iktidardır ve bütün
farklı sesleri yok etmek istemektedir. Farklı seslere tahammülsüzdür ve bu tahammülsüzlüğü
her yerde gösteriyor.
Bakın, Genelkurmay Başkanı ve Bakanlar
Doha’ya gitmişler orada savaş sanayi fuarına katılıyorlar. Orada, çeşitli
görüşmeler yapıyorlar. “Yerli ve milli” olarak ürettikleri silahları
pazarlamaya çalışıyorlar. 70 milyar dolarlık bir fonu, bu savaş sanayinin
emrine veriyorlar. Bu silahların tanıtımını da Afrin’de yapıyorlar. Afrin’i
deneme sahasına çeviriyorlar. İşte bu 70 milyar dolarlık harcama yatıyor
TV’lerde sürekli izlediğiniz görüntülerin arkasında.
‘KURT İŞARETİ YAPARAK ANCAK OSMANİYE’YE
KADAR GİDERSİN’
Biz savaşa karşıyız. Bizlerin
kaynaklarının savaş sanayisine aktarılmasına, insanlarımızın öldürülmesine
karşıyız. Bu ülkenin kaynaklarını bu şekilde kullananlar sanıyorlar ki bu
ülkede bu milliyetçi duygularla iktidarları ilelebet olacak. Kürt halkına,
kalkmış kurt işareti yapıyor. Bu işareti yapanlar, 50 yıldır Osmaniye’den öteye
gidemedi, sen de ancak oraya kadar gidersin.
‘HOCALARIN HIRPALAMASINDAN DAHA VAHİMİ:
BU HALK SENİ HIRPALAYACAK’
Bu iktidarın ve Erdoğan’ın sözüne
kimsenin güveni kalmadı. Hiç kimse inanmıyor. Bakın en son din konusundaki
sözleri. Bir gün önce “dinde güncelleme yapılmalıdır” dedi. Ertesi gün “yahu
dinde reform olur mu” dediler. Orada bu lafı söylerken bir anda anladı,
“hocalar beni hırpalayacak” dedi. Ama hocaların hırpalamasından daha vahim bir
şey var. Bu halk seni hırpalayacak.
Bunlar konuşmalarını prompterdan
yapıyorlar ya, insanlar anlıyor tabi, bunlar niye pilli bebek gibi bir sağa bir
sola bakıyorlar. İnanın iki prompter arasında fikir değiştirebilirler. Yani
üzerinden bir gün geçince şaşırmamak lazım, iki prompter arasında fikir
değiştirebilirler.
GEZİ DE YOK Kİ, “GEZİ LOBİSİ FAİZİ
ARTTIRIYOR” DESİN
Savaşın finansmandan kimse bahsetmiyor.
Maliyetleri kimse konuşmuyor. Ama rakamlar konuşuyor. Hani rakamları çok
seviyorlar ya. Dünden bugüne Türkiye’de yüzde 1,5 devalüasyon oldu. Faizler bir
puan arttı. Gezi de yok ki, “Gezi lobisi faizi arttırıyor” desin. Bir yıllık
cari açık 51 milyar doları aştı. Cari açık neden bu kadar artıyor? Neden bu kadar
borçlanıyorsunuz? Silah almak için.
‘SAVAŞIN MALİYETİNE YOKSUL HALK
KATLANIR’
Savaş sanayi bir taraftan beslenirken
silah diplomasisiyle de uluslararası ilişkileri düzenlemeye çalışıyorlar.
Almanya, İngiltere, Fransa sürekli silah anlaşması. Bu anlaşmalar cari açığı da
borçlanmayı da büyütür ve ekonomide ciddi kırılganlıklar yaşanır. Peki bu
maliyetleri kim taşır? Savaşın maliyetlerine kim katlanır? Yoksul halk. Bakın
zamlar dur durak bilmiyor. Her gün zam. Zamlar kadar enflasyonu yükselmeyince
sanıyorsunuz ki fakirleşme gerçekleşmiyor. Bu işte mahir olan TÜİK Başkanı.
Enflasyon sepetini her ay yeniden bir hal yoluna koymayı başarıyor. En çok
fiyat ne kadar artıyor, gıdada; sepette azalıyor. Enflasyon sokağın
enflasyonunu yansıtmıyor.
ŞEKER FABRİKALARINI SATACAĞINIZA VERGİ
AFFI GETİRMEYİN
Yetmiyor tabii, özelleştirme. Bakan,
“bugüne kadar her şeyi sattık” demiş. Ellerinde şeker fabrikaları var, “zarar
ediyor diye satacağız” diyor. Kamu teşebbüslerinin zararı bu şekilde
hesaplanmaz. Kamu özel şirketler gibi kar zarar hesabıyla hareket etmek. Kamuda
sosyal fayda vardır. Çiftçilerin, fabrikada çalışanların, tüm halkın, halk
sağlığının bu hesaplara girmesi lazım. Bu açıdan şeker fabrikaları fazlasıyla
kardadır. Bu toplumsal bir kardır. Zarar ediyor diye satarsanız toplumun kaybı
çok daha yüksek olacaktır. Bunları satana kadar vergi affı getirmeyin. Ne kadar
müteahhit varsa hepsine özel af çıkarıyorsunuz. Sadece bir tek müteahhitin 450
milyon liralık vergi borcunu sildiniz. Şeker fabrikalarının toplamının zararı 31
milyon. Şeker farikaları 15 yıl zarar etse sizin sildiğiniz vergi borcunu
karşılamaz. Bu nasıl hesap! Onlar inatla şeker fabrikasını satma peşinde.
YANGINDAN MAL KAÇIRIRCASINA YASAYI
GEÇİRDİLER
Yetmiyor. Minarenin kılıfı dün akşam
dikildi. Referandumda kılıfsız bir şekilde minareyi çalmışlardı. Dün gece
yangından mal kaçırırcasına yasayı geçirdiler. Böylece aslında referandumdaki
ne kadar hile, şaibe varsa yasalaşmış oldu. Bu yasayla seçime girecek kadar acz
içindeler. Hangi koalisyonu kurarlarsa kursunlar bu tür yasalara muhtaç
oldukları için aciz içindeler, bilin ki seçimi şimdiden kaybetmişlerdir.
Sürekli “erken seçim yapmayacağız”
demelerinden de bu telaşı anlamak mümkün. İttifak meselesi üzerinden şaibeli
yasasya meşruiyet kazandırmak istiyorlar. İttifak kavram olarak kötü bir kavram
değil. İttifakın kirlisi de var temizi de. Nasıl ittifak yaptığınız önemli.
Bugün yapılan bir ittifak kanunu falan değildir. Yapılan, seçmen iradesine
ipotek koymaya çalışan şaibeli bir koalisyondur.
KİM BİLİR KAÇ MEVTA OY KULLANACAK
Bu koalisyonun nelere mal olabileceğini
aslında yasa maddelerine bakınca görüyorsunuz. Örneğin bir apartmanda oturanlar
ayrı ayrı yerlerde oy kullanacaklar. Neden koydunuz bu maddeyi dediğinizde bizi
suçluyorlar. HDP’liler aynı evin içinde yaşayanlara ipotek koyuyorlar. Ya
kırsal alanda apartman yok ki sen neden apartmanlardaki insanları farklı
sandıklara gönderiyorsun? Kimin kiminle nerede oy kullandığını saklamaya
çalışıyorsun. Kim bilir kaç mevta oy kullanacak. Kim bilir kaç tane vatandaş
olmayan insan oy kullanacak.
KHK KILICINI SALLARKEN HANGİ KAMU
GÖREVLİSİ TARAFSIZ OLACAK?
Sandık başkanları kamu görevlilerinden
olacak diyorlar. Neden itiraz ediyorsunuz diyorlar TV’lerde. Sen kamu görevlilerini
başında KHK kılıcını sallarken hangi kamu görevlisi itiraz edecek, tarafsız
olacak? Oysa bir önceki yasa bu nesnelliği bu objektifliği kendi içinde var
etmişti. Her parti temsilcisini gönderiyor ve orada bir konsensus
oluşturuyorlardı. Eğer her sandıkta bütün partilerden katılım sağlanabilirse,
hileyi kendiliğinden ortadan kaldırırsınız.
YASA GEÇTİ GİTTİ, GEÇMİŞ OLSUN BAHÇELİ
Hilebaz hileden vazgeçmez. Yasaya yine
bir şey sıkıştırmışlar. D’hondt sistemi uygulanıyor. İttifak yapan partiler
için aynı yere mühür basılacak, kayma olursa geçerli sayılacak. Oylar
partilerin oy oranında yeniden dağıtılacak. Anketlerde bile böyle dağıtım
olmaz. Anketlerde bile kararsız oylar dağıtılırken bir senaryosu vardır. Burada
senaryo falan yok, düz hesap. Hani o ittifak yasasına çok destek veren, sabaha
kadar mecliste bekleyen Bahçeli var ya onu da atlatmışlar. Bu oyların yeniden
dağılımında da d’hondt sistemini uygulamaya koymuşlar. Yasa geçti gitti, geçmiş
olsun Bahçeli. Onlar 40 vekil hesabı yapıyor ya 5 vekille kapı ağzında
otururlar, beşinci parti olarak.
İYİ İTTİFAK ÖRNEĞİ ARIYORSANIZ HDP’YE
BAKIN
İyi ittifak örnekleri de var. İyi
ittifak örneği arıyorsanız HDP’ye bakın. Bileşenleriyle, toplumsal kesimlerle
yaptığı ittifaklar, radikal demokrasi anlayışıyla yan yana gelmeyi başaran
partimiz nasıl ittifak yaparak demokrasinin güçlenmesi sağlanır bunun örneğini
göstermiştir.
Müzakereci bir demokrasi anlayışımızla,
demokrasiden ve barıştan yana herkesle ittifak yapılabileceğini gösteriyoruz.
Bu ittifak üzerinden önümüzdeki Newroz’a tüm Türkiye halklarını davet ediyoruz.
Gelin Newroz alanlarına, kadınlar, emekçiler, Aleviler, Müslümanlar, Ermeniler
herkesi davet ediyoruz. Bu sistemden mağdur olanlar, tüm savaş karşıtlarını
Newroz’a davet ediyoruz. Newroz direniştir. Newroz bugün faşizme karşı
direniştir. Tüm arkadaşlarımız, bugünden Newroz’a kadar Newroz çalışmalarını
hayata geçireceklerdir.
AKP 12 EYLÜL’ÜN KURUM VE UYGULAMALARINA
SAHİP ÇIKIYOR
Bileşenimiz DBP’nin Eş Genel Başkanı
Mehmet Aslan’a uygulanan işkenceyi biliyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığı’na
yaptığımız görüşmelerden bir sonuç çıkmamıştır. AKP 12 Eylül’ün kurum ve
uygulamalarına sahip çıkıyor. YÖK’e de işkenceye de. Ama bilmiyor ki insanlık
onuru işkenceyi yenecek!
SEVİNMEYECEĞİZ
Ahmet Şık 496 gün sonra özgürlüğüne
kavuştu, Murat Sabuncu’yla beraber. Hoş geldiniz diyorum, biliyorum yazmaya
devam edecek ama kendisi de dedi ya çıkınca, “sevinmeyeceğiz, öfkemizi
büyüteceğiz.” Bu iktidarın tutsak ettiği gazeteciler var. 200’den fazla
gazeteci cezaevinde. Bu iktidarın tutsak ettiği demokratik siyaset var. Onlar
özgür kalana dek sevinmeyeceğiz.
Onlardan biri Selahattin Demirtaş’ın da Cuma günü İstanbul Silivri’de
saat 10:30’da duruşması var. İlginç bir duruşma. 2013 Newrozu’nda konuştuğu
için. Zaten yargılandığı her şey konuştuğu için. Bir siyasetçi başka ne yapar,
konuşur anlatır fikirlerini yayar. 2013 Newrozu’nda da konuşmuş. Herkes de
alkışlamış. Yandaş medyası da, dönemin bakanları da. Aradan 2 yıl 7 ay 13 gün
geçmiş, savcı Demirtaş hakkında o konuşmadan dolayı fezleke hazırlamış. Ve
bundan dolayı bu cuma Silivri’de yargılanacak. Biz de orada olacağız. Hakikatin
barışın sesini dinlemek için başkanla dayanışma içinde olacağız. (HABER MERKEZİ