13 Mart 2018 Salı

Temelli: Kurt işaretiyle ancak Osmaniye’ye kadar gidersin..!

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Temelli, şu ifadeleri kullandı:
Mart ayı katliamlar ayı. Ben de bu katliamlarda katledilen insanları anarak başlamak istiyorum. Gazi, Qamişlo, Halepçe, Beyazıt katliamları hafızalarımızdan hiç silinmeyecek. Bu katliamlarda yitirdiğimiz insanların önünde saygıyla eğiliyorum.
Bir kaç gün önce ailesi Berkin Elvan’ı mezarı başında andı. 2013 Gezi olayları sırasında gelen gaz kapsülü sonucu komaya giren ve yaşamını yitiren Berkin hakkındaki dava bir türlü sonuçlanmıyor. Failleri açığa çıkarılmıyor. Bu beklemediğiniz bir şey değil. Bu iktidar iktidar olduğu süre boyunca birçok çocuğumuzun ölümüne sebep olacak kararlar almıştır. Ceylan hala bize bakıyor. Ceylan bize baktığı sürece biz failler hakkında hesap sormaya devam edeceğiz, evlatlarımızın hakkını aramaya devam edeceğiz.
Çocuklar ölmeye devam ediyor. Afrin’de çocuklar ölüyor. Türkiye medyasına baktığınızda aslında sanal bir savaş hakim. Ama Afrin’de de çocuklar ölüyor, insanlar ölüyor. Bugün şu saatlerde televizyonlar hala Afrin kuşatıldı, şuradan girilecek, buradan girilecek deniyor. Sanki Afrin’de yüz binlerce insan yaşamıyormuş gibi savaş propagandası yapmaya devam ediyorlar. Afrin kuşatma altında. Bu kuşatmaya son verin. Afrin’de yaşayanların yaşam hakkına saygı gösterin. Afrin’de insanlar bir arada yaşamanın örneğini gösterdiler. Barış içinde yaşanabileceğinin örneğini gösterdiler. Hem de ne zamandan beri? Suriye İç Savaşı’nın başladığı günden bu yana.
Bakın bir harita, sınırda teröristler var, IŞİD var ama bunlardan rahatsız olmayan bir iktidar var. Bırakın rahatsız olmayı, aralarında muhabbet var.
‘ATEŞKES KİRLİ İTTİFAKLAR YÜZÜNDEN UYGULANMIYOR’
2011’den bugüne kadar çatışmasız tek alandır Afrin. Son 53 gündür Afrin bombalanıyor. Buna son verilmeli. Birleşmiş Milletler (BM) ateşkes kararı almasına rağmen karar tanınmadı, hayata geçirilmedi. Arkasında ulusların kirli ittifak ilişkileri var.
Bu kararın hayata geçmesini sadece Türkiye engellemedi, ABD de, Rusya da engelledi. Neden buna engel olunuyor, neden ateşkes yürürlüğe girmiyor diye sorduğunuzda, bu devletlerin çıkarlarının, kirli ittifakların olduğunu görüyorsunuz.
Şimdi ABD, BM Güvenlik konseyine yeni bir ateşkes kararı sunuyor. Bir önceki kararda Doğu Guta ve Afrin birlikte zikredilirken bu kararda Afrin çıkarılmış. İşte bu pazarlıkların kirli yüzü.
Hangi ittifaklar? Kirli savaş ve ticaret ittifakları. Tam da bugünlerde Boeing ile THY arasında 7 milyar dolarlık bir anlaşma imzalanıyor. Evet Trump’ı da biliyoruz, her şey ticaret diye hayata bakan, Afrin’e yaşayan insanların yaşam hakkını gözetmeyen bir zihniyet. Tıpkı Türkiye’de aynı zihniyetin iktidarda olduğu gibi.
‘AFRİN’DE BARIŞ HER YERDE BARIŞ DİYEREK SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ^’
Oradaki insan kayıplarına dur demek için biz bu ülkelerin ticari anlaşmalarına güvenmemeliyiz. Biz halklar olara savaşa karşı sesimizi yükseltmeli, savaş karşıtları olarak bir araya gelmeliyiz. Afrin’de barış her yerde barış diyerek sesimizi yükseltmeliyiz. Bunu ancak biz başarabiliriz, halklar başarabilir. Kapı kapı gezerek bir arada yaşamı, barışı anlatmalıyız.
‘AFRİN’DE ZATEN MECLİS VAR’
Birisi çıkmış diyor ki, “Afrin’e girmeden önce Afrin’de meclis kurulsun.” Afrin’de meclis var, halkların meclisi var. O meclisi halklar yönetiyor. O mecliste Araplar var, Kürtler var, Êzidîler var, Türkmenler var. Sen meclisi buradaki meclisten ibaret zannediyorsun, hayır orada halkların meclisi var. Zaten oraya saldıranlar, halkların meclisini yok etmeye çalışanlardır.
Şimdi tam da burada halklar olarak yan yana gelerek bu meclislerin dile getirdiği bu barış sevdasını yaygınlaştırarak savaş karşıtlarıyla mücadelemizi güçlendirmeliyiz.
SAVAŞ SENARYOSUYLA İKTİDARLARINI PEKİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bu savaş politikasından medet uman, savaş politikası ile iktidarını ayakta tutan AKP, Afrin’den sonra yeni savaş planlarını devreye sokma peşinde. Hayalini kurdukları şey, Türkiye sınırlarında sürekli savaş atmosferi yaratmak ve bundan beslenerek de içeride şiddet iktidarını, faşizmi kurumsallaştırmak. Dolayısıyla bugün için Afrin yarın için bütün Suriye ve Irak’ı da içine alabilecek bir savaş senaryosuyla iktidarlarını pekiştirmeye çalışıyorlar.
YALAN BUNLARIN İÇİNE YUVA YAPMIŞ
Yalan söylüyorlar. Yalan bunların içine yuva yapmış. Yalandan başka bir şey söylemiyorlar, bir gün söylediklerini de ertesi gün inkar ediyorlar. Sadece Afrinlilerin değil, sadece Suriye halklarının değil hepimizin. Türkiye’nin neresinde yaşarsanız yaşayın bu savaş sizin en temel haklarınızı gasp ediyor.
‘ÖSO’CULAR ÖNÜNE ÇIKAN HER ŞEYİ KATLEDEN BİR GÜRUH’
Başbakan diyor ki, “Bu Afrin Harekati’ndan sonra Afrinliler Afrin’e dönecekler. Bu harekatı Afrinliler sürdürüyor.” ÖSO’culara Afirinli diyor. Biz bu ÖSO’cuları iyi biliyoruz. Afganistan’dan geldiler, Çeçenistan’dan geldiler. Önüne çıkan her şeyi katleden bir güruh. Bu ÖSO’cuların arkasında Afrin’i yok etmeye gidiyorsunuz, sonra da Afrinliler Afrin’e dönecekler diyorsunuz. Afrinliler zaten Afrin’de. Üstelik savaştan kaçan insanlar da buraya sığınmış. Siz ÖSO’cuları oraya salarak huzur ortamını yok ediyorsunuz.
MİKROFONU KAPATABİLİRSİNİZ AMA HAKİKATİN SESİ MECLİS’İN DUVARLARINI AŞAR
Kim ki kürsülere çıkıp hakikati söylüyor ona saldırıyorlar. Mahmut Toğrul vekilimize saldırının sebebi de budur. Orada söyledikleri hakikatti, hakikati kabul edemeyen 40 kişilik bir güruh Mahmut vekilimize saldırdı. Dün de Hüda Kaya kürsüden hakikatin sesini yükseltiyordu. Buna da tahammül edemediler ve belki de Meclis tarihinde belki de ilk kez yaşanan bir şey oldu, mikrofonu kapattılar. Mikrofonu kapatabilirsiniz ama hakikatin sesi güçlüdür bu meclisin duvarlarını da aşar bütün ülkeye yayılır.
Bugünkü iktidardan olumlu bir şey beklemek, demokrasi, barış, çözüm yönünde bir adım atmasını beklemek hayaldir. Bunu ancak, bizlerin mücadelesi başarabilir. Tekçi bir iktidardır ve bütün farklı sesleri yok etmek istemektedir. Farklı seslere tahammülsüzdür ve bu tahammülsüzlüğü her yerde gösteriyor.
Bakın, Genelkurmay Başkanı ve Bakanlar Doha’ya gitmişler orada savaş sanayi fuarına katılıyorlar. Orada, çeşitli görüşmeler yapıyorlar. “Yerli ve milli” olarak ürettikleri silahları pazarlamaya çalışıyorlar. 70 milyar dolarlık bir fonu, bu savaş sanayinin emrine veriyorlar. Bu silahların tanıtımını da Afrin’de yapıyorlar. Afrin’i deneme sahasına çeviriyorlar. İşte bu 70 milyar dolarlık harcama yatıyor TV’lerde sürekli izlediğiniz görüntülerin arkasında.
‘KURT İŞARETİ YAPARAK ANCAK OSMANİYE’YE KADAR GİDERSİN’
Biz savaşa karşıyız. Bizlerin kaynaklarının savaş sanayisine aktarılmasına, insanlarımızın öldürülmesine karşıyız. Bu ülkenin kaynaklarını bu şekilde kullananlar sanıyorlar ki bu ülkede bu milliyetçi duygularla iktidarları ilelebet olacak. Kürt halkına, kalkmış kurt işareti yapıyor. Bu işareti yapanlar, 50 yıldır Osmaniye’den öteye gidemedi, sen de ancak oraya kadar gidersin.
‘HOCALARIN HIRPALAMASINDAN DAHA VAHİMİ: BU HALK SENİ HIRPALAYACAK’
Bu iktidarın ve Erdoğan’ın sözüne kimsenin güveni kalmadı. Hiç kimse inanmıyor. Bakın en son din konusundaki sözleri. Bir gün önce “dinde güncelleme yapılmalıdır” dedi. Ertesi gün “yahu dinde reform olur mu” dediler. Orada bu lafı söylerken bir anda anladı, “hocalar beni hırpalayacak” dedi. Ama hocaların hırpalamasından daha vahim bir şey var. Bu halk seni hırpalayacak.
Bunlar konuşmalarını prompterdan yapıyorlar ya, insanlar anlıyor tabi, bunlar niye pilli bebek gibi bir sağa bir sola bakıyorlar. İnanın iki prompter arasında fikir değiştirebilirler. Yani üzerinden bir gün geçince şaşırmamak lazım, iki prompter arasında fikir değiştirebilirler.
GEZİ DE YOK Kİ, “GEZİ LOBİSİ FAİZİ ARTTIRIYOR” DESİN
Savaşın finansmandan kimse bahsetmiyor. Maliyetleri kimse konuşmuyor. Ama rakamlar konuşuyor. Hani rakamları çok seviyorlar ya. Dünden bugüne Türkiye’de yüzde 1,5 devalüasyon oldu. Faizler bir puan arttı. Gezi de yok ki, “Gezi lobisi faizi arttırıyor” desin. Bir yıllık cari açık 51 milyar doları aştı. Cari açık neden bu kadar artıyor? Neden bu kadar borçlanıyorsunuz? Silah almak için.
‘SAVAŞIN MALİYETİNE YOKSUL HALK KATLANIR’
Savaş sanayi bir taraftan beslenirken silah diplomasisiyle de uluslararası ilişkileri düzenlemeye çalışıyorlar. Almanya, İngiltere, Fransa sürekli silah anlaşması. Bu anlaşmalar cari açığı da borçlanmayı da büyütür ve ekonomide ciddi kırılganlıklar yaşanır. Peki bu maliyetleri kim taşır? Savaşın maliyetlerine kim katlanır? Yoksul halk. Bakın zamlar dur durak bilmiyor. Her gün zam. Zamlar kadar enflasyonu yükselmeyince sanıyorsunuz ki fakirleşme gerçekleşmiyor. Bu işte mahir olan TÜİK Başkanı. Enflasyon sepetini her ay yeniden bir hal yoluna koymayı başarıyor. En çok fiyat ne kadar artıyor, gıdada; sepette azalıyor. Enflasyon sokağın enflasyonunu yansıtmıyor.
ŞEKER FABRİKALARINI SATACAĞINIZA VERGİ AFFI GETİRMEYİN
Yetmiyor tabii, özelleştirme. Bakan, “bugüne kadar her şeyi sattık” demiş. Ellerinde şeker fabrikaları var, “zarar ediyor diye satacağız” diyor. Kamu teşebbüslerinin zararı bu şekilde hesaplanmaz. Kamu özel şirketler gibi kar zarar hesabıyla hareket etmek. Kamuda sosyal fayda vardır. Çiftçilerin, fabrikada çalışanların, tüm halkın, halk sağlığının bu hesaplara girmesi lazım. Bu açıdan şeker fabrikaları fazlasıyla kardadır. Bu toplumsal bir kardır. Zarar ediyor diye satarsanız toplumun kaybı çok daha yüksek olacaktır. Bunları satana kadar vergi affı getirmeyin. Ne kadar müteahhit varsa hepsine özel af çıkarıyorsunuz. Sadece bir tek müteahhitin 450 milyon liralık vergi borcunu sildiniz. Şeker fabrikalarının toplamının zararı 31 milyon. Şeker farikaları 15 yıl zarar etse sizin sildiğiniz vergi borcunu karşılamaz. Bu nasıl hesap! Onlar inatla şeker fabrikasını satma peşinde.
YANGINDAN MAL KAÇIRIRCASINA YASAYI GEÇİRDİLER
Yetmiyor. Minarenin kılıfı dün akşam dikildi. Referandumda kılıfsız bir şekilde minareyi çalmışlardı. Dün gece yangından mal kaçırırcasına yasayı geçirdiler. Böylece aslında referandumdaki ne kadar hile, şaibe varsa yasalaşmış oldu. Bu yasayla seçime girecek kadar acz içindeler. Hangi koalisyonu kurarlarsa kursunlar bu tür yasalara muhtaç oldukları için aciz içindeler, bilin ki seçimi şimdiden kaybetmişlerdir.
Sürekli “erken seçim yapmayacağız” demelerinden de bu telaşı anlamak mümkün. İttifak meselesi üzerinden şaibeli yasasya meşruiyet kazandırmak istiyorlar. İttifak kavram olarak kötü bir kavram değil. İttifakın kirlisi de var temizi de. Nasıl ittifak yaptığınız önemli. Bugün yapılan bir ittifak kanunu falan değildir. Yapılan, seçmen iradesine ipotek koymaya çalışan şaibeli bir koalisyondur.
KİM BİLİR KAÇ MEVTA OY KULLANACAK
Bu koalisyonun nelere mal olabileceğini aslında yasa maddelerine bakınca görüyorsunuz. Örneğin bir apartmanda oturanlar ayrı ayrı yerlerde oy kullanacaklar. Neden koydunuz bu maddeyi dediğinizde bizi suçluyorlar. HDP’liler aynı evin içinde yaşayanlara ipotek koyuyorlar. Ya kırsal alanda apartman yok ki sen neden apartmanlardaki insanları farklı sandıklara gönderiyorsun? Kimin kiminle nerede oy kullandığını saklamaya çalışıyorsun. Kim bilir kaç mevta oy kullanacak. Kim bilir kaç tane vatandaş olmayan insan oy kullanacak.
KHK KILICINI SALLARKEN HANGİ KAMU GÖREVLİSİ TARAFSIZ OLACAK?
Sandık başkanları kamu görevlilerinden olacak diyorlar. Neden itiraz ediyorsunuz diyorlar TV’lerde. Sen kamu görevlilerini başında KHK kılıcını sallarken hangi kamu görevlisi itiraz edecek, tarafsız olacak? Oysa bir önceki yasa bu nesnelliği bu objektifliği kendi içinde var etmişti. Her parti temsilcisini gönderiyor ve orada bir konsensus oluşturuyorlardı. Eğer her sandıkta bütün partilerden katılım sağlanabilirse, hileyi kendiliğinden ortadan kaldırırsınız.
YASA GEÇTİ GİTTİ, GEÇMİŞ OLSUN BAHÇELİ
Hilebaz hileden vazgeçmez. Yasaya yine bir şey sıkıştırmışlar. D’hondt sistemi uygulanıyor. İttifak yapan partiler için aynı yere mühür basılacak, kayma olursa geçerli sayılacak. Oylar partilerin oy oranında yeniden dağıtılacak. Anketlerde bile böyle dağıtım olmaz. Anketlerde bile kararsız oylar dağıtılırken bir senaryosu vardır. Burada senaryo falan yok, düz hesap. Hani o ittifak yasasına çok destek veren, sabaha kadar mecliste bekleyen Bahçeli var ya onu da atlatmışlar. Bu oyların yeniden dağılımında da d’hondt sistemini uygulamaya koymuşlar. Yasa geçti gitti, geçmiş olsun Bahçeli. Onlar 40 vekil hesabı yapıyor ya 5 vekille kapı ağzında otururlar, beşinci parti olarak.
İYİ İTTİFAK ÖRNEĞİ ARIYORSANIZ HDP’YE BAKIN
İyi ittifak örnekleri de var. İyi ittifak örneği arıyorsanız HDP’ye bakın. Bileşenleriyle, toplumsal kesimlerle yaptığı ittifaklar, radikal demokrasi anlayışıyla yan yana gelmeyi başaran partimiz nasıl ittifak yaparak demokrasinin güçlenmesi sağlanır bunun örneğini göstermiştir.
Müzakereci bir demokrasi anlayışımızla, demokrasiden ve barıştan yana herkesle ittifak yapılabileceğini gösteriyoruz. Bu ittifak üzerinden önümüzdeki Newroz’a tüm Türkiye halklarını davet ediyoruz. Gelin Newroz alanlarına, kadınlar, emekçiler, Aleviler, Müslümanlar, Ermeniler herkesi davet ediyoruz. Bu sistemden mağdur olanlar, tüm savaş karşıtlarını Newroz’a davet ediyoruz. Newroz direniştir. Newroz bugün faşizme karşı direniştir. Tüm arkadaşlarımız, bugünden Newroz’a kadar Newroz çalışmalarını hayata geçireceklerdir.
AKP 12 EYLÜL’ÜN KURUM VE UYGULAMALARINA SAHİP ÇIKIYOR
Bileşenimiz DBP’nin Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan’a uygulanan işkenceyi biliyoruz. Bu konuda Adalet Bakanlığı’na yaptığımız görüşmelerden bir sonuç çıkmamıştır. AKP 12 Eylül’ün kurum ve uygulamalarına sahip çıkıyor. YÖK’e de işkenceye de. Ama bilmiyor ki insanlık onuru işkenceyi yenecek!
SEVİNMEYECEĞİZ
Ahmet Şık 496 gün sonra özgürlüğüne kavuştu, Murat Sabuncu’yla beraber. Hoş geldiniz diyorum, biliyorum yazmaya devam edecek ama kendisi de dedi ya çıkınca, “sevinmeyeceğiz, öfkemizi büyüteceğiz.” Bu iktidarın tutsak ettiği gazeteciler var. 200’den fazla gazeteci cezaevinde. Bu iktidarın tutsak ettiği demokratik siyaset var. Onlar özgür kalana dek sevinmeyeceğiz.
Onlardan biri Selahattin Demirtaş’ın da Cuma günü İstanbul Silivri’de saat 10:30’da duruşması var. İlginç bir duruşma. 2013 Newrozu’nda konuştuğu için. Zaten yargılandığı her şey konuştuğu için. Bir siyasetçi başka ne yapar, konuşur anlatır fikirlerini yayar. 2013 Newrozu’nda da konuşmuş. Herkes de alkışlamış. Yandaş medyası da, dönemin bakanları da. Aradan 2 yıl 7 ay 13 gün geçmiş, savcı Demirtaş hakkında o konuşmadan dolayı fezleke hazırlamış. Ve bundan dolayı bu cuma Silivri’de yargılanacak. Biz de orada olacağız. Hakikatin barışın sesini dinlemek için başkanla dayanışma içinde olacağız. (HABER MERKEZİ