4 Nisan 2018 Çarşamba

IŞİD emiri İlhami Balı ile telefonla görüşenler kim?


Müdafi avukatlar görüşmelerde Balı’ya “Şıh’ım” diye hitap edip, özür dileyen kamu görevlilerinin tespit edilmesini istedi.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 8'inci duruşması, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuklu 19 sanığın getirildiği duruşmada taraf avukatları hazır bulunurken, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarının yanı sıra bazı emek örgütü temsilcileri ile HDP’li milletvekilleri duruşmayı takip etti.
Duruşma, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın dava dosyasına eklenen kimi belgeleri okuması ile başladı. Davada daha önce “tanık” olarak dinlenen dönemin Antep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Beyazıt Bestami Duman hakkında 'Gülen Cemaati'nden soruşturma açılmamış olduğuna ilişkin ulaşan bilgilendirme yazısı dosyaya eklendi.
Yine “polis muhbiri” olduğunu ileri süren sanık Suphi Alpfindan ile ilgili Antep Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen bilgilendirme yazısında, böyle bir kayıt olmadığı bildirildi.
'ASKERLE IŞİD EMİRİ RAHATÇA GÖRÜŞMÜŞ'
Ardından müşteki vekillerinin beyanına geçildi. Avukat Tonguç Cankurt, Kilis Ağır Ceza Mahkemesi’nce gönderilen dosyada IŞİD’in Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın tape kayıtlarının bulunduğunu belirterek, "Balı’nın tape kayıtlarından Temmuz 2015’ten Eylül 2015'e kadar sınır geçişlerini organize ettiği anlaşılıyor" dedi.
Av. Cankurt, polisin dinlediği Balı'nın kaçakçılarla yaptığı görüşmelerin bazı kayıtlarını "suç unsuru içermiyor" şeklinde not aldığını da söyledi.
Balı'nın doğrudan asker ve polis görevlileriyle yaptığı görüşmelerin kayıtları olduğunu söyleyen Av. Cankurt, bir tape kaydına ilişkin “Doğrudan emniyetle irtibat içinde, bazen askerlerle görüşüyor. Kaçakçılar aracılığıyla askerle görüşüyor. Balı; 'Buralardan bir isteğin var mı?' diye askere soruyor. Asker Balı'ya 'Şıh’ım' diye hitap ediyor. Asker ile Balı birbirlerinin numaralarını alıyorlar" bilgilerini verdi.
Av. Cankurt, Balı'nın yine er Sefer Taş'ın ölümüyle ilgili yaptığı bir görüşme üzerinde de durdu. Av. Cankurt, "Askerlerin bir IŞİD'çiyi dövmesi üzerine Balı, elindeki asker Sefer Taş'ı öldürmekle tehdit ediyor. Bunun üzerine görüşmeyi yapan asker Balı'dan özür diliyor" dedi.
Balı'nın askerin ve emniyetin bir telefon uzağında olduğunu ifade eden Av. Cankurt, "Bu görüşmeleri yapan asker, komutan veya kamu görevlisi kim? Bu görüşme tutanakları Ankara katliamından 10 gün önce adli makamlar tarafında öğrenilmiş. Bu askerlerin kimler olduğunun öğrenilmesi gerekiyor. Bu bizim dosyamızla doğrudan ilişkili" diyerek, sözkonusu görüşmeleri yapan kamu görevlilerinin tespit edilmesini istedi.
'BARIŞ DİYEN YARGILANIYOR, İNSAN ÖLDÜREN SERBEST’
Avukat Sevinç Hocaoğulları da, mahkemeye ulaşan tape kayıtlarından Balı'nın emniyet ve jandarmanın bilgisi dahilinde Antep sınırında kaçakçılık yaptığının anlaşıldığını ifade etti. Av. Hocaoğulları, "Bu yargılamanın başladığı andan itibaren kolluk ve yargı görevini yapsaydı, bu katliam olmazdı dedik. Bu katliamla ilgili kamu görevlilerinin de yargılanması gerekli" diye konuştu.
Balı'nın telefon görüşmelerinin, IŞİD’in Diyarbakır, Suruç katliamlarını gerçekleştirmeden önce dinlendiğine de dikkat çeken Av. Hocaoğulları, özellikle Balı’nın Diyarbakır saldırısı sanıklarından İsmail Korkmaz ile yaptığı telefon görüşmelerine işaret etti.
Hocaoğulları, Balı'nın yine Ankara patlamasında kullanılan intihar yeleklerinin saklanmasını organize ettiğini de ifade etti. Hocaoğulları, "Bu ülkede barış derseniz örgüt üyeliğinden yargılanıyorsunuz ancak insan öldürdüyseniz 9 ay ceza yattıktan sonra serbest bırakılırsınız" diyerek, IŞİD üyesi Ahmet Güneş'in bir kişiyi infaz ederkenki görüntülerinin üzerinde çıkmasına rağmen serbest kalmasını anımsattı.
'NEDENSE EMNİYET DERNEĞİ BULAMIYOR'
Müdafi avukatlardan Murat Kemal Gündüz ise, sanıklardan Hüseyin Tunç'un avukatı Orhan Şahin'in Antep'teki başka bir davada "müvekkilim bomba taşıdı" sözlerini sarf ettiğini ifade etti.
Buna rağmen mahkemenin gerekeni yapmadığını söyleyen Av. Gündüz, "Mahkemenin yapması gereken işleri biz yapıyoruz. Genç Ensar Derneği'nin üyeleri katliam olduğu gün toplantı yapmış ve derneği feshetme kararı almış. Bu dernekte yetişen insanların çoğu IŞİD’e katılmış insanlar. Dernek örgüte eleman yetiştiriyor. Her şey çok açık değil mi? Nedense emniyet bu derneği bulamıyor. İncelediğim kadarıyla Ankara’ya gönderilen sanıkların öyle ya da böyle hepsinin olayla ilişkili olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.