Müdafi avukatlar görüşmelerde Balı’ya
“Şıh’ım” diye hitap edip, özür dileyen kamu görevlilerinin tespit edilmesini
istedi.
10 Ekim Ankara Katliamı davasının 8'inci
duruşması, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Tutuklu 19 sanığın
getirildiği duruşmada taraf avukatları hazır bulunurken, katliamda hayatını
kaybedenlerin yakınlarının yanı sıra bazı emek örgütü temsilcileri ile HDP’li
milletvekilleri duruşmayı takip etti.
Duruşma, Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın
dava dosyasına eklenen kimi belgeleri okuması ile başladı. Davada daha önce
“tanık” olarak dinlenen dönemin Antep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdür Yardımcısı Beyazıt Bestami Duman hakkında 'Gülen Cemaati'nden soruşturma
açılmamış olduğuna ilişkin ulaşan bilgilendirme yazısı dosyaya eklendi.
Yine “polis muhbiri” olduğunu ileri
süren sanık Suphi Alpfindan ile ilgili Antep Emniyet Müdürlüğü tarafından
gönderilen bilgilendirme yazısında, böyle bir kayıt olmadığı bildirildi.
'ASKERLE IŞİD EMİRİ RAHATÇA GÖRÜŞMÜŞ'
Ardından müşteki vekillerinin beyanına
geçildi. Avukat Tonguç Cankurt, Kilis Ağır Ceza Mahkemesi’nce gönderilen
dosyada IŞİD’in Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın tape kayıtlarının bulunduğunu
belirterek, "Balı’nın tape kayıtlarından Temmuz 2015’ten Eylül 2015'e
kadar sınır geçişlerini organize ettiği anlaşılıyor" dedi.
Av. Cankurt, polisin dinlediği Balı'nın
kaçakçılarla yaptığı görüşmelerin bazı kayıtlarını "suç unsuru
içermiyor" şeklinde not aldığını da söyledi.
Balı'nın doğrudan asker ve polis
görevlileriyle yaptığı görüşmelerin kayıtları olduğunu söyleyen Av. Cankurt,
bir tape kaydına ilişkin “Doğrudan emniyetle irtibat içinde, bazen askerlerle
görüşüyor. Kaçakçılar aracılığıyla askerle görüşüyor. Balı; 'Buralardan bir
isteğin var mı?' diye askere soruyor. Asker Balı'ya 'Şıh’ım' diye hitap ediyor.
Asker ile Balı birbirlerinin numaralarını alıyorlar" bilgilerini verdi.
Av. Cankurt, Balı'nın yine er Sefer
Taş'ın ölümüyle ilgili yaptığı bir görüşme üzerinde de durdu. Av. Cankurt,
"Askerlerin bir IŞİD'çiyi dövmesi üzerine Balı, elindeki asker Sefer Taş'ı
öldürmekle tehdit ediyor. Bunun üzerine görüşmeyi yapan asker Balı'dan özür
diliyor" dedi.
Balı'nın askerin ve emniyetin bir
telefon uzağında olduğunu ifade eden Av. Cankurt, "Bu görüşmeleri yapan
asker, komutan veya kamu görevlisi kim? Bu görüşme tutanakları Ankara
katliamından 10 gün önce adli makamlar tarafında öğrenilmiş. Bu askerlerin
kimler olduğunun öğrenilmesi gerekiyor. Bu bizim dosyamızla doğrudan
ilişkili" diyerek, sözkonusu görüşmeleri yapan kamu görevlilerinin tespit
edilmesini istedi.
'BARIŞ DİYEN YARGILANIYOR, İNSAN ÖLDÜREN
SERBEST’
Avukat Sevinç Hocaoğulları da, mahkemeye
ulaşan tape kayıtlarından Balı'nın emniyet ve jandarmanın bilgisi dahilinde
Antep sınırında kaçakçılık yaptığının anlaşıldığını ifade etti. Av.
Hocaoğulları, "Bu yargılamanın başladığı andan itibaren kolluk ve yargı
görevini yapsaydı, bu katliam olmazdı dedik. Bu katliamla ilgili kamu
görevlilerinin de yargılanması gerekli" diye konuştu.
Balı'nın telefon görüşmelerinin, IŞİD’in
Diyarbakır, Suruç katliamlarını gerçekleştirmeden önce dinlendiğine de dikkat
çeken Av. Hocaoğulları, özellikle Balı’nın Diyarbakır saldırısı sanıklarından
İsmail Korkmaz ile yaptığı telefon görüşmelerine işaret etti.
Hocaoğulları, Balı'nın yine Ankara
patlamasında kullanılan intihar yeleklerinin saklanmasını organize ettiğini de
ifade etti. Hocaoğulları, "Bu ülkede barış derseniz örgüt üyeliğinden
yargılanıyorsunuz ancak insan öldürdüyseniz 9 ay ceza yattıktan sonra serbest
bırakılırsınız" diyerek, IŞİD üyesi Ahmet Güneş'in bir kişiyi infaz
ederkenki görüntülerinin üzerinde çıkmasına rağmen serbest kalmasını anımsattı.
'NEDENSE EMNİYET DERNEĞİ BULAMIYOR'
Müdafi avukatlardan Murat Kemal Gündüz
ise, sanıklardan Hüseyin Tunç'un avukatı Orhan Şahin'in Antep'teki başka bir
davada "müvekkilim bomba taşıdı" sözlerini sarf ettiğini ifade etti.
Buna rağmen mahkemenin gerekeni
yapmadığını söyleyen Av. Gündüz, "Mahkemenin yapması gereken işleri biz
yapıyoruz. Genç Ensar Derneği'nin üyeleri katliam olduğu gün toplantı yapmış ve
derneği feshetme kararı almış. Bu dernekte yetişen insanların çoğu IŞİD’e
katılmış insanlar. Dernek örgüte eleman yetiştiriyor. Her şey çok açık değil
mi? Nedense emniyet bu derneği bulamıyor. İncelediğim kadarıyla Ankara’ya
gönderilen sanıkların öyle ya da böyle hepsinin olayla ilişkili olduğunu
düşünüyorum" diye konuştu.