Şiddetten kaçamadığı için kocasını öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan’ın, kendisiyle aynı kaderi paylaşan Nevin Yıldırım ve Yasemin Çakal’la mektuplaşması engelleniyor. Kadınlar şimdiye dek birbirlerine tek bir mektup bile ulaştıramadılar. Çilem Doğan, Adana’da kendisini fuhuşa zorlayan ve şiddet uygulayan eşini öldürdüğü için 15 yıl hapse mahkûm edilmişti. Mahkeme heyeti dosyadaki delil durumunu göz önüne alarak Doğan’ı 50 bin TL kefaletle serbest bırakmıştı.
Sırtımdaki yükü anlattım
Doğan, tahliye olduktan sonra kendisiyle benzer davalarda yargılanan Isparta Cezaevi’nde tutuklu Nevin Yıldırım’a ve Bakırköy Cezaevi’nde tutuklu Yasemin Çakal’a mektuplar yazdı. Mektuplardan hiçbiri Yıldırım ve Çakal’a verilmedi. Çakal ve Yıldırım’ın Çilem Doğan’a gönderdiği mektuplar da postalanmadı. Çilem Doğan, cezaevi yönetimlerinin kadın dayanışmasının önüne geçmek için mektupları vermediğini söyleyerek, “Nevin ve Yasemin’e sırtımdaki büyük yükü, tutsak kadınları ve dışardaki kadınların mücadelesini anlattım. Mektuplarım verilmeyince avukatlar aracılığıyla mesajlarımı ilettim. Onlar da bana mektup yazmış. O mektuplar da ne yazık ki elime geçmedi” dedi.
Kamburdaki yara...
Doğan, gazetemiz aracılığıyla Yıldırım ve Çakal’a mesaj gönderdi: “Kız kardeşlerim Nevin ve Yasemin, bir kadın bir yerde eziliyorsa ben de hâlâ özgür değilim. Sizleri, içerdeki kadın arkadaşlarımı unuttuğumu sanmayın. Dışarıda güzel şeyler olmuyor. Yine de umudumuzu yitirmiyoruz. Her sabah gözlerimi açtığımda aklıma hiçbir kadının kirpiği yere düşmesin diye mücadele eden kadınlar geliyor. Yine büyüyor içimdeki umut, yine hayata sarılıyorum. Dünyadaki en zor şey kadın olmak. Ama içerde ve dışarda mücadelenin bitmediğini bilmenizi isterim. Sırtımdaki kamburun içindeki en büyük yara sizsiniz. Zılgıtlarla, halaylarla sizleri cezaevlerinin kapısından alacağımız güzel günleri de göreceğiz. Bu zulüm, bu baskı, bu şiddet, bu eril zihniyet yok olana kadar durmak yok. Sımsıkı sarılın hayata... Yaşamaktan yana umudunuzu yitirmeyin. Bitti dediğimiz yerde başlıyor mücadele. Kız kardeşlerim, sizleri sımsıkı kucaklıyorum. İnançla, umutla, direniş ve dayanışmayla barış ve özgürlük dolu nice günlere.”