İHD ve TİHV, 79 gün süren sokağa çıkma
yasaklarının sürdüğü Yüksekova Gözlem Raporu’nda çarpıcı bilgilere yer verdi.
Rapora göre; kentte insanların evleri yağmalandı, yaşamını yitiren 53 kişinin
cenazesi Erzurum kimsesizler mezarlığına defnedildi.
Dihaber'de yer alan habere göre, İnsan
Hakları Derneği (İHD) ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 3 Mart ile 30
Mayıs 2016 tarihleri arasındaki 79 günlük sokağa çıkma yasağı süresince
yaşananları işlediği Hakkari Yüksekova Gözlem Raporu’nu yayınladı.
Raporu hazırlayan heyette, İHD Eş Genel
Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Genel Sekreteri Hasan Anlar, İHD Genel Başkan
Yardımcısı ve Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, İHD MYK Üyesi ve Hakkâri
Şube Başkanı İsmail Akbulut, İHD Diyarbakır Şubesi Üyesi Muhterem Süren, TİHV
İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, TİHV Uzmanı Serkan Delidere ile İHD Van Şube
Başkanı Murat Melet yer aldı.
Rapor, sokağa çıkma yasaklarının arka
planı, incelemenin kapsamı, mahallelerde yapılan tespit ve gözlemler, genel
sonuç ve öneriler, cenazelerle ilgili durum tespiti ve sonuç bölümlerinden
oluşuyor.
Raporda 79 günlük sokağa çıkma yasağı
sonrası Yüksekova’nın tamamen dış dünyaya kapatıldığı, bu süre zarfında il ve
ilçelerde yoğun insan hakları ihlalleri bilgileri gelmesine rağmen buralara
hiçbir şekilde girişin mümkün olmadığı vurgulandı.
‘AİHS’İN 15’İNCİ MADDESİNDEKİ
YÜKÜMLÜLÜKLERDEN KAÇINILIYOR’
Raporun, Sokağa Çıkma Yasaklarının Arka
Planı bölümünde, Hakkâri Valiliği tarafından yapılan sokağa çıkma yasağı
ilanında “vatandaşların ihtiyaçlarının ne şekilde karşılanacağı, beslenme,
asgari yaşam ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, güvenli tahliyenin ne şekilde
yapılacağı, sağlığa erişim hakkının ne şekilde yerine getirileceği, güvenli
tahliyeden sonra vatandaşların evlerinin korunup korunmayacağı” ile ilgili
hususlara yer verilmediği belirtilerek şunlar kaydedildi: “Hükümetin valiler ve
kaymakamlar aracılığı ile bu tip hukuka aykırı işlemlere başvurmasının AİHS’in
15. maddesindeki yükümlülüklerden kaçınmayı da beraberinde getirdiği
gözlenmektedir” denildi.
SADECE BELEDİYE İLE GÖRÜŞÜLEBİLİNDİ
Raporda, inceleme öncesi İHD Genel
Merkezi tarafından; Yüksekova Kaymakamlığı, Savcılık, Belediye ve Devlet
Hastanesi Başhekimliği’nden yazılı olarak randevu istendiği; ancak sadece
Belediye’nin randevu talebini kabul ettiği ifade edildi.
‘HALKA EZİYET ÇEKTİRİLMEKTEYDİ’
Raporda giriş yapılan mahallerdeki
tespit ve gözlemlere yer verilirken, mahallerle girişteki olağanüstü güvenlik
önlemine dikkat çekiliyor. Raporda “Geçiş noktası olarak kurulan polis
barikatlarının olduğu bölgelerde ve yol boyunca sosyal ihtiyaçların temini ve
halkın sağlığı açısından düşünülen hiçbir şey yoktu; su dahi bulabilmek
sorundu. Sıcakta saatlerce kuyruklarda bekleyen halka adeta eziyet
çektirilmekteydi” ibarelerine yer veriliyor.
‘KENTİN GÖRÜNÜMÜ BİR SAVAŞ MANZARASI’
Tespit ve gözlemlerin etraflıca
yapıldığı raporda, kent içlerine doğru ilerlendikçe genel görünüm ile kentin
genel görünüm itibariyle bir savaş manzarası şeklinde olduğu vurgulanarak
şunlar kaydedildi: “Tamamen yakılıp yıkılmış ve tahrip edilmiş bir kent denilebilir.
Evler, özellikle esnafa ait iş yerleri, okullar, camiler vb. hemen her yer
tahrip edilmiş. Genel olarak binaların dış yüzlerinde mermi ve çatışma izleri
yoktu. Bazı binalarda mermi izleri olsa da yaygın olarak görünen binalar top,
roket veya bomba atar gibi silahlar olabileceğini düşündüğümüz silahlarla
vurulmuş, binaların daha çok içleri yakılmış, bazı binalar tamamen yakılmış,
her evin değerli sayılabilecek eşyaları, televizyon, buzdolabı, çamaşır
makinesi, bilgisayar vb. balyoz veya tekmelerle kırılmıştı. Evlerdeki değerli
eşyaların alındığı ev sahipleri tarafından bildirildi. İçine girdiğimiz bazı
evlerin iç yüzeylerinde de mermi izleri bulunmaktaydı. Bu izi taşıyan odalar
tamamen yakılmıştı.”
‘KENTE GERİ DÖNENLER GİTMEYE MAHKUM
EDİLMEKTE’
Raporda yakılıp yıkılan evlerdeki ırkçı
yazılamalara da dikkat çekilerek duvarlara yazılan yazıların adeta bu eylemi
üstlenen güçlerin imzası niteliğinde olduğu ve hemen hepsinin bu yazıları
yazanların güvenlik güçlerinden olduklarını işaret ettiği vurgulandı. Raporda
kente dönmek isteyen yurttaşların durumlarına ilişkin de şunlar kaydedildi:
“Son derece sağlıksız bir ortam ve olanaksız koşullar içerisinde yeniden bir
yaşam kurulması amacını taşıyarak kente geri dönenler adeta gitmeye mahkum
edilmektedir. Evleri yaşanmaz hale gelen ailelerin kendi evleri önünde çadır
kurmalarına izin verilmemekle birlikte Valilik tarafından yasaklandığı
belirtilmiştir.
EVLER YAĞMALANDI
Raporda yıkılan mahallerdeki
yurttaşların tanıklıklarına da yer verildi. Tanıkların anlatımından evlerinin
yağmalandığı, eşyalarının ve paralarının çalındığı, kalan kısımların ise
parçalandığı yönündeki beyanları işlenirken, tanıklıkların anlatımından şu
değerlendirmeye yer verildi: “Neredeyse birbirine çok benzer tarzda bir yıkım
gözlemlenmiştir. Evlerdeki eşyalar yağmalanmış, saçılmış, yakılmış ve kolonlar
tahrip edilmiştir. MKE yapımı otomatik silah mermileri ve fişekler yerlerde
bulunmuştur. Bu fişeklerin ebadında haki renkli bir fişeklik de bulunmuş ve
fotoğraflanmıştır.”
‘EVLER, BİNALAR, İŞ YERLERİ, OKUL VE
CAMİİLER TAHRİB EDİLDİ’
“Bu inceleme alanında bulunan evlerin,
binaların, iş yerlerinin küçük esnaf dahil olmak üzere yakıldığı ve özellikle
kapalı kepenklerin kırılarak içlerinin yakıldığı, okul, cami vb. yerlerin
tamamen tahrip edildiği gözlemlenmiştir” denilen raporda, Kışla mahallesi ve
Mezarlık mahallesindeki tüm evlerin yakılıp yıkıldığı, oturulmayacak hale
getirildiği ve insanların yaşam koşullarına elverişli durumda olmadıkları için
ev, bina ve dükkan sahiplerinin diğer illere gitmek zorunda kaldıkları
vurgulandı.
‘ERZURUM KİMSESİZLER MEZARLIĞINDA 53
CENAZE BULUNUYOR’
Raporda yaşamını yitirenlerin
cenazelerine ilişkin de bilgiler paylaşıldı. Cenazeler ile ilgili durum
tespitinde, Hakkari Yüksekova’da sokağa çıkma yasakları ile birlikte çıkan
çatışmalarda Erzurum Adli Tıp Kurumu’na toplam 78 cenaze getirildiği, bu
cenazelerin 25’inin ailelerin fiziki ile teşhis edilerek ailelerce alındığı
ifade edildi. Ayrıca cenazelerden 53’ünün Erzurum’da kimsesizler mezarlığında
defnedildiği, defnedilen cenazelerden DNA sonucu ailelerine teslim edilen
cenaze sayısının ise 3 olduğu vurgulandı.
Rapora göre cenazeleri ailelerine teslim
edilenlerin isimleri şunlar:
Hayat Orhan (Van İpekyolu), Zeynel
Abidin Oral (Bismil, Mollahüseyin), Yüksel Sümbül (Diyarbakır), Vahit Şahin
(Hakkari), Evindar Kılıçaslan (Bitlis, Tatvan), Ferhat Yaşa (Diyarbakır
Yeniköy), Mustafa Ekin (Diyarbakır, Yeniköy),Tülay Eren (Bitlis, Norşin), Habip
Akar (Diyarbakır, Bağlar), Kader Çoban (Diyarbakır, Yeniköy), Ferit Salcan
(Mardin, Kızıltepe, Pirmir), Altun Yaray (Bitlis, Tatvan), Leyla Dayangaç
(Diyarbakır, Yeniköy), Yusuf Aşan (Hakkari), Mehmet Şerif Akdoğan (Van), Nadir
Güneç (Van), Seracettin Menafoğlu (Yüksekova, Tiloral), Jehat Doğma (Van),
Veysel Bayram (Van), Serhat Akpolat (Muş, Kawar), Evin Akçelik (Hakkari,
Yüksekova), Talip Bartin (Hakkari Yüksekova, Civiyan), Ercan Atar (Hakkari),
Emre Önver (Hakkari, Yüksekova), Abdulkadir Çelik (Diyarbakır, Kulp).
Yine cenazelere ilişkin raporda yer alan
kimi bilgiler de şöyle:
* Recep Özbay, yaşamını yitiren oğlu
Bawer Özbay için DNA örneği vermiş ve sonucuna göre cenazesi aileye teslim
edilmiş
* Makbule Kurt, yaşamını yitiren oğlu
Davut Kurt’u teşhis etmiş ancak Patnoslu bir cenaze teslim edilmiş defin işlemi
yapılmış. Kendi cenazeleri için yeniden DNA örneği verdiler, sonucu beklenmekte
* Mahmut Salazer, oğlu Mevlüt Salazer
için DNA örneği vermesi sonucu aileye bir kadın cenazesi teslim edilmiş,
yıkanırken yanlışlık fark edilmiş cenaze yeniden Erzurum’a getirilmiş. 29
Haziran 2016 tarihinde kendi cenazelerini almak üzere müracaat etmişlerdir.
* Cafer Kameri, Kudret Ertaş, Şemsihan
Yucan, Vedat Çelik ve Selahattin Özer DNA örneklerini vermişlerdir sonucu
beklemekte olan ailelerdir.
* Hakkari’nin Yüksekova ilçesinin Zewkan
köyünden 8 cenaze Erzurum ATK’ye getirildi. 7 kişi teşhis edilerek ailelerine
teslim edildi. 1 kişi ise Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildi. 1 Aile DNA testi
verdi.
* 29 Haziran 2016 tarihi itibari ile
Erzurum Kimsesiler Mezarlığı’nda 53 cenaze bulunuyor. Tüm mezarlar ayrı ayrı
kazılarak ve numaralandırılarak defnedilmiş. Ancak cenaze teslimlerinde
cenazeler karıştırılmakta. Ailelere başka cenazeler verilmekte, kimisi
defnedildikten sonra ailesi ortaya çıkmakta, kimisi de yıkama anında fark
edilmekte. Bu da mezar açıldığı sırada aileden birileri veya avukat gözetiminde
açılmasına müsaade edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
* Yine Savcılık kararıyla cenaze teslim
işlemi öğlenden sonra yapılmamakta olup teslim işlemi sabahleyin yapılmaktad
‘SORUMLULARI TAYİN ETMEK İÇİN BAĞIMSIZ
BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMELİ’
Raporun Genel Sonuç ve Öneriler
kısmında, toplumsal mutabakatın sağlanmadığı, yasal düzenlemelerin ve
güvencelerin var olmadığı durumlarda adaletin gerçekleşmesinin olanaksız olduğu
belirtilerek, “Süreçte; ulusal ve/veya uluslararası hukukun çiğnendiği, ağır
insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinin yaşandığı, kanıtların kaybedildiği
ve zaman sınırlaması bulunan durumlarda dahi araştırma ve incelemenin temel
kuralları, uygulamaları ve bilimsel yöntemlerinden vazgeçilmemesi ilkesine
riayet edilmemiştir. Sokağa çıkma yasağı vasıtasıyla dış dünya ile olan
ilişkisi kesilen alanlarda her bir ölümün nasıl gerçekleştiğini ortaya
çıkarmak, öldürücü gücü kullanmanın ‘son çare’ olup olmadığını tespit etmek ve
sorumluları tayin etmek için etkili ve bağımsız bir soruşturma yürütülmesi
gerekmektedir” şeklinde değerlendirmeye yer verildi.
Raporda, ölümlerin araştırılması için
BM’nin temel belgesi olan Minnesota Otopsi Protokolü’nde belirlenen yol ve
mevzuatlara uygun hareket edilmesi gerektiği ifade edilerek şunlar belirtildi:
“* Yaşanan insancıl hukuk ve ağır insan
hakları ihlalleri etkili şekilde soruşturulmalıdır.
* Anayasa ve ilgili yasaya aykırı olarak
uygulanan sokağa çıkma yasakları ile ilgili hukuki sorumluluk takip
edilmelidir.
* Sokağa çıkma yasakları uygulanan
yerlerde ilk defa gözaltına alınanların avukatları ile görüştürülmeyip, uzaktan
görüntülü ve sesli sistem üzerinden müdafilik yapmak zorunda kalmaları CMK’ya
açık aykırıdır. Adli işlemler sakatlanmıştır.
* Afet bölgesi ilanları ve hızlı
kamulaştırma işlemleri delillerin ortadan kaldırılmasına ve hakikatlerin
gizlenmesine, telafisi mümkün olmayacak yeni ihlallere yol açabilecektir.”