29 Mayıs 2017 Pazartesi

“Somut bir kazanım elde edene kadar direneceğiz!”..!

Cumhuriyet’ten İklim Öngel, Gülmen ve Özakça ile CHP heyetinin yaptığı ilk görüşmedeki ifadelerine yer verdi. Gülmen ve Özakça “somut bir kazanım” elde edilene kadar eylemlerini sürdüreceklerini vurgularken tutuklama saldırısına ve haklarındaki karalama kampanyasına da tepki gösterdi. Özakça cezaevinde, B1 vitamini yerine B12 kompleks vitamini verdiklerine değinerek B1 vitamini talebini dile getirdi.
Nuriye Gülmen: Yemek istemediğimizi iletince, bize özel bir paket göndermeye başladılar. Paketin içinde su, limon, bitki çayları ve meyve suyu bulunuyor. Ancak meyve suyunu kendi diyetimizde olmadığı için iade ediyoruz. Bir gün boyunca suyun içine limon sıkıp, taze nane yaprağı ve şekerle içiyor, ayrıca birkaç hazır bitki çayı ve 10 adet şeker ile iki kaşık tuz alıyordum. Ancak, grevin ilerleyen aşamalarında tuzun azaltılması gerektiğine yönelik hekimlerin verdiği telkinler doğrultusunda iki kaşık tuz yerine bir kaşık tuz alıyorum. Tuzu azalttıktan sonra vücudumdaki ödem de azaldı.
“Çıldırmışa döndüm”
Soylu’nun sözlerini televizyondan duyduğumda adeta çıldırmışa döndüm. Grevimizi ATO’da üç hekim takip ediyor. Bu üç hekim arkadaşımızın Soylu’ya yanıt içerecek bir basın açıklaması yapmasını istiyoruz. Dışarıda ne yiyorsam, burada da onu yiyorum. Sayın Bakan, ATO hekimlerine inanmıyorsa, cezaevi yönetimine sormalı ne yediğimizi, herhalde inanacaklardır.
Beni DHKP/C üyesi ilan etmişler, eğer öyleysem, ben nasıl memur oldum, nasıl memuriyetimi bunca yıl sürdürdüm. İstanbul-Ankara yürüyüşüne katılmam gerekçesiyle bir gözaltı işlemim var, bir de 2015 yılında tutuklandığım bir dava var, ancak beraat ettim. Sayın Bakan, kim oluyor da böyle şeyler söylüyor. Kendisi hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Eğer burası bir hukuk devleti olsaydı zaten savcılar doğrudan harekete geçerlerdi. Ben, vücudumu, gençliğimi, hayatımı ortaya koyarak bir mücadele başlattım, bu mücadelemi bu ifadelerle küçültmeye ve sönümlendirmeye çalışıyorlar.
Müdahaleye ret
Bize, bilincimizin kapanması durumunda, müdahale edeceklerini ifade ettiler. Ancak müdahaleyi kabul etmediğimizi, vücudumuzla ilgili kararı ancak kendimizin verebileceğini ifade ettim. Heyete, “Yapacağınız müdahale beni sakat da bırakabilir, bu sizin sorumluluğunuz olacaktır” anımsatmasında bulundum.
Semih’e faks çektim, eline geçip geçmediğini bilmiyorum, mektup da göndereceğim, onun mektubunu da bekleyeceğim. Semih’in sıvı, tuz ve şeker alımına dikkat etmesi gerekiyor. Bizi ilk günden beri takip eden hekimlerimize ihtiyaç duyduğumuzda muayene olmak ve bu sonuçlarının kamuoyuyla paylaşmasını talep ediyoruz. Nurettin Canikli’nin de annelerimizle yaptığı görüşmeyi çarpıttığını öğreniyoruz. Hekimlerimizin, ailelerimizin ve avukatlarımızın ortak bir toplantı yapması bizim için değerli olacaktır. AFP ve ARD gibi yabancı basın organlarına konuşmuş olmamı iddianameye yerleştirmişler, bunu anlayamıyorum.
Vitamini vermiyorlar
Semih Özakça: Burada ilk isyanım kitap sınırlamasına oldu. 5 kitap sınırlaması olduğu söyleniyor, bu sınırlama açlıktan beter. Açlık grevinden çok bu sınırlama beni zorluyor. Buraya getirildiğimiz günden beri gazete getirilmedi. Benim dışarıda bir tek eyleme katılmışlığım var, o da afiş asmak, ilk kez hapse giriyorum, daha önce tutuklanmadım. Sabıka kayıtlarımız tertemiz. Açlık grevine başlayınca terörist olduk, aç kalmanın terörist olmakla sonuçlandığı bir ülkede yaşıyorum. Benim evimde 2 bin tane kitap var, 20 tane kitap bulmuşlar, terör örgütüne yakın diyorlar. Evimdeki kitapların yüzde 1’i yüzünden bir örgütle ilişkilendiriliyorum.

Dışarıda kullandığım B1 vitaminini burada vermiyorlar. Bunun yerine B1 vitaminini de içeren B12 kompleks vitamini veriyorlar, ancak bu benim zihnimi yoruyor. Tekrar B1 vitaminimin verilmesini istiyorum. İlk talebim bu, müdüriyette el konulan vitaminimin verilmesini istiyorum. Açlık grevinde olmam ve ayakkabımı çıkarırken attığım slogan nedeniyle iki ayrı soruşturma dosyam var. Yürümekte sıkıntı çektiğim için, ranzamı mutfak ve tuvaletin olduğu alt kata indirdiler.