29 Mayıs 2017 Pazartesi

Yeni dönemin bir portresi olarak Sedat Peker!...

Siyasi tarihimizde her dönemin o dönemle özdeşleşmiş simge isimleri vardır.
Özal döneminin aldığı 5 milyon dolarlık rüşvet ortaya çıkınca belgesini soran Engin Civan gibi ‘prens’leri vardı mesela. Ülke ekonomisini ‘serbest piyasa’ya uydurma adına başına geçirildikleri bankaların içini boşaltan, özelleştirme politikaları ile devletin kaynak ve kurumlarını yağmalayan prensler!
Demirel’inse yeğenleri vardı. Biri Türkiye’nin ilk ‘hayali ihracatçısı’ (Yahya Demirel) ve diğeri de ünlü banka hortumcusu (Yahya Murat Demirel) olan yeğenler.
Çiller döneminin ‘enişte’si (Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller) vardı. O da geleneği bozmamış Has’larla birlikte İstanbul Bankası’nda hortumculuk yapmaktan geri durmamıştı.
Çiller döneminin asıl Ağar’ın başında olduğu ‘bin operasyon’cuları; Kürtlere karşı ‘özel savaş’ta “devlet için kurşun atıp yinen” Çatlı gibi “şerefli”leri vardı.
15 yıllık AKP-Erdoğan döneminde ise, dönemsel politikaya göre öne çıkan isimler de değişti.
AKP’nin ilk döneminde sonuçlarını bugünlerde gördüğümüz ekonomik dönüşümün mimarı ‘Kemal Abi’ (Unakıtan) öne çıkmış, o dönem iktidar tarafından desteklenen sermaye çevrelerine Allah ‘yürü ya kulum’ demişti!
Sonra krizin ekonomimizi ‘teğet’ geçtiği dönemlerde “25 milyar TL’lik ihracat yapmışım, cari açığın yüzde 15’ini tek başıma kapatmışım. Takdir sizin” diyen Reza Zarrab’ımız vardı. Hani bakanın “önüne yatarım” dediği ama yine de Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı ile birlikte ABD’de tutuklanıp kara para aklama ve bankacılık sahtekârlığından yargılanmasını engelleyemediği Reza’mız!
Ha bir de bugünlerde gözden düşmüş olsa da iktidarın İsrail ile dalaş ve Suriye’ye müdahalenin ilk dönemlerinde yıldızı parlayıp MİT tırları ile birlikte adı geçen “hayır örgütü” İHH’mız vardı mesela.
Ve elbette devletin “anonim şirket gibi yönetilmesi”ni isteyen Partili Cumhurbaşkanı’nın prensleri ve yeğenleri olmasa da bakan damadı vardı.
Peki, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilip “rejimin fiilen değişti”ğini söylediği günden bugüne kimin yıldızı parladı dersiniz?
Aslında bu isim başlarda CHP’li Haluk Koç’un deyimiyle çek-senet tahsilâtı yapan ve adı cinayetlere karışan üçüncü sınıf bir ülkücü mafya lideriydi.
Ergenekon Davası döneminde JİTEM’ci Veli Küçük ile özel ilişkileri ile gündeme gelmişti. Bugün kendisiyle aynı safta olan Sabah gazetesi, 15 Kasım 2004’te bu kişinin başında olduğu “organze suç örgütü”nün şemasını yayımlamış; bu örgütün spor, müzik, medya, bürokrasi, borsa gibi alanlarda birçok ünlü ile ilişkisine dikkat çekmişti.
Ancak “beşer şaşar” demiş atalarımız. Erdoğan sonraları adları FETÖ olacak Gülencilerle kanlı-bıçaklı olup Ergenekon davası düşünce o da ‘doğru yolu’ bulmuş; Erdoğan’a biat edip hizmetine girdiğini açıklamıştı.
Haziran 2015’te Yeni Şafak yazarı Taha Ün’ün düğününde Erdoğan’la tokalaşıp sohbet ettiği fotoğrafla ilgili tartışmalara cevaben “Sayın Cumhurbaşkanımız şahsımla ilgili bazı art niyetlilerin özellikle görmek istemediği toplumdaki yerimi görmüştür” açıklamasını yaptı.
Aynı dönemde CHP lideri Kılıçdaroğlu kendisiyle ilgili “Erdoğan’ın silahlı gücü. Yeri geldiğinde onu kullanacak” açıklamasını yapmış; Erdoğan’ın ilan ettiği fiili ‘tek adam rejimi’nin ihtiyaç duyduğu yerlerde onun gibi “sivil yapılanmaları” devreye sokacağı iddiasını gündeme getirmişti.
Bu iddia öyle yabana atılacak bir iddia da değildi. Çünkü Erdoğan, ‘Barış Bildirisi’ni imzalayan ‘Barış için Akademisyenler’i “terör destekçiliği” ile suçladıktan sonra o da kendisine vazife çıkarıp “oluk oluk kan akacak” diyerek bu akademisyenleri tehdit etmişti.. Yetmemiş, bir parti lideri gibi “teröre lanet” mitingleri düzenleyip AKP-Erdoğan’a destek çağrıları yapmıştı. Sonra referandum sürecinde de ‘hayır’cıları “terörist” ilan ettiği tehdit açıklamalarıyla gündeme gelmişti.
Ve en son Milliyet gazetesinin ‘Şehrin En İyileri’ ekinin düzenlediği ödül töreninde ‘En Hayırsever İşadamı Ödülü’nü aldı. Ancak bu ödülü alması üzerine çokça gürültü koparıldı. Milliyet, kopan gürültüden sonra ödülle ilişkisini reddetse de ‘Şehrin En İyileri’ ekini kapatması aslında vaziyeti açıklıyordu.
Yapılan tartışmalarda onun ödül alması ‘anomali’ (kurala-ölçüye aykırı bir durum) olarak değerlendirildi. Oysa bize sorarsanız, aldığı ödül anomali değil; tam da yeni dönemin aynasıdır. Çünkü Sedat Peker; mafya kapitalizminin ve kendi kurallarını kendi yazan yeni rejimin özelliklerini gözler önüne seren portrelerden biridir .
Yusuf Karataş

kaynak: Evrensel