1500 Filistinli tutsağın “Onur grevi”
diye anılan direnişi 2. ayına girdi. İsrail’in Askalan, Nefha, Raymon, Hedaim,
Biir Seba zindanlarında bulunan Filistinkli tüm tutsakların katılımıyla devam
eden açlık grevi siyonist İsrail rejimini sıkıştırmaya başladı. Direniş
karşısında acze düşen ırkçı Benyamin Netanyahu hükümeti kirli yöntemlerle
direnişi zayıflatmaya çalışsa da Filistinli tutsakların kararlılığı sürüyor.
Talepler kabul edilene kadar direniş
Açlık Grevi Komitesi, tutsakların
talepleri kabul edilene kadar direnişin devam edeceğini açıkladı. Cezaevleri
koşullarının düzeltilmesi, ailelerle yapılan görüşmeler, sağlık koşulları ve
hasta tutsakların tedavisi, basın-yayın ve kıyafet yasakları, çocuk ve kadın
tutsakların maruz kaldığı muamele, hücre cezası, idari tutukluluk gibi
konularda talepler listesi yayınlayan komite, talepler kabul edilene kadar
açlık grevinin devam edeceğini ilan etti.
B. Netanyahu hükümeti, görünürde açlık
grevini önemsemiyor. Ancak kirli propagandanın başlatılması siyonist rejimin
hiç de rahat olmadığını gözler önüne serdi. El Fetih liderlerinden Mervan
Barguti’nin açlık grevini bıraktığına dair yalan haberlerin yayılması,
direnişin şimdiden İsrail hükümetini sıkıştırmaya başladığına işaret ediyor.
Zindan direnişini sürdüren tutsakların
kararlılığı, dışarıda da geniş yankı uyandırıyor. Sadece Batı Şeria ile
Gazze’de değil, Amman, Beyrut, Şam gibi Arap başkentlerinde de tutsaklarla
dayanışma eylemleri örgütleniyor. Tutsaklarla Dayanışma Komitesi (TDK) kuran
Filistinli örgüt, hareket ve dernekler kurdukları direniş çadırlarında
tutsaklarla dayanışma eylemleri örgütlüyorlar.
İsrail zindanlarındaki 6 bin 500
tutsağın sadece bin 500’ü açlık grevine katılmasına rağmen, dayanışma
eylemlerine Filistinli örgütlerin tümü destek veriyor. Hamas tutsakları açlık
grevine katılmazken, bu İslamcı hareket hem direnişi hem dayanışma eylemlerini
desteklediğini belirtiyor. Bu arada hem Filistinli hem farklı ülkelerin ilerici
Arap aydın ve sanatçıları da direnişe destek veriyorlar. Aralarında Filistin
direnişinin simge isimlerinden Leyla Halid’in de bulunduğu Filistinli
şahsiyetler de dayanışma açlık grevine başladılar. İlerici Arap basını direnişe
geniş yer verirken, Lübnan merkezli Al Mayadeen kanalı ise “onur grevi”
logosunu ekranlarına taşıyor.
Açlık grevinin Filistin el Nakba’sının
69. yıl dönümüne denk düşmesi, zindan direnişinin geniş kitleler tarafından
duyulup desteklenmesine vesile oldu. Bu çakışma, direnen tutsakları, siyonist
işgale ve İsrail vahşetine karşı direnişin simgesi haline getirdi. ı
İsrail zindanlarından açıklama yapan
Mervan Barguti, tutsakların taleplerinin kabul edilmesi için dışarıdaki
dayanışma eylemlerinin genel direnişe dönüştürülmesi çağrısında bulundu.
Barguti’nin çağrısına destek veren TDK, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs için
genel grev çağrısı yaptı.
Tutsakların mücadelesine tam destek
verdiklerini ilan eden örgüt ve hareketler buna uygun bir pratik sergilerlerse,
güçlü ve etkili bir genel grevin gerçekleşmesi mümkün olacak. Bu ise tutsaklar
için moral kaynağı, ırkçı Netanyahu hükümeti için ise güçlü bir basınç
olacaktır.
Bilindiği üzere Batıa Şeri ile Gazze
2007’den beri bölünmüş durumda. Batı Şeria’da El Fetih’in, Gazze’de ise
Hamas’ın hakimiyeti var. İsrail’in saldırı ve katliamlarına maruz kalan
Filistin halkının ödediği bedeller, bu akılalmaz bölünme ile daha da
ağırlaşıyor. Buna rağmen Hamas, Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu olarak
hareket ederken, Mahmut Abbas liderliğindeki El Fetih ise, “ABD barışı”ndan
medet uman uzlaşmacı/işbirlikçi politikadan vazgeçmiyor.
Bu iki hareketin etkili olması ve aksi
yöndeki söylemlere rağmen bölünmeyi ortadan kaldırmak için hiçbir somut adım
atmamaları, halen Filistin direnişinin temel açmazlarından biridir. Bu
bölünmeye rağmen zindan direnişi, tüm tarafları tutsaklarla dayanışma içinde
olmaya zorladı. Direnişe verilen desteğin boyutu farklı olsa da, bütün hareket,
örgüt ve dernekler tutsaklarla dayanışma içinde olduklarını ilan ettiler. Bu
ise, bir kez daha bölünmenin sorgulanmasını ve bu vahim duruma bir an önce son
verilmesi gerektiğini dile getiren seslerin yükselmesine vesile oldu.
İsrail zindanlarında halen 6500 tutsak
bulunuyor. Bunların 58’i kadın, 300’ü çocuk, bin 800’ü hasta, 500’ü idari
tutuklu (herhangi bir mahkeme kararı olmadan keyfi şekilde zindana atılanlar).
Filistinli tutsaklar, İsrail’in Batı
Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967 yılından bu yana 23. kez toplu
açlık grevi gerçekleştiriyorlar. Direniş hem içeride hem dışarıda aynı
kararlılıkla (ki, bunun olmaması için bir neden görünmüyor) devam ederse
ırkçı-siyonist B. Netanyahu hükümeti geri adım atmak zorunda kalacaktır.