13 Ocak 2018 Cumartesi

Cumartesi Anneleri: Biz unutursak çocuklarımız, çocuklarımız unutursa torunlarımız unutmayacak..!

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 668’inci kez Galatasaray Meydan’ında bir araya geldi. Eylemde bu hafta 15 Ocak 1996 yılında Şirnex’ın (Şırnak) Basê (Güçlükonak) ilçesinde yaşanan katliama dikkat çekilirken, İHD Amed ve İzmir şubeleri ve kayıp yakınlarının eyleminde ise, Şemzînan’da (Şemdinli) JİTEM tarafından öldürülen Abdulrezzak Erdoğan ile Çınar’da Hizbullah’ın kaybettiği Ömer Önen ve Mehmet Nur Dayan’ın akibeti soruldu.
‘Güçlükonak Katliamı’nı bizzat devlet yaptı’
Güçlükonak Katliamı’nın olduğu dönemde Barış İçin Bir Arada Çalışma Grubu’nda yer alan Müzisyen Şanar Yurdatapan, Güçlükonak Katliamı’nda devletin dört dörtlük yakayı ele verdiği bir olay olduğunu hatırlattı. O dönem yapılan açıklamalar ve gelişen olaylara değinen Yurdatapan, Katliama ilişkin incelemelerde bulunmak üzere Güçlükonak’a gittiklerini ve burada tanıklara ve kanıtlara ulaştıklarını anlatan Yurdatapan, “Kanıtları yanımıza alarak İstanbul’da basın açıklaması yaptık. Dedikleri yerde köy falan yoktu. Açıklama yapmadan önce birçok haber yapılıyordu ancak yaptığımız açıklamanın ardından haberler tamamen kesildi” diye konuştu. Yanarak ölen insanların kimliklerinin hiç yanmamış bir şekilde ailelerine verilmesinin önemli bir kanıt olduğunu vurgulayan Yurdatapan, “Devletin, derin devlet falan değil, bizzat kendisi yapmıştır” dedi.
‘Bu mücadelemiz hiç bitmeyecek’
Gözaltında kaybedilenler için 466 haftadır çağrıda bulunduklarını hatırlatan İHD Amed Şube Sekreteri Abdulselam İnceören, hukuki anlamda dosyaların tozlu raflara kaldırıldığını hatırlatarak, 77 haftadır OHAL’den kaynaklı eylemlerini içerde yapmak zorunda kaldıklarını söyledi. Ardından 1994’te, Amed’ın Çınar ilçesi Aktepe köyünde “faili meçhul”e kurban giden Ömer Önen’in eşi Nazire Baran konuştu. Eşinin kaybediliş hikayesini anlatan Baran, “Yarın eşimin ölüm yıl dönümü. 1994’te gece saat 04.00 sıralarında hayvanları çıkarmak için çıktı ve bir daha gelmedi. Başvurmadığımız adli merci kalmadı, kendi bireysel arayışlarımız da buna dahil her yere sorduk ama sonuç almadık. Devletin silahlandırdığı Hizbullah ve JİTEM tarafından katledildi. Devlet, yıllarca faili meçhul cenazeleri bulmadı. Devlet bize bir mezarı bile layık görmedi. Bu zulmü unutmayacağız. Biz unutursak çocuklarımız, çocuklarımız unutursa torunlarımız unutmayacak. Bu mücadelemiz hiç bitmeyecek” diye konuştu.
‘Köyde herkes bu olaya tanıktır’
Yapılan konuşmaların ardından söz alan İHD Kayıp Komisyonu üyesi Avukat Hasan Yalçın, 2005 yılında evinde uyuduğu sırada askerler tarafından öldürülen Abdulrezzak Erdoğan’ın hikayesini okudu. Ardından Yalçın, Erdoğan ailesi tarafından kaleme alınan şu notu okudu: “Olaydan kısa bir süre önce birkaç kez evimizin duvarının dibine bomba attılar. Bunu birkaç kez yapınca kendileri köy korucularını evimize gönderiyorlardı. Bize gelip soruyorlardı ‘Ölen var mı, bir hasar var mı?’ diye. Kardeşimi evin içinde katlettiler. Kardeşim öldürüldükten sonra evimizi telefonla arayıp eğer davacı olursanız davayı alanı da aynı akıbete uğratacağız deyip bizi sürekli tehdit ediyorlardı. Bu nedenle davacı olmadık, köyde herkes bu olaya tanıktır.”
Önen ve Dayan’ın akıbeti soruldu
İHD İzmir Şubesi, Amed’in Çınar ilçesinde 1993 yılında kaybedilen Ömer Önen ve Mehmet Nur Dayan’ın akıbetini sordu. İHD İzmir Şube Yöneticisi Ahmet Çiçek yaptığı açıklamada, “Ömer Önen ilkokul mezunuydu. Ailesiyle birlikte Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı olan Aktepe köyünde yaşıyordu. 14 Ocak 1994 tarihinde eşine küçük bir işi olduğunu söyleyerek,14 yaşındaki Mehmet Nur Dayan ile birlikte akşam saatlerinde hayvanlarını aramak için traktörü ile köyden ayrıldı. Ancak aynı akşam ve sonrasındaki günler tüm aramalara rağmen ondan ve yanındaki Mehmet Nur Dayan isimli çocuktan bir daha haber alınamadı” dedi.